AK Parti, AK Parti’ye karşı: Kurtuluş veya çöküş

AK Parti iktidar sevincini halkı ile birlikte paylaşamadı. Gökyüzünün erdemlerini halkına; yeryüzünün nimetlerini küçük bir gruba dağıttı.

Birkaç gün önce şöyle demiştim:

“Filmin son bölümü...  Hiç bir gücün yıkamadığı Ak Parti'de...

"AK PARTİ, AK PARTİ'YE KARŞI..."

Ve kaçınılmaz son...  "Çöküş"

AK Parti çökmeye mahkûmdur.

Çünkü sefaleti adaletli paylaşarak yükseldiler, ancak zenginliği adalet ile paylaşamadılar...

AK Parti'nin kendini kurtarmasının tek yolu var...

Anlatırız...”

Neden öyle dedim? Dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım.  

*

DOĞUŞ VE ÇIKIŞ

Mazlumların sesi ve nefesi olarak ortaya çıktı. Sırtını, halka dayadı. Refahın ve huzurun adresi oldu. İnsanlık adına mutluluğu aramak için yola çıktılar, adına “iktidar” denilen hazineyi buldular.

Doğanın değişmez kuralı: “Define ararken ölümüne dost olanlar, defineyi bulunca birbirine ölümüne düşman olurlar…”

Doğamızda acımızı paylaşma insani tarafımızdır. (cenaze, afet, hastalık vs…)

Ama sevinçlerimizi paylaşma erdemimiz yoktur. Öyle ya başarmış olan rakibini alkışlayacak kaç kişi vardır. Birbirimizin acısına dost, ama sevincine düşman oluruz.

AK Parti iktidar sevincini halkı ile birlikte paylaşamadı.

Gökyüzünün erdemlerini halkına; yeryüzünün nimetlerini ile küçük bir gruba dağıttı.

Bir taraf asgari ücreti bile zor elde ederken diğerinin beş altı maaş almasının kökeni budur.

Çiftçi üretim maliyeti ile boğuşurken, ithalatçıyı desteklemek de budur.

Üretmek yerine Cumhuriyetin kazanımlarını tek tek sattı.

“Ben Büyük Ortadoğu Projesinin Eş Başkanıyım” diye övünüyordu.

Tutsaklık sözleşmesi olan BOP, demokratik açılımı da gerektiriyordu.

O dönemde, Atlantikçilerin tepesinde bulunan Abdullah Gül, Colin Powel ile imzalamış olduğu 2 sayfa 9 maddelik sözleşmenin gereğini yaptığı için mutluydu.

Davutoğlu, BOP projesinin gereği olarak dış politikada “onurlu yalnızlık” ilkesine göre Suriye’ye girmekle; Ali Babacan ise, Türkiye’nin 90 yıllık birikimini pazarlamakla meşguldü.

Nereye kadar: 24 Temmuz 2015’e kadar.

*

MİLAT: 24 Temmuz 2015

 

Birçok kişi 15 Temmuz 2016 tarihini milat kabul eder. Oysa bu tarih (bence) bir sonuçtur. Bu sonuca giden yolun ilk adımı 24 Temmuz 2015 tarihinde demokratik açılıma son verilmesi ile atılmıştır. PKK’nın şehir uzantıları ile FETÖ, demokratik açılımın hoşgörüsüne sığınarak açmış oldukları hendeklere gömülmüştür.

BOP’un bir işgal projesi olduğu anlaşılmış ve dikkatler olması gereken yere yani Asya’ya çevrilmiştir. Yani ya milli olunacaktı ya da Atlantik sisteminin uydusu…

“Ben Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanıyım diyen başbakan kısa zamanda “Dünya Beşten Büyüktür” ve “Batı medeniyeti Güvenilmezdir” diyen Cumhurbaşkanına dönüşmüştür.

AK Parti içindeki millicilerin, Demokratik açılım ve FETÖ Terör örgütüne son vermeleri, Batı İttifakının Türkiye içindeki uzantılarını rahatsız etmiştir.

Çözümü Ankara’da arayan millicilere bir ders verilmeliydi. 15 Temmuz kalkışmasının nedenlerinden biri bu idi.

Ve bu kalkışmanın bastırılması Türkiye’nin kazanması ile sonuçlanmıştır.

AK Parti’de milliciliğe karşı dönüşümün ilk sonucu böyle alınmıştır.

 

DÖNÜŞÜMÜN BEDELİ; KÜSKÜNLER, HASIMLAR VE DÜŞMANLAR

 

Bu dönüşümün bir bedeli olmalıydı. AK Parti içindeki Atlantikçilerin başı Abdullah Gül; “Artık birlikte yol yürüyemeyiz” diye ayrılıp, en has adamlarını sahaya sürdü. Davutoğlu ve Babacan, parti kurdular.

Halkı bir kez kandırmışlardı; yine kandırabileceklerini düşündüler. Bu kanıya vardılar çünkü temsil ettikleri Atlantikçi sistemin gürültülü çöküşünü göremiyorlardı.

 

AK PARTİ İÇİNDEKİ AK PARTİ’LER…

AK parti içinde şu an aklıma gelen 6 grup oluştu.

1. Grup Cumhurbaşkanının temsilcisi olduğu milli grup.(Durun açıklayacağım)

2. Grup Atlantikçiler (Yavaş yavaş tasfiye olup, Deva, Gelecek, İYİ Parti’ye gidecekler)

3. Grup FETÖ’cüler (Henüz tasfiye edilmemiş olanlar)

4. Grup Diğer tarikat ve vakıflar (Ülkemde geleceğin en büyük sorunu)

5. Grup bunların hiç biri ile ilgisi olmayan siyasetle geçinen veya geçinmek için çaba harcayanlar.  Partiyi iş kapısı veya geçim kapısı görenler)

6.Grup tabanda iyi niyetli çoğunluk; Halk. (Çoğu Erdoğan hayranı)

 

Bu ilk 4 grup, birbirine tahin ile pekmez gibi karışmış. Birbirlerinin kılığına girmişler, birbirlerinin geçmişine saklanmışlar. Suçlamalar, soru ve sorunların bitmeyişinin nedeni bu.

Tencere dibin kara, seninki benden kara. Cam kulelerde oturup birbirine taş atmaya korkanlar.

Bana göre suç ittifakının ortaklığı, ideoloji ortaklığından güçlüdür.

Şu an AK Parti’yi ayakta tutan bağlar:

1 – İçindeki millici kesimin kendini anlatamayışı

2 – Tavanda oluşan suç ortaklığının verdiği zorunlu dayanışma

3 – AK Partiye karşı seçeneğin güven vermeyişi

 

GRUPLARIN KABA FOTOĞRAFLARI

Atlantikçi AK Partililer, taraf değiştirdiği için Cumhurbaşkanına düşman oldu.

FETÖ’cü AK Partililer (Atlantikçilerin militanları) evleri başına yıkılmış olduğu için Cumhurbaşkanına düşman oldu.

Tarikat ve vakıflar, şimdilik pusuda… (En az FETÖ kadar tehlikeliler. Bunlara göz yumduğu için bir kesim Cumhurbaşkanına düşman oldu)

Hiçbir özelliği olmadığı halde AK Parti yağmasından faydalanmak isteyenler yeteri kadar pay almadıkları için Cumhurbaşkanına karşı olmaya başladılar… (Gelecek veya Deva Partisi’nde daha iyi olanaklar mı acaba diyenler.) 

Ve son olarak 6. Grupta bulunan AK Parti tabanı olan iyi niyetli halk…

Bunca kesimi karşısına almış bulunan Cumhurbaşkanı, halk üzerindeki son itibar kredisini de kullanıyor. (Bu önemli)

Cumhurbaşkanına yanlış yaptıran danışmanlar var. Basit ve ufuksuz önerilerde bulunarak, Cumhurbaşkanına hata yaptırıyorlar…

Çoğunluğu oluşturan halk, karşılaştığı her haksızlık ve yanlışlığı Erdoğan’a mal etmeye başladı.  

Suyu kesilse de sorumlu Erdoğan’dır, koyunu kuzulamasa da…

*

YORGUNUN YIKILMASINI BEKLEYENLER

Bu nedenle AK Parti, AK Parti’ye karşı…

Peki, CHP bunun neresinde?

Şu ana kadar iktidar olma fırsatlarının tamamını heba etti.

“Sükûnetle yorgun düşmanın çökmesini bekliyor…”

Yazı bitmedi…

Nasıl kurtulacağını anlatacağız…

GÜNDEM Haberleri

"Öğretmenlerimiz için ne yaparsak yapalım haklarını ödeyemeyiz"
"Öğretmenlerimiz sayesinde ülkemiz ‘muasır medeniyet’ hedefine yürüyecektir"
500 TL'lik banknot geliyor: Tarih belli oldu
Kılıçdaroğlu hakim karşısında neler söyledi? İşte savunması...