Deprem, felaketi ile çöktüğü zaman, insanların parti üyesi olup olmadığına bakmadı. Felaketi ya da kurtuluşu vermek için il veya ilçe başkanlığından referans istemedi.
Doğa nihai adaleti ile geldi ve insanlık bu felaketten eşit ölçüde etkilendi.
Çünkü gözyaşının partisi, etