Ahlak-din ilişkisi bağlamında deprem

Vedat Kahyalar

Ahlâk çok güçlü insani bir eylem.
Aslında bütün dinlerin ilk vazgeçilmez şartı.Fakat Allah cc ,
yaratılış hamurumuza ahlak ve adalet ozelliklerini güçlü bir şekilde koyduğundan din farketmeden yaşanabiliyor.Farkli din ve coğrafyalardan mükemmel örneklikler bu yaratılış güzelliğinden kaynaklanıyor.

Her yıl depremleri yaşıyoruz.Ancak yöneticilerimiz çeşitli algı ve vaadlerle her seferinde bu felaketleri ilk kez yaşıyormuşuz gibi bizi ne kadar güzel inandırıyor.

Bilim insanlarına inanmak yerine seçim kazanma hesaplarına, imar affı gibi gelişmiş endüstri toplumlarının çoktan terkettiği garabetlere itibar ediyoruz.

Bilimin rehberliğinde kentlerimizi deprem gerçeğine göre yeniden konumlandırmak yerine basit,günü kurtaran çözümler peşine düşmemeliyiz.

Din-ahlak bağlamında,başta Japonların ve bir çok milletlerin,  bir dinleri olmamasına rağmen, insanlarını depremlerde neden/nasıl korudukları,gelişmiş ülke ve üniversitelerin insanlık için saygıdeğer çabalarını anlamaya çalışmalıyız.

Özetle,farklı inançların ,hatta inançsız bireylerin,toplumların hayranlık verici yüce gönüllü,sevgi ve saygı dolu yaşamları bundan kaynaklanıyor.

Islam dünyasında,ahlak ve adalet, bir çok türevleriyle birlikte maalesef çok yaygın değil.Yüce gönüllü,has insanlar da olmasa durum daha da vahim olurdu.Eğer insanlık mevcut islamı anlayışa tümden muhtaç olsaydı neler olurdu ? 
Düşünmek bile istemiyorum.Oysa yaratıcımızın bize gönderdiği mesajında :

" Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten alıkoyarsınız ve Allah’a inanırsınız."
der.

Gerçekten en hayırlı kişiler miyiz?

Siyaset dünyamız,burokrasimiz,iş dunyamız,müteahhitlerimiz,öğretmenlerimiz,çiftçilerimiz,memurlarımız,kadınlarımız,gençlerimiz...
En hayırlı özellikleri ne oranda sergiliyorlar ?

Hep birlikte ,bu ayet ışığında herbirimiz ,kentlerimiz gibi,
binalarımız gibi,işlerimiz ve ilişkilerimiz gibi yeni baştan dizayn edilmeli değil mi?

İslam cografyalarindaki ; siyasal
islamcılar,faşistler,ırkçılar,otoriter 
yönetim ve yaşam düşkünleri,
mezheplerini din edinenler,
inançlarina başka güçlerle iliştirenler (şirk),nefsinin zebunu olanlar,emperyalist güç odaklarıyla işbirliği yapanlar,çağdaşlık adına din düşmanlığı yapanlar bu dine büyük yanlışlar yaptılar.

Sadece eğitim,adalet ve liyakat konularının düzeltilmesi ile herşey olağanüstü değişebilir.

İnanıyorsanız Allah bunları istiyor.

Demokrasi açısından bakarsanız da bunlar yine en önemli bir arada yaşama kurallarıdır.