11 yaşındaki Ahmet Haskiro’nun çalıştığı Kaside Giyim-Dağ Tekstil atölyesinde, asansör ile duvar arasına sıkışarak yaşamını yitirmesiyle ilgili bir yazı kaleme alan BİRTEK-SEN Adana Temsilcisi Tugay Bek, aile ve işçiler üzerine yoğun bir baskı kuran patronların cinayeti örtbas etmeye çalıştığını söyledi.
Bek, eşi 10 gün önce yasa dışı yollarla Almanya’ya geçmiş olan ve başka hiç kimsesi olmayan anne Sefa Haskiro'nun patronların baskılarına boyun eğerek oğlunun atölyede çalışırken yaşamını yitirdiği gerçeğini inkar etmek durumunda bırakıldığını ifade etti.
'SORUMLULAR MUTLAKA CEZALANDIRILMALI'
Bek Evrensel'deki yazısında şu ifadeleri kullandı:
"İşçi arkadaşlarının aktardığına göre Ahmet 1500 lira haftalık karşılığında çalışıyordu. Ahmet’in annesi ile 14 yaşındaki ablası Merve ise haftalık 3 bin 200 lira alıyor. Konfeksiyon sektöründe Suriyelilere asgari ücret dahi çok görülüyor. Öğrendiğimiz kadarı ile patronlar iş cinayetinin kendi istedikleri şekilde kapatılması karşılığında Haskiro ailesine 500 bin lira “kan parası” ödemeyi teklif etmiş.
Ahmet Haskiro’nun ölümünden sorumlu olan patronlar, iş yerinde çalışan tanık olarak dinlenecek işçilere baskı yapıyor, ailenin beyanlarını yönlendiriyor.
Mülteci işçiler, haksızlığa maruz kalsa, katledilse dahi, yaşadıklarını sineye çekmek durumunda hissediyorlar. Eğer haklarını ararlarsa, sınır dışı edilebilecekleri endişesi taşıyorlar. Vatandaşlar arasında yargıya güvenin dip yaptığı bir dönemde, mültecilerin adalet beklentisi hiç yok.
Valiliğin, Emniyet Teşkilatının, basının çarpıtma ve katil polis memurunu koruma çabalarına rağmen, Ali el Hemdan’ı öldüren polis memuru 25 yıla mahkum edilmişti. Baroların, insan hakları ve hukuk örgütlerinin ısrarlı çabaları sonucu, dur ihtarına uymadığı gerekçesi ile insan öldüren bir polis memuru, ilk defa kasten insan öldürmek suçundan hüküm yemiş oldu.
Kapitalizmin doğup geliştiği İngiltere’de, bundan 2 yüzyıl önce maden ocaklarında, fabrikalarda 12 saat boyunca çalıştırılan çocukların birçoğu gençliğini göremeden yitip gidiyordu. Kuralsızlığın kural olduğu bu dönem, sonradan “vahşi kapitalizm” diye anıldı. İşçi sınıfının mücadelesi ile çalışma saatleri düşerken, çocuk işçiliğini sınırlayan yasal düzenlemeler yapıldı.
Tüm bunlara rağmen, doymak bilmeyen kapitalistler, fırsatını bulduklarında çocuk işçi çalıştırmaktan geri durmuyor. Çocukların atölyelerde çalıştığını herkesin bilmesine rağmen, yasaları uygulamakla görevli olan Çalışma Bakanlığı bu durumu görmezden gelmeyi tercih ediyor.
TÜİK verilerine göre geniş tanımlı işsizlik yüzde 25’i bulmuş durumda. Çalışabilecek durumdaki her dört yetişkinden birinin işsiz olduğu ülkemizde, çocuk işçiliğinin önünün alınamıyor olması, kapitalizmin özünde vahşi bir sistem olduğunu anlatmaktadır.
Barolar, çocuk hakları savunucuları, emek ve demokrasi güçleri, Ahmet Haskiro’nun ölümüne ilişkin yargı sürecini sonuna kadar takip etmelidir. Çocuk işçi çalıştırmaya yönelik yasakların etkili bir şekilde uygulanması, başka Ahmetlerin ölmemesi için, sorumlular mutlaka cezalandırılmalı; Ahmet Haskiro ismi, çocuk işçiliğine karşı verilecek olan mücadelede yaşatılmalıdır."