Fark ettiniz mi son günlerde bir şey çok sık yaşanmaya başladı.
Dolandırıcılık haberlerinde gözle görülür bir artış söz konusu. Okurun dikkatini çektiği için mi bu haberler bültenlerde daha çok yer kaplıyor yoksa dolandırıcılık vakaları çok fazla arttığı için mi bültenlerde bu kadar yer kaplıyor!
Bence ikinci seçenek...
Dolandırıcılık haberleri de kendi aralarında sınıflandırılabilir. Mesela en çok gözüme çarpan kendisini MİT, istihbarat, polis, savcı gibi tanıtarak yurttaşları dolandıran kişilerin sayısı epeyce çok.
Bu unvanları toplumda güvenilir oldukları için değil, toplumda oluşan korkuyu kullanmak için özellikle seçiyorlar.
Mesela geçen günlerde Konya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Aranan Şahıslar Büro Amirliği ekipleri, kendisini MİT mensubu ile kamu kurumunda üst düzey bürokrat olarak tanıtarak dolandırıcılık suçuna karışan ve hakkında 17 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan İ.Ö’nün yakalanması için çalışma başlattı.
Adamın 46 suç kaydı var. Zanlı, bir yıldır bir otelde günlük 6 bin lira ödeyerek kral dairesinde kalıyormuş. Araştırmasını derinleştiren polis, zanlının otelde, kamuda görevli üst düzey kişilerin akrabası olduğu ve bazı faili meçhul cinayetlerin gizli belgelerini taşıdığı için gerçek ismini kullanamayacağını söyleyerek “İrfan Tansel Sarı” ismini kullanarak kaldığını tespit etti.
Bir başka olay anlatayım. Nilüfer ilçesinde yaşayan Kocaeli Üniversitesi’nden emekli bir profesörü geçen yıl haziran ayında telefonla arayan kişiler, kendilerini MİT görevlisi olarak tanıtıp kandırarak para ve altınlarını istemişti.
Ahmet T.T. ile telefonla iletişim kurmaya devam ederek operasyon yapıldığını öne süren bu kişiler, söz konusu dönemde güncel değeri 26 milyon lira civarında olan 400 bin Avro ile 1979 cumhuriyet altınını elden teslim almıştı.
Kardeşinin uyarısı üzerine dolandırıldığını fark eden Ahmet T.T’nin şikâyeti doğrultusunda harekete geçen polis ekiplerinin düzenlediği operasyonda 6 kişi yakalanmıştı.
Yani sadece öyle gariban yaşlı vatandaşları da kandırmıyorlar. Profesörler, okumuş insanlar da var aralarında.
Bakın bir iş kadınını nasıl dolandırdıklarını anlatayım. İddiaya göre, dolandırıcılar iş insanını önce “sözde büyücüye” götürdü, ardından Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yerleşkesi etrafında sahte kimlikli 2 şebeke üyesi ile buluşturdu.
Sahte MİT mensupları iş kadınına 6 aylık ev kiralatıp burada yerli kripto para piyasasıyla uğraşacaklarını söyledi. 2 dolandırıcı 48 bin lira olan kira için kadından 200 bin lira aldı. Bilgisayar istekleri de yazışmalara yansıdı.
Bir tanesini daha aktarayım. İstanbul Pendik’te kendini polis, savcı gibi unvanlarla tanıtarak bir kişiyi yaklaşık 900 bin lira dolandırdı.
Olay, geçen aylarda Pendik’te yaşandı. 76 yaşındaki E.K. isimli vatandaş, kendisini polis, savcı gibi unvanlarla tanıtan bir şahıs tarafından kandırıldı.
Kendisini kandıran şahsa yaklaşık 900 bin lirasını elden teslim etti, daha sonra dolandırıldığını anlayarak Emniyet’e şikâyette bulundu.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri güvenlik kameralarını inceleyerek dolandırıcının Bahattin İ. isimli şahıs olduğunu, E.K’nin evine gelerek parayı elden teslim aldığını tespit etti.
Bakın evine kadar gidiyor ve elden teslim alıyor.
Bahattin İ, Esenyurt’ta yakalanarak gözaltına alındı. Emniyet’teki işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Açık kaynaklardan kısa bir arama ile benzeri onlarca haber göreceksiniz.
Adalet Bakanlığı 2022 yılı İstatistikleri raporuna göre 2021 yılına göre dolandırıcılık dava sayısı yüzde 41 artmış durumda.
İçişleri Bakanlığı yana döne telefonlara mesaj atıp “Kendini savcı, polis vs. diye tanıtanlara itibar etmeyiniz...” diye vatandaşları uyarıyor. Yani neresinden tutsanız elinizde kalan bir düzen bu. Daha önce toplumsal ve mesleki yozlaşmanın kurumsal olarak böyle yaşandığı bir dönemi hayatımda tecrübe etmemiştim.
Suçluları yakalaması gereken kurumların adları kullanılarak dolandırıcılık yapılıyor. Suçluları yakalaması gereken kurum “Yakalayamıyoruz” der gibi vatandaşa mesaj atarak kanmayın diye uyarıyor.