Kucuksaat.com haber sitesinde okudum:
“TPAO, 62 milyon TL yatırımla Adana’nın İmamoğlu ilçesinde bulunan ruhsatlı sahada 1 adet sondaj kuyusu açarak petrol arayacak…”
Haberi okumak için yukarıdaki görsele tıklayın.
Adana’da bulunan petrol ile seçimler arasında, kan hısımlığından daha yakın bir bağ vardır. Hatta bu bağ, efsanevi aşkları kıskandıracak niteliktedir.
Petrol ile seçimler arasındaki bu ilişki, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin’in aşkı gibidir. Bu aşkları efsanevi olmasının nedeni kavuşulmamış olmasıdır…
Adana petrolleri ile Adana’da da birbirine kavuşamamıştır zaten…
Gelin süreci birlikte izleyelim:
Daha eskilere gitmeden 1939 yılında başlatalım petrolün iktidara olan aşkını…
Mustafa Kemal Atatürk ebediyete kavuşmuş, ismet İnönü önderliğinde ekip, Türkiye’yi 2. Dünya savaşı arifesinde yönetmeye çalışmaktadır.
İşte o zaman bir haber yayılır: Hükümet, bütün Türkiye’de petrol arama çalışmaları başlatmıştır. Ancak Adana’da zengin damarlar bulunmuştur. Gazete haberi:
“Adana’da petrol Sondajı yapılacak: Bölgemizde petrol çıkacağı kuvvetle ümit edilmektedir…”
Gerçekten de, hükümetin sıkı ekonomik sistem – Savaş ekonomisi – uyguladığı zamanda milletin yeni kaynak ümitlerine ihtiyacı vardır ve Adana’da bulunan petrol bu ümidin karşılığı olmuştur. Petrol pompalanmasa bile ümit pompalanmıştır.
ALİ HOCALI KÖYÜN’NDE PETROL
1940’lı yıllara gelindiğinde Ocak ayının sonunda petrolün Ali Hocalı Köyü’nden göz kırptığı anlaşıldı. Yine gazete : “Vaziyet Çok Ümit verici haldedir…” diyerek Adanalıyı sevindirdi.
Üç ay sonra Nisan Ayında Valimiz Faik Üstün, o zaman mersin Milletvekili olan Ferit celal Güven ile Ali Hocalı’daki petrol tesislerini gezmeye gider. Müjdeler ardı ardına sıralanır:
Önümüzdeki bir iki ay içerisinde bölgeye yeni makineler ve sondaj cihazları gönderilip yeni kuyular açılacak. Neden? Çünkü:
“Buradan iyi neticeler alınacağı kuvvetle muhtemeldir…”
SONUCU PARİS RADYOSU’NDAN ÖĞRENİYORUZ
Beş yıla yakın zamanda petrolden ses seda çıkmıyor. Sonuç ne olmuştur bilmiyoruz. Ancak bilgi 1945 yılının Eylül ayında pars Radyosu’ndan gelir…
1945.09.18 Paris Radyosu’nda Petrol haberi.
“Harpten önce MTA Enstitüsü yaptığı araştırmalar sonucunda Camili Köyünde petrol damarı bulmuş. Bunun için 3000 metrelik sondaj yapılması gerektiğine kanaat getirmişse de memlekette böyle bir sondajı yapacak teknik olmadığı için buradaki faaliyet harp sonuna bırakılmıştır…”
Ali Hocalı petrolünün akıbeti Paris radyosu kanalıyla kamuoyuna açıklanmış oluyor.
Savaş yıllarında Adana petrolü yerin altında mışıl mışıl uyudu; belki de savaşı görünce çıkmaya korktu. Zaten, Adanalı da Petrol konusunu çoktan unutmuştu.
YENİDEN ALİ HOCALI’DA…
Savaşın sonunda, CHP’ye (İktidara) karşı muhalif hareketler yoğunlaşınca, petrol, olaya el koydu ve yeniden Adana’nın ümitlerinde yeşermeye başladı.
