Yıl 1980…
12 Eylül darbesinden 3 ay önce…
8 Haziran 1980 günü amcam, eski baraj olarak bilinen mevkide, tam kapakların üzerindeki köprüde dedem ile karşılaşıyor.
Balık tutan dedemin oltası kapakların hemen önünde bulunan devasa kayalıklara takılıyor ve çok iyi yüzücü olan öz oğluna, “oltasını kayalıklardan kurtarması için” suya girmesini söylüyor.
Kapaklar açık, olağanüstü bir akıntıya karşı yüzmeye başlayan amcam, başını kayalıklara çarpıyor ve suya batıyor, uzun süre suyun altında kalıyor. Bir kez daha suyun üzerine çıktığında kanayan başını eliyle tutarken son kez görünüyor ve suya son kez batarak ebediyete intikal ediyor.
Köprüden oltasını kurtarmasını bekleyen dedem de oğlunu canlı kanlı son kez görüyor.
Babam kardeşinin naaşının bulunması için dönemin Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Çolak’ın makamına çıkıp yardım talep etmek istiyor fakat başkanla görüşemiyor.
Oy verdiği belediye başkanından ümidi kesen babam İskenderun NATO limanına giderek “Amerikan” subaydan yardım talep ediyor ve “Amerikan” subay, “Türk dalgıç” gönderiyor.
Yaşanmış bu hikâye uzun ve dram dolu… Yazsam inanın roman olur ancak burada noktalıyorum.
Hiçbir baba oğlunu bilerek isteyerek ölüme göndermez. Orada oğlunu ölüme gönderen cehaletti!
Henüz 20 yaşındayken boğulan amcamın adını ve soyadını şuan ben taşıyorum. Peki, bu yaşanmışlığı neden yazma gereği duydum?
Bugün (8 Haziran 2020) amcamın ölümünün üzerinden tam 40 yıl geçti ve bugün yine Adana’da henüz 19 yaşında bir can Seyhan Baraj Gölü’nde boğularak hayatını kaybetti.
Ben haberi okurken ve fotoğraflara bakarken ağlamamak için kendimi zor tuttum. Aileyi tanımıyorum ancak şunu biliyorum ateş düştüğü ocağı yakıyor…
Amcamı ölüme gönderen “cehalet” 40 yıl geçmesine rağmen yine görevine devam ediyor. Peki, bize hizmet etmek için seçilenler “cehalete karşı” ne yapıyor?
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar,
Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay,
Yüreğir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Kocaispir,
Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin,
Sarıçam Belediye Başkanı Bilal Uludağ ve çok saygıdeğer diğer ilçe belediye başkanlarımız;
Lütfen Adana’da ücretsiz havuzları açın!
Rica ediyorum, istirham ediyorum, yalvarıyorum!
Bir ağabey daha kardeşinin sudan çıkarılmış cansız bedenine sarılıp “keşke!” demesin…
Bir ana daha ağlamasın…