Adanalı Ozan Çolakoğlu'dan, eşi Gülşen için net mesaj: Rahatsız olan mekana gelmez

Son dönemde sahne kıyafetleri ile tüm dikkatleri üzerine çeken Gülşen, bazı kesimlerce eleştirilmişti. Ozan Çolakoğlu, eşi Gülşen’e yapılan yorumlarla ilgili konuştu. Eşi için net bir mesaj verdi.

Ozan Çolakoğlu, Sarıyer’de bir parkta objektiflere yansıdı.

Gezinti yaptıktan sonra çayıyla basın mensuplarına poz veren besteci Ozan Çolakoğlu, son günlerde gündemden düşmeyen şarkıcı eşi Gülşen hakkında açıklamalarda bulundu.

Eşi için "Ben karışmıyorum onun işidir saygı duyuyorum. Ne yapacağını bilecek olgunlukta"ifadesini kullanan Çolakoğlu, yapılan olumsuz yorumlardan rahatsızlık duymadığını söyledi.

Milliyet'ten Seçkin Şenvardar'ın haberine göre; Çolakoğlu şöyle konuştu:

Biz normal işimizi yapıyoruz, ortalık kendi kendine kaynıyor. Gülşen işini yapıyor insanlar konuşuyor. Huzursuz etmiyor bizi ilgilenmedikçe bir şey etkilemiyor.

Ben yapı olarak Gülşen ya da başka insanın yaptığı işi eleştirmeyi doğru bulmuyorum. Herkes kendi hayatından sorumlu herkes kendi işine baksın.

Çolakoğlu "Sizce sahnede dekoltenin bir sınırı olmalı mı?" sorusu üzerine "Kime göre kimi baz alacaksın? Biri öyle biri böyle diyor. Burada merci kim?"

"Bana göre merci oraya, o mekana gelen insanlar. Onlar rahatsız olmuyorsa ve memnunsa sıkıntı yoksa başkalarına ne bundan?"

"Rahatsız olan o mekana gelmez, Gülşen’i sosyal medyadan takip etmez yani bitti. O kadar basit. Ben ilgilenmediğim konulara bakmıyorum sosyal medyada" yanıtını verdi.

Ünlü aranjör eleştirileri duymak yerine işi ve ailesiyle vakit geçirmeyi tercih ettiğini sözlerine ekleyip, yaşananları "Bu yaşananlar bana fantastik ve gereksiz geliyor. Ben işime, aileme odakladım, öyle yaşıyorum. Bunlar için oraya harcayacak enerjim de yok" diye değerlendirdi.

Şarkıcı Gülşen, son dönemde tercih ettiği sahne kıyafetleriyle ilgili hem meslektaşları hem de bazı sosyal medya kullanıcıları tarafından eleştirilmişti.

 

Son olarak eşi Ozan Çolakoğlu'ndan boşanacağına dair iddiaları yalanlayan Gülşen, kendisine gelen tepkilere yanıt verdi.

Gülşen'in sosyal medya hesabından yayınladığı o açıklama şu şekilde...

“‘Bu kıyafet plajda giyilir ama sahnede giyilmez.’ ‘Bu kıyafeti sesi olmayan, şarkılarıyla gündeme gelemeyen giyer ama sanatkâr olan giymez.’ ‘Bu kıyafeti yabancılar giyer ama burası Türkiye.’ Giyemez.’ ‘Hadi giydi ama o dansı edemez.’ ‘Evliliği yolunda değilse, aldatılıyorsa, boşanıyorsa ve yeni bir erkek peşindeyse giyer ama her şeyi yolunda giden bir evliliği varsa giymez.’

Şu ana kadar tamamdı ama bu sefer limiti aştı. Ben bir kadın bedeninde dünyaya gelmiş bir insanım. İsmim Gülşen.

26 yıldır tek başıma ayaklarımın üzerinde duruyor ve arı gibi çalışıyorum. Hiç kimseye muhtaç değilim. Pop müziğe değer ve yenilik katabilmek adına sayısız şarkı yazdım.

Tabii bu uzun yolculukta hiçbir şey bana altın tabakta sunulmadı. Düştüğüm, kalktığım, mücadelesini verdiğim, çok da yaralandığım oldu elbet. Ama bugün geldiğim noktada ve her zaman, ihtiyacım olan gücü hep kendi içimde buldum.

 

Taştan duvardan olmadığımı, sadece bir insan olduğumu hep hatırlattım kendime. Mesleki hayatım boyunca hep zamanın ruhunu okumaya inandım. Müziğimin, bedenimin, zihnimin hep özgür ve bağımsız kalabilmesine gayret ettim.

Meğer insan performansına gösterdiği özeni giyimine de gösterince sanatkârlığı yok oluyormuş.

Vazgeçmem istenen şey, daha az göze batmak ya da daha çok onay görmek için kendimi, bedenimi, vizyonumu yok etmem mi? Yoksa asla inanmadığım belirli yaftalara itaat etmem mi?

Kıyafet üzerinden farklı farklı ‘ama’larla sırf beni ya da sizden olmayanları nasıl alaşağı ederiz diye düşünerek çıktığınız bu yolda aslında kendi ayaklarınıza, hemcinslerinizin ve evlatlarınızın ayaklarına takmaya çalıştığınız prangaların farkında mısınız?

 

Bir gün gelip kadını ya da kendinden olmayanı yok saymaya, baskılamaya ve gerektiğinde yok etmeye hevesli bu ataerkil sistemin sizin gibi düşünenlerden de aldığı güçle gelip sizi de boğabileceğini, hatta boğmakta olduğunu görmüyor musunuz?

Evet, ben bir anne babanın kızı, evet bir erkeğin eşi ve bir yavrunun annesiyim. Babasının kızı, bir erkeğin karısı, bir çocuğun annesi olmaktan öte ben aklı ve düşünme yeteneği olan, özgür iradeye sahip bir insanım

Bu sıfatlardan fazlasıyım. Hiçbir sıfatın kölesi değilim. Kimseye ait değilim. Ben kendimim. Kendime aitim.

Kadınlara ‘anne’ olma, ‘evlat’ olma, ‘eş’ olma; erkeklere ‘erkek olma’, ‘hükmetme zorunluluğunda olma, aksi takdirde eksik olacağı’ üzerinden uygulanan tüm tahakkümün nasıl bir cehennem olduğunu ve bu tahakkümün en sonunda erk’lik taşımayanın ya da onun yasalarına uymayanın yaşamdan silinmesini meşrulaştırmaya hizmet etmekte olduğunu ne olur görelim artık hep birlikte.

Bir insanın yaşam hakkı, yaşam tercihleri bir başkası tarafından belirlenemez. Bir cins ya da insan bir diğerinden üstün olamaz.

Bana kıyafetim, yaşım, anneliğim, cinsiyetim, eşliğim ya da sanatkarlığım üzerinden kurulmaya çalışılan tüm baskılar gibi eğer çeşitli baskıların içine hapsedilmiş, nefessiz, umutsuz, çaresiz bırakılmaya çalışılmış tek bir kişi dahi varsa okuyup nefes bulsun, küçük sandığı dünyada aslında yalnız olmadığını, kabul görüldüğünü ve çok sevildiğini bilsin istedim. Çünkü yaşam, bu zihniyetler kadar küçük değil. Yaşam kocaman ve yaşamak çok güzel.

ULUSAL Haberleri

Adana'da ''Yenidoğan Çetesine'' tepki için toplandılar
Yeni yargı düzenlemeleri yürürlükte: Neler değişti?
Hande Erçel ve Hakan Sabancı el ele Elle Style Awards'ta
Pınar Sabancı'nın Cihangir'de yeni ofis heyecanı