Adını Kurtuluş’tan Alan Emekçi Mahallesi: İstiklal
Adını kurtuluştan alan bir emekçi mahallesi istiklal' e düştü yolumuz 1960'lı,70'li yılların rüzgarıyla...aradık,çocukluk, ergenlik çağımızın izlerini taştan yollarda..
Hey babam hey!
Açtık sararmış sayfaları
Okuduk birer birer
Silinmeye yüz tutmuş anıları
SABUN KOKULU SOKAKLAR
Yorgun ve suskun sokaklar mahallesidir İstiklal...ter kokar,emek kokar...yan yana sıralanmış tahta kapılı,birer ikişer katlı ,evlerinden sabun kokuları yayılır etrafa...gelin duvakları sarkar duvarlarından insana gülümsercesine..
Sümerbank,Milli Mensucat,Güney Sanayi,Reji,Gülbenkyan(Suphi Paşa Çırçır Fabrikası) ,Gledo Yağ Fabrikaları emekçilerinin ekmek ezgili sevda türküleri yansır gül desenli perdeler aralığından... (Fot:2) Küçük avlulu,sofalı ,koyunayağı evlerde öyküler yaşanır, şiirler yazılır insana dair...
Doğudan İstiklal Ortaokulu,batıdan Erkek Lisesi gibi iki tarihi yapıya sınırdır İstiklal Mahallesi.Güneyden Hergeleyolu'na,kuzeyden Torosların karlı zirvesine diker gözünü...bir de Eskiistasyon vardı İstiklal'le özdeşleşen 1960'lı,70'li yıllarda.1886 yılında MERKEZ TREN İSTASYONU olarak inşa edilen Eskiistasyon ayrılık ve kavuşma durağıydı insanların İstiklal Mahallesinde.... Ayrılık acısını yüreğinde hissedenlerin ,kavuşma sevincine ortak olanların mahallesiydi İstiklal.Saldığı kara dumanlarla ve keskin düdük sesiyle demir raylar üzerinde gidip gelen kara trenlerin vagonlarına eşyalar yüklenir ya da indirilirdi hayata ritim katan bir hareketlilikle...
Dıgıdık,dıgıdık sesleriyle bindiği daldan atlarla sessiz sokaklarda kovboyculuk oynayan çocukların hayal alemiydi Eskiistasyon... Zaman zaman o kara trenlere biner ,hayallerimin götürdüğü yere kadar giderdim düşler alemine daldığım çocuksu saflıkla.
MAZİDE KALAN HOŞ BİR SEDA ...
191O'lu yıllarda Yeniistasyon faaliyete geçinceye kadar İstiklal Mahallesi kentleşme alanında önemli gelişim göstermiş;üç dört katlı betonarme binalarla çehresi;lüks otel,lokanta ve kurumlarla çevresi güzelleşmiştir.1912'ye kadar süren bu değişim mahalle sakinlerinin de ekonomik gelişimine katkı sağlamıştı kuşkusuz...
Konya Doğan Oteli,Doğan Kıraathanesi ve Doğan Hamamından oluşan bütüncül bir yapı bulunurdu mahallede. Kıraathane geniş avlulu,havuzlu bir alanda hizmet verirdi müdavimlerine.Alanın ortasındaki ulu bir ağaç yaz sıcaklığında serinlemek íisteyenleri güneşten korurdu geniş yapraklarıyla..
Haftalık kirimizi de iş dönüşlerinde Doğan Hamamında bırakır,elma kırmızısı yanaklarla Tekel depolarının yanından evin yolunu tutardım arkamdan beni izleyen siyah gölgemle...Cikcik Ali'nin tezgahından yayılan"Akşam olur karanlığa kalırsın/Derin derin sevdalara dalarsın..."türküsünün nağmeleri uzarken yıldızlara kıpır kıpır ederdi yüreğim gözlerimi astığım pencerede..
SİNEMALAR VARDI İSTİKLAL'DE...
1920'li yıllarda Rum ve Ermeniler için Fransızların yaptırdığı bir sinema vardı ..adı Teras'tı... (FOT:1) Çiçek,İstanbul,Zafer,İstiklal Sinemaları da teslim oldu tarihin acımasızlığına tıpkı Teras Sineması gibi .Bir zamanlar kahkahaların yükseldiği ,alkışların koptuğu,sessiz hıçkırıkların yayıldığı sinemalar yok artık.Oysa ne güzeldi,çekirdek çitleyerek ,beyaz badanalı duvarda hayalleri kovalamak..
Sosyalleşme araçlarından biri de kıraathanelerdi o yıllarda.En ünlüsü de Dutlu Kahve'ydi.Gazeteler okunur,ajans haberleri dinlenirdi kulak verircesine...Mahallenin sorunları tartışılırdı tavla ve domino seslerinin yankılandığı saatlerde.
222 NUMARALI SOKAK
Mahallenin en ünlü sokağıydı.Bu sokakta geniş avlulu bir evde bir sakız fabrikası vardı.Çocukluk yıllarımın NABA sakızları üretilirdi burada.Üretilen sakızlar bu sokakta evlere dağıtılır;kadınlar,kızlar,yaşlılar sakızı kağıtlarına sararak fabrikaya teslim ederlerdi..İki ortağın soyadlarının ilk hecesinin birleşiminden adını alan Naba sakızını çiğnemek,balon yaparak patlatmak keyif verirdi özellikle çocuklara.Hafta sonu haftalıklarını alan genç kızlar çeyiz sandığına bir eşya daha koymanın sevincini yaşarlardı..Anneler etli yemekler pişirirlerken, sabah kahvaltılarından irişkin aromalı dünyanın en güzel kokuları yayılırdı sokağın derinliklerine camı puslu mutfaklardan..
ELDE ANILAR KALDI
Bugün eski İstiklal yok artık...anılarla kaldı zamanın derinliklerinde İstiklal...İstiklal de sırtımızda taşıdığımız bir kambur oldu anılarıyla..
Dutlu Kahve duruyor yerinde... geçerken gülümseyen bir yüzle bakar gözlerime.Domino seslerini duyar gibi olurum uzaktan uzağa.Sırtımı dayarım dut ağacına...siyah beyaz kareler geçer gözlerimin önünden beni uzaklara götüren..
Bakarım...
El sallıyor dostlar...
Mazinin sisli perdesinden sevda yangısı yüreğime...
Fotoğraflar için Adana’nın Eski Fotoğrafları Grubuna teşekkür ederim.