AK partili çok dostum var. İş adamı, sade yurttaş, işçi olmak üzere birçok kesimden…
Bunun dışında birçok milletvekili ile dostluklar edindim.
Hepsi de nazarımda saygın insanlardı.
Özellikle rahmetli Ziyaettin Yağcı, en çok tartıştığım, çok saygı duyduğum ve hoşgörüsüne en çok hayran olduğum insandı…
Birbirimizin siyasal görüşlerine katılmaya katılmaya dostluğumuz gelişti.
Abdullah Doğru ile İl başkanı iken tanıştık, ben de o dönem en keskin muhalefeti yapan partinin il başkanıydım.
Çatışmalarımızın kıvılcımlarından karşılıklı güvene dayanan dostluk oluştu.
Sayın Abdullah Çalışkan, AK pari içinde iken AK partiye muhalefet ederken kendisine en yakın duranlardan biriydim. O günlerden geriye, çok düzeyli ve hala görüştüğümüz arkadaşlığımız kaldı.
Talip Küçükcan, olsun, Sayın Ahmet Zembilci tek tek saymak istemiyorum ama çok değerli insanlar tanıdım.
Son yıllarda tanıdığım Sayın Faruk Aytek… Haza beyefendi… Milletvekilliğinden önce de Adana’ya büyük katkısı olan değerli bir iş insanı…
Değerli okuyucularım bilir, ben zaten görüşlerimi paylaşıyorum. Aynı görüşlerde olmadığım açık… Ama farklı görüşte olmam düşman olmamı gerektirmez, tam tersine daha da yakınlaşmayı gerektirir. Aksi takdirde birbirimizin yanlışını nasıl göreceğiz?
Birbirimize düşman olarak, ayrışarak, dışlayarak bu memlekete nasıl hizmet edeceğiz.
*
Konumuz şu:
Adana milletvekili olan saygın insanlar, inançlarının gerektiği ibadeti kaçırmayan yardımsever, aile ve çocuklarına düşkün…
Tanıdığım bu insanlar arasında, değil bir çocuğa, bitki ve hayvana dahi bilerek zarar verecek bir kişiye rastlamadım. Duysam da kulaklarımdan şüphe ederim.
Ama bu insanlar: “Depremde kaybolan Çocukların Araştırılması Önergesine” ret oyu veriyorlar.
Araştırılmasını istemiyorlar.
Sizce de garip değil mi?
Çok şaşırdım. Yine kendimden şüphe edeyim, Sayın Milletvekilleri, bu önergeye verdiğiniz ret oyunun gerekçelerini lütfen kamuoyuna açıklayın.
Sizlere oy verenlerin (Ve benim gibi de vermeyenlerin) bunu bilmeye hakkı olduğunu düşünüyorum.
Kapalı bir çantanın içinde ne olduğu konusunda tahminler isterseniz, herkes kafasına bir tahminde bulunur. Ve herkes kafasındaki tahmine inanır.
Çünkü tahmin, kişinin kendi ölçülerine göre çıkarılan bir sonuçtur.
Gerçekliği şüpheli olmasına karşın herkes bu tahmine inanır.
Ancak çantayı açtığınız zaman bütün bu tahminler ölür, yerini bilgi alır. Bilgi, gün gibi yüzeye çıkınca tahminler değer kaybeder.
Bir takım spekülasyon ve kötü niyetli düşüncelerin oluşmaması için bu gerekçenin açıklanması zorunludur.
Lütfen çantayı açın, sizlere zarar verecek spekülasyonların önüne geçin.
Bence bu açıklama sizleri de vebalden kurtarır.