Gazete, daha önce yapılan haberleri unutmuş olacak ki, şöyle bir haber yaptı:
“Ali Hocalı’da ümit verici petrol emareleri görüldü…” (16 Nisan 1946)
Halkımız yine sevindi. Bu petrolün beş altı yıl önce de bulunduğunu hatırlamıyordu bile…
BALLICA – MİSİS – KARATAŞ
Ama yeni yeni bölgeler ve ümitler ortaya çıktı bu kez iktidar, petrolün sadece Ali Hocalı’da değil, Ballıca- Misis – Karataş hattı üzerinde bulunduğu haberleri yapıldı. Hem de: “Petrol olduğu kuvvetlice ümit edilmektedir…”
PETROL DEĞİL HAVAGAZI…
İktidarlar gelir geçer petrolün verdiği ümit kalır.
1952 yılına gelindiğinde iktidarda Demokrat Parti vardır. Bu ülkenin CHP olmadan da yönetileceğini kanıtlamak zorundadır. Her kilidi açan, petrol aşkı, yine devreye girere, ama bu kez Petrol olarak değil, “Havagazı” olarak…
Vali Kınık açıklama yapar: “Ali Hocalıda tabii havagazı bulunmuştur…”
Çünkü petrol o güne kadar CHP’nin umududur, elbette Demokrat parti kendi umudunu yaratmalıdır: Havagazı…
“Menderes: Türkiye petrol bakımında zengindir.” (2 Aralık 1953)
Hikaye uzun, kısaca devam ediyorum…
UZUN BİR ARADAN SONRA…
Efsanevi aşkta mecnunun çöllere gitmesi uzun süre leylasını görmemesi gibi, Adanalıda bu petrolleri görmedi. Neredeyse b aşk unutulacak iken 1969 yılında bu kez Süleyman Demirel… Barajlar Kralı… Seyhan barajı yapılmış, memlekette tarım ve sanayide ilerleme kaydedilmiş ama yine de petrole olan aşk ateşini kimse söndüremiyor.
26 Nisan 1969’da Adana İskenderun hattında keşfedilen petrol rezervinin 20 yıllık olduğu açıklandı. Ama nerede?
Motorlu araçlar artmış, evlerde gaz yağı ve tüp kullanımına geçilmiş, devletin en büyük harcaması petrol… O halde bizim de yeniden petrol bulmaya ihtiyacımız var…
Ama, Ali Hocalı olmaz… orası yıprandı… Havagazı olmaz, daha önce kullanıldı… Yeni şeyler söylemek gerek can cağzım… ve söylem bulundu:
“Köprüköy’de zengin metan gazı yatakları bulundu: Seyhan Nehri’nde petrol aranacak…” (22 Temmuz 1969)
20 Nisan 2016: SARIÇAM’DA DOĞAL GAZ BULUNDU
Milliyet Gazetesi’nin İHA’na dayandırdığı 20 Nisan 2016 tarihli habere göre:
“Adana’da, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından yapılan aramada doğal gaz bulundu.
Sarıçam ilçesinin İncirlik mevkisi yakınlarında tarla ortasında havaya doğru alev çıktığını gören vatandaşlar, itfaiye ve polise haber verdi. İtfaiye ve polis, Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesine giden doğal gaz boru hattında yangın çıkma ihtimaline karşılık harekete geçti. Ancak olay yerine gelindiğinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının bir yıl önce yangın çıkan yerde doğal gaz çalışması başlattığı öğrenildi…”
Şuna kanaat getirdim: Her iktidar, petrol müjdesi verme zevkini tadacaktır.
İMAMOĞLU’NUN NE EKSİĞİ VAR?
Buraya kadar anlattıklarım size bir fikir verdi sanırım…
Adana’nın bu kadar değişik yerinde petrol bulundu. Ne yani İmamoğlu’nun başı kel mi? Petrol bulunması konusunda İmamoğlu’nun ne eksiği var, şunun şurasında seçimlere 4 ay kalmışken…
BİR ŞÜPHE
Her seçim arifesinde bu aramalar için kaynak aktarılıyor… İnsanın kafası karışıyor… Bu harcamalar? İddiam yok, ithamım da yok…
Siz anladınız onu…
VE DEMEM ODUR Kİ:
Adana’nın 600 köyü başlı başına bir petrol kuyusudur. Sadece bu köylerin servet olduğunu görecek ufka ihtiyacımız var.
Kaynak: Yeni Adana ve Türksözü Gazeteleri