Adana’da Türkiye Komünist Partisi'ni (TKP) seçimlerde temsil edecek kişilerin belirlendiği bir toplantı gerçekleşti. Toplantıya yakın zamanda toplu iş sözleşmesi imzalayan Seyhan Belediyesi işçileri katıldı ve mesajları okundu.
Seyhan Belediyesi işçileri'nin mesajı şöyleydi:
“Sevgili dostlar,
Türkiye Komünist Partisinin halkın temsilcilerini seçmek için düzenlediği bu anlamlı ve değerli buluşmada bulunmak ve sözümüzü söylemekten mutluluk duyuyoruz.
Arkadaşlar, bildiğiniz gibi bizler, Seyhan Belediyesi işçileri, bir toplu iş sözleşmesi süreci yaşadık. Biz, bize dayatılan sefalet ücretini kabul etmediğimiz ve greve çıkmak istediğimiz için baskılara, sürgünlere, mobbinge maruz kaldık. Bu süreçte yanımızda ne sendikamızı gördük ne de halkçı olduklarını söyleyen anacak her biri patronların temsilcisi olan milletvekillerini, parti yöneticilerini…
Her daim yanımızda olan sadece devrimciler oldu. Şimdi biz de burada onlarla yan yanayız. Buradaki devrimci iradeyi selamlıyor, başarılar diliyoruz. Yolumuz açık olsun.”
Toplantıda konuşma yapmak için Türkiye Komünist Partisi Adana İl Koordinasyonu adına Eylül Çapar söz aldı:
“Öncelikle emekçilerin iktidarda olduğu bir ülkeyi kuracağımıza olan inançla, aydınlık geleceğimizin mimarları olacak çocuklarımızın ve Türkiye’nin tüm emekçi halkının 23 Nisan’ını kutluyorum.
Geleceği için kavga eden gençlerle, alın terine sahip çıkan emekçilerle aydınlık bir geleceği inşa etmeyi kendine bir görev olarak gören aydınlar ile bu karanlık dönemden kurtulmanın mücadelesini okulda, işyerlerinde, mahallelerde vermeye devam edeceğiz.
Şimdi hep birlikte kaderimizi kendi ellerimize alalım. Güçlerimizi birleştirelim ve çocuklarımıza yakışır bir geleceği hep beraber kuralım. Bu ülkenin güzel çocuklarına söz veriyoruz. Bu düzeni yıkacağız ve emekçilerin iktidarını kuracağız.
İlk görevimiz 1 Mayıs’tır. Patronlara korku veren bir 1 Mayıs için tüm emekçileri 1 Mayıs günü alanlara çağırıyoruz.”
Toplantıda TKP PMK üyesi Gizem Batı Ayaz da söz aldı:
“Evet ülkede herkes seçimleri konuşuyor ama nasıl? Seçim pazarlıkları, ilkesiz ittifaklarla toplama bir araya gelişler, barajlar, parlamenter demokrasi peki ya işçiler, emekçiler bu konuşmaların neresindeler, nerde geçiyorlar hiçbir yerde. Peki emekçiler nerde? Pandemi, ekonomik kriz, hayat pahalılığı, ödenemeyen faturalar, zaten bitmiş durumda olan ama pandemiyle birlikte artık üzerine tüy dikilen eğitim ve sağlık sistemi, her alana yayılmış geleceksiz güvencesiz çalışma koşulları ve işsizlik, işte emekçiler tam da burada hepsinin tam ortasındayız.
Türkiye Komünist partisi, bugün bu talebin çağrısıyla halkın milletvekili adaylarını belirlemek için toplanıyor. Türkiye Komünist partisi seçimlerin kendisinin tek başına sihirli bir kurtuluş olmadığını söylüyor, sadece seçimlerle ülke düzlüğe çıkamaz. Ancak seçim sürecinde emekçilerin sesi, gücü, örgütlülüğü, talepleri ne kadar öne çıkarsa bu ses ne kadar yükselirse, örgütlenirse emekçiler, uzun ve kısa vadede bir sonuç elde etmemiz gerçek olur. TKP seçimlere bu şekilde bakıyor. 2021 yılının başında TKP 2023 için Çağırıyor başlıklı bir broşürle aslında bu çalışmalara başladı. Halkı cumhur ve millet ittifakına mahkum etmemek, seçeneksiz bırakmamak için hem dostlarımıza, hem de sol, sosyalist partilere örgütlenme birlikte mücadele etme çağrısı yapmıştık, bir yandan bu görüşmeler ve süreç de devam ediyor. Türkiye Komünist Partisi, eşitlikçi bir düzen arayışının ve talebinin yarının değil bugünün konusu olduğunu her fırsatta dile getiriyor, seçimlere giderken seçimlerinde ötesinde olmazsa olmaz dediğimiz üç ilkeyi savunan bir örgütlenmeye, solun gerçek değerlerini savunan sese, bir ittifaka bugün Türkiye’nin ihtiyacı var. Bu ilkeler nedir? Laiklik olmazsa olmazımızdır, bu ülkenin gencecik evlatlarını tarikat yurtlarında, üniversitelerde hayattan koparan, okul öncesi eğitimden başlayıp çocuklarımızın üzerine çöken, kadınlara şiddete karşı ses çıkarmamayı vaaz verip kadının yerinin evi olduğunu söyleyen din bezirganlarına geçit vermeyeceğiz, dini tahakkümün üniversitelerde hüküm sürmesi, buralarda daha rahat kök salmasının önün açacak mecliste muhalefet partilerinden 1 tane bile ret oyu almayan diyanet akademisi, tarikatlar derhal kapatılmalıdır, buradan bir adım geri duramayız. Bir diğeri ise NATO ve diğer örgütlenmelere karşı antiemperyalist tutarlı bir duruştur.”
Toplantıya milletvekili aday adaylarının konuşmalarını yapmasıyla devam edildi.
Halkın temsilci adaylarından Kubilay Altuntaş, emekçileri Aşık İhsani'yle selamladı.
Milletvekili aday adaylarından Cihat Duluklu konuşmasında “Gerçek kurtuluşun ancak Sosyalist İktidar ile mümkün olabileceğini” vurguladı.
Halkın temsilci adaylarından Özgün Dincel, Adana Kadın Dayanışma Komiteleri adına konuştu:
“Biliyoruz ki ülkemizde kadına yönelik şiddetin, tacizin ve tecavüzün en büyük nedeni bu gerici düzen. Buna son vermenin biricik yolunun amasız fakatsız laikliğe sahip çıkmak olduğunu biliyoruz.”
Adana Türkiye Komünist Gençliği adına konuşan Nagihan Can’sa şunları kaydetti:
“Bugün Türkiye'de üniversite öğrencileri de düzenin dayattığı yoksulluk, işsizlik, umutsuzluk, geleceksizlik gibi sorunlar tarafından kuşatılmış durumda.
Önce pandemide eğitimsiz bırakıldık, gecenin bir yarısı yurtlardan atıldık, okullara döndük yurtsuz bırakıldık. Barınamadık. Beslenemedik.
Sonra tarikat yurtlarında arkadaşlarımız intihar etti, dahası öldürüldü!
Gericilik ve onun karanlığı her yere sirayet ederken bizleri tarikat yurtlarına mecbur bırakan bu düzen ve onun temsilcileri sivil toplum kuruluşları diyerek bu karanlığı aklamaya çalıştılar.
Bu karanlık sadece tarikat yurtlarından mı ibaret? Hayır! Her gün eğitim aldığımız üniversite sıraları da bugün dinci gerici kuşatmanın altında. Binlerce aydın akademisyenin KHK'larla atıldığı, yerlerine Bedri Gencer gibi gericilerin getirildiği üniversitelerden söz ediyorum! Çünkü istiyorlar ki, tarihe, doğaya, insana, aklın ve bilimin aydığınlığyla değil, hurafelerle bakalım. Çünkü bilimle aydınlanmış gençler boyun eğmez. Çünkü tarihe; aklın, insanın perspektifinden bakan gençler bu düzene mahkum olmadıklarını görürler.
Bu düzenin, kapitalizmin yarattığı onlarca sorundan bir tanesi ise karanlığa mahkum edilmiş kadınlar. Sokakta yalnız başına yürüyemeyen, her seferinde arkasına dönmek zorunda kalan ve her an diken üstünde olan, güvensiz hisseden kadınlardan da sadece bir tanesiyim. Cumhuriyetin bütün kazanımlarını tasfiye ederken istedikleri, evde kocasına, sokakta topluma, fabrikasında patronuna boyun eğen kadındır.
Peki bütün bunlar olurken bize her gün ne fısıldıyorlar?
Aman siyasete karışma, aman otur okulunu bitir, çok çalışırsan bir gün sen de zengin olursun, başaramadıysan senin suçun...
Oysaki gerçekler bu fısıltılardan bir hayli uzak.
Bugün toplumun her kesimine otur sus ve sandığı bekle diyenler, bizlerin bu yoksullukla, bu geleceksizlikle boyun eğeceğini sanıyorsa çok yanılıyor. Bugün halkın temsilcileri diye karşımıza para babalarının, gericilerin, patronların çıkarılmasına müsade etmeyeceğiz.
Vakit geleceğimizi kendi ellerimize örmenin vaktidir. Ben bu yüzden TKP milletvekili aday adayıyım. Ve Bugün bize fısıldananlara inat!
Daha çok mücadele edeceğiz. Daha çok yan yana geleceğiz. Daha çok dayanışacağız. Ve Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm.”
Halkın temsilci adaylarından Umut Haskan, konuşmasında şunları söyledi aldı:
“Şarkılarımız kendi sözünü söyleyecek, biz de onlara biraz daha kulak verelim istiyorum. Çünkü bizim şarkılarımız gerçektir. Hiçbir mücadele yoktur ki şarkıların koluna girip yürümesin. Hep dendiği gibi, ne yapıyorsan osun. Bir adım ileri götürürsek, neyin şarkısını söylüyorsan osun.”
Ardından Türkiye Komünist Partisinin emekçilerinden oluşan müzik grubunun şarkılarıyla devam edildi.
Müzik etkinliğinin ardından katılan emekçilere teşekkür edilerek toplantıya son verildi.