1- Kuş Pazarı’nı gezmek: Her pazar sabahı Karataş yolunda kurulan pazarda, çeşit çeşit kuş ve evcil hayvanın satışı ve değiş tokuşu yapılır. Aslında burası Adana’da gelenek haline gelmiş kuş ve hayvan sevgisinin gösteri yaptığı bir yerdir. Bir pazar sabahını burada geçirerek çocuklarınızın içindeki hayvan sevgisini uyandırabilir, renkli fotoğraflar çekebilirsiniz.
2- Gölde balık alamak: Balık tutma merakınız varsa Adana’nın etrafına yayılan Seyhan Gölü bunun için güzel bir olanak. Göl üzerindeki Doğu Köprüsü’nün manzarası eşliğinde biranızı içerek balık tutabilirsiniz.
3- Dört milyon yıllık ‘Adanalı’ ile beraber olmak: Dünyada sadece bin birey kalan yeşil denizkaplumbağalarının 600 bireyi Adana, Mersin ve Hatay sahillerinde yaşar. Onların yumurtlama zamanlarında bu faaliyetlerini izlemek önemli bir deneyimdir. Bu deneyimi Yumurtalık sahillerinde yaşamak istemez misiniz?
4- “Yelkenler fora” demek: Bir mavi boncuk gibi kentin ortasında duran Seyhan Gölü’ne Yelken Kulübü’nde güzel bir balık ziyafeti çektikten sonra, yelkenle açılmaya ne dersiniz. İsterseniz su kayağı da yapabilirsiniz.
5- Atlı Spor’da bir gün geçirmek: Bir gününüzü de Seyhan Nehri yanındaki Atlı Spor Kulübü’nde ata binmeye ve kent içindeki okaliptüs ormanında dolaşmaya ayırabilirsiniz.
6- Tarihin içinde bir soğuk ayran, bir sıcak çay içmek: 600 yıllık Ramazanoğulları Medresesi’nin tıp dershanesinde tabureler üzerinde içtiğiniz soğuk ayranın veya sıcak çayın tadına doyamayacaksınız. Oradaki kahvehanenin sahibine selamımı söylerseniz sizi değerli bir neyzenle tanıştırıp kısa bir dinletiyi yaşamanızı sağlayacaktır.
8- Ziya Paşa’nın mezarını görmek: Tarihi Adana’nın göbeğindeki Ziya Paşa mezarını görünce aklınıza “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz, görülür rütbe-i şahsı eserinde” dizesi gelecektir. (Aynası yaptığı iştir kişinin, rütbesi eserinde görülür.)
9- Tarihi her saat başı hatırlamak: Türkiye’nin en yüksek saat kulesi olan Büyüksaat’ten her saat başı yükselen ve vurma sayısıyla saati bildiren çan sesi nostaljik duygularınızın doruğa çıkmasını sağlayacaktır.
10- Şalvar satın almak: Şalvar, Adana köylüsünün sıcak yaz günlerinde rahat çalışmak için giydiği, geniş alt giyecektir. Erkekler siyah, kadınlar çiçekli ve renkli giyerler. Kadınların giydiği günümüzde moda zaten… Adana Kapalıçarşı’ya giderseniz, hem tarihi solur hem de çok ucuza şalvar alabilirsiniz.
11- Her derde deva aşlama içmek: Şalvar almaya gittiğinizde uzaktan çın-çın sesi geliyorsa o tarafa doğru yürüyün, lütfen. Karşınıza otantik giysiler içinde, sırtında pirinçten büyük bir güğüm olan kişiye “Ver bakalım” dediğinizde, büyük ibriğinden eğilerek köpürttüğü aşlamayı özel bardağıyla ikram edecektir. Sıcak yaz günlerinin serinleticisi olan bu içecek aynı zamanda böbrek ve mide hastalıklarına iyi gelir.
12- Kent içindeki kanyonda yürümek: Adana’nın merkez ilçesi Karaisalı’da neredeyse kentin içine kadar girmiş olan Kapıkaya Kanyonu, 5 kilometrelik yürüme olanaklarıyla ülkemizde bilinen en güzel kanyonlarındandır. Seyhan’ın kolu olan Çakıt Çayı burada yeraltına girip yeniden çıkar.
13- Adana’daki ‘Selimiye’yi görmek: Adana’daki Selimiye; Türkiye’nin en büyük camilerinden olan Sabancı Merkez Camii, Selimiye’den esinlenen silueti ile size çok iyi fotoğraf verecektir. İçerisi de görülmeye değer.
14- Altın Koza’yı kaçırmamak: Festivaller için Adana’ya geliniz, Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali eylül ayında dünya sinemasını Adana’da toplar. Siz de festivalin bir parçası olmayı istemez misiniz?
15- Karnavalda Rio’da değil, Adana’da olmak: Her yıl nisan ayında yapılan Portakal Çiçeği Karnavalı yüz binlerce kişinin dans edip müzik dinlediği Rio benzeri bir karnavaldır. Türkiye’de tektir. Bu yıl mart ayı sonunda yapılıyor.
17- Kuruköprü’de şalgam içmek: Şalgam güzel bir içecektir ama Kuruköprü semtinde, Göde Şalgamcısı’nda “deneli şalgam ile kazan gevreği yeme”nin tadına doyulmaz.
18- Dünyanın en eski köprüsünde yürümek: Taşköprü, en az iki bin yıllık geçmişiyle dünyanın hâlâ kullanılan en eski köprüsüdür. Bu köprünün üzerinde birlikte yürümeye ne dersiniz?
19- Kozan Kalesi’ni görmek: Hititlerden Ermenilere, Ermenilerden günümüze kadar Kozan Kalesi… Tam dört bin yıllık bir geçmişi olan Kozan Kalesi… Kale yolunda ise Ermeni Ortodokslar için kutsal Sis Manastırı’nın kalıntıları size tarihi yaşatacaktır. Bu turunuz hem tarih dolu olacak hem spor yapmanızı sağlayacak hem de kır çiçekleriyle dans ettirecektir.
20- Suların teneffüse çıktığı yer Dağılcak’ta piknik yapmak: Bir okul düşünün, zil çalınca çocuklar büyük bir coşkuyla bahçeye çıkarlar. Dağılcak’ta sular sanki teneffüse çıkmış çocuklar gibi coşkulu akar. Her taşın altından suların çıktığı, piknik alanları, yöreye uygun restoranlarla çevrili bir tabiatı koruma alanıdır Dağılcak…
21- Anavarza’yı görmek: Anavarza’da sanat ve bilim… Dioskorides isimli Adanalı hekimin dünyanın en eski tıp kitabı sayılan Materia Medica’yı Anavarza Antik Kenti’nde yazdığını biliyor musunuz ve Yaşar Kemal’in İnce Memed’ini yazmaya başladığı evin hâlâ Anavarza’da ayakta olduğunu? Öyleyse bu evin olduğu o görkemli antik kenti görmeye niçin gitmiyorsunuz?
22- Saimbeyli’de kelebeklerle dans etmek: Adana’nın Toros dağlarındaki ilçesi doğa harikası Saimbeyli’de 140 çeşitten fazla kelebek çeşidinin yaşadığını, bunlardan ‘Saimbeyli Mavisi’ denilenin sadece burada bulunduğunu biliyor muydunuz?
23- Obruk Şelalesi’ni görmek: Madem kelebeklerin peşinden Saimbeyli’ye gittiniz, bu kelebeklerin en çok bulunduğu Obruk Şelalesi’ne de uğramalısınız. Bakalım, görkemi karşısında havalara uçacak mısınız?
24- James Bond’un köprüsü Varda’yı görmek: Aslında James Bond’un değil, Almanların köprüsü. Berlin-Bağdat Demiryolu yapılırken Toroslar 50 civarında tünel ve Varda gibi çok yüksek viyadüklerle aşılmış. James Bond son filminde bu ilginç köprüyü set olarak kullandı. Şimdi akın akın görmeye gelenlerle dolu. Varda’ya giderken yolda Çakıt Nehri’nin yere batıp iki yüz metre öteden çıktığı doğa harikası Yerköprü’yü görmeden, oradaki lokantada kavurga yemeden gelmeyin.
25- Adana fuarlarını gezmek: Adana’nın çok büyük bir fuar alanı bulunur. Burası sadece bir ticaret merkezi değil, kültürel merkezdir de. Yaz ayları hariç her ay yeni bir alanda fuara katılabilirsiniz. Ocak ayı ise kitap fuarı açılır.
26- Şırdan yemek: Şırdan, mumbar ve işkembe Adana’nın vazgeçilmezi yerel yemekleridir. Genellikle geç saatlerde sabaha kadar bazen sokak satıcılarında, bazen ise güzel restoranlarda satılırlar. Özellikle şırdanı başka hiçbir şehirde tadamazsınız. Ama sokakta satılanları değil, özel paça salonlarında denemelisiniz.
27- Çoban Dede’den umut toplamak: Çoban Dede saygın bir evliyadır. Türbesi Adana’nın tüm güzelliklerini görebileceğiniz, göl kenarındaki bir tepededir. Çoban Dede Türbesi’nin etrafı ise kuş alanlarının da olduğu güzel bir mesire yeridir. Çocuklarınızın zevkle vakit geçireceği kuş alanları bulunmaktadır. İnsanlar buraya akın akın dilekte bulunmaya gelir.
28- Dünyanın en eski brunch geleneğini yaşamak: 150 yıldan fazladır, her pazar sabahı saat 05.00’dan itibaren Adana’nın tarihi bir alanında Çiğerciler Çarsısı kurulur. Sokaklar ocak başı tezgâhları dolar, yediden yetmişe Adanalılar saatin beşinden başlayarak öğleden sonraya kadar burada kebabın her çeşidini, rakıyla beraber tadar. Dünyada başka benzeri olmayan bu etkinlik aynı zamanda çok fotoğrafiktir.
29- Dünya Rakı Festivali’ne katılmak: Her aralık ayı içerisinde Ciğerciler Çarsısı’nın bulunduğu yerde Dünya Rakı Festivali kutlanır. Aralık’ın ikinci cumartesi akşamı sabaha kadar kadınlı erkekli binlerce kişi hep beraber eğlenir.
31- Şahmeran ile tanışmak: Adana kaleler kentidir. Vilayet sınırları içerisinde elliden fazla kale bulunur. Bunlardan Yılan Kale’nin ünü, Şahmeran efsanesindeki kale olmasından gelir. Yılan Kale’ye gittiyseniz eteğindeki kafede de Yüreğir Ovası’na bakarak kahvaltı etmeyi ihmal etmeyiniz.
32- Sinema Müzesi’ni görmek: Türkiye’nin ilk sinema müzesidir. Tarihi bir Adana konağında bulunan müzede Muzaffer İzgü, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Abidin Dino ve Yılmaz Güney’e ait çok önemli dokümanlar bulunur. Övünmek için söylemiyorum, bu müzenin fikir babası ve kurucusu benim. (Mehmet Emin Arıcı’nın hakkını da teslim ediyorum.)
33- Serhan Kelleözü’nden ‘Akdeniz Akşamları’nı dinlemek: Madem sıra şarkı söylemeye geldi, o halde serenat için Adana’nın öz çocuğu Serhan Kelleözü’nün ‘Akdeniz Akşamları’nı tercih etmelisiniz. Kararınızı verirseniz ben size gitar çalacak bir kişi de bulabilirim. Belli olmaz, Serhan bile gelebilir.
34- Her cuma senfoniye gitmek: Adana çok şanslıdır. Çünkü Türkiye’nin en iyi senfoni orkestralarından biri olan Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nı her cuma Adana’da dinleyebilirsiniz. Şansınız yaver giderse 30 lira ödeyerek İdil Biret’, Suna Kan’a, Tuluyhan Uğurlu’ya, hatta Fazıl Say’a (o biraz pahalı şimdilerde) rastlayabilirsiniz.
35- Dört bin yıllık sokaklarda gezmek: Arkeolojik bulguların en az dört bin yıllık olduğunu gösterdiği Tepabağ Mahallesi’nin tarihi ev ve sokakları arasında dolaşmak hoşunuza gitmez mi? Gittiğinizde Pala’yı sorun ve onu bulunca herkesin yaptığı gibi boy boy fotoğrafını çekin.
36- Boğma rakıyı denemek: Boğma rakı Adana’da evlerde yapılıp el altından satılan, incir veya üzümden yapılmış, anasonsuz özel bir rakıdır. Boğmanın tadına bakmak bir deneyimdir.
37- Belemedik’i görmek: Belemedik, Toroslardaki birçok vadiden biridir. Yakın tarihimizdeki rolü ve özellikle sonbahardaki güzelliği onu daha güzelleştirir. Fotoğrafçılar kaçırmamalıdır.
38- Hint inciri yemek: Bazı yerlerde frenk inciri de denilen dikenli incir, Adana’da buz kalıplarının üzerinde soğutulup müşteriye soyularak verilir. Tadı mı? Ahhh, ahhh… Dışı herkesi, içi beni yakar.
40- Akkapı kır lokantalarında bir akşam geçirmek: İşte tadına doyulmaz bir gurme ziyareti. Masadaki örtünün düzeninden çok, yediğinin ulaşılmaz lezzetini konuşabilirsin artık. Buradaki lokantaların hepsi, aynı zamanda kasap oldukları için yiyeceğin etin koyunun neresinden kesildiğini, etin erkek koyun eti olup olmadığını görürsün. Unutmayın etin erkek olanı lezzetli kabul edilir Adana’da.
41- İrişkin yemek: İrişkin yediniz mi hiç, hatta irişkinli humus? İrişkini et sucuğunun Adana’da yapılış biçimidir. Ama asla çarşıda satılanlara benzemez, özel baharatıyla bir lezzet kavramıdır. Humus ise nohuttan yapılan özel bir meze türü. Bunun irişkinlisini ise Akkapı restoranlarında yemelisiniz.
42- Ziyapaşa Bulvarı’nda piyasa yapmak: Ziyapaşa Bulvarı Adana’nın en eski ve en lüks bulvarlarından biridir. Cadde iki taraflı kafe, restoran ve marka satan alışveriş dükkânları ile doludur. Türkiye’nin en iyi piyasa yapılacak yerlerinden biridir.
43- Şinasi Efendi Sokağı’nda bir akşam geçirmek: Adana’ya gittiniz mi Şinasi Efendi Sokağı olarak bilinen barlar sokağına da uğramalısınız. Ailecek gidebileceğiniz özgün bir eğlence yeridir burası.
44- Kazım Büfe’de muzlu süt içmek: Kentin diğer bir piyasa yeri olan Toros Caddesi’nde Kazım Büfe’den muzlu süt içmek artık tüm Türkiye’de bilinen bir aktivite.
46- Dilberler Sekisi’nde sabah koşusu yapmak: Türkiye’nin belki de şehir içinde olan tek tabiat alanı Dilberler Sekisi’nde okaliptüs ormanı içinde koşarak sabah sporu yapmak, başka hiçbir şehirde mümkün değildir. Erken saatlerde bir sabahınızı orada geçirmek isterseniz size atıyla, bisikletiyle veya nehirden kano ile spor yapanlar eşlik ederse şaşırmayın.
47- Göl üstünde kuş gibi uçmak: Adana’nın çeşitli yerlerinden uçacağınız yamaç paraşütleri ile göl üzerinde tur atabilirsiniz. Bunun için organize olmuş uzman kuruluşlar bulunmaktadır.
48- Adana’da Venedik’i yaşamak: Venedik’teki gondolların benzerleriyle Seyhan Nehri üzerinde dünyanın en eski köprüsüne yolculuğa ne dersiniz?
49- Tersinizin fotoğrafını çekmek: Yüreğir ilçesindeki ‘Ters Ev’ size ve çocuklarınıza ters yaşama illüzyonu yaşatarak güzel bir gün geçirmenizi sağlayacak.
50- Abidin Dino Parkı’nı görmek: Türkiye’nin dünyaca bilinen sanatçıları Abidin Dino, Yaşar Kemal ve Orhan Kemal ile tanışıp, birlikte fotoğraf mı çektirmek istiyorsunuz? Abidin Dino Parkı’na gidip onların oturduğu masadaki boş sandalyeye kurularak bunu gerçekleştirebilirsiniz.
Kentimizde dolu dolu yaşamanız dileğimle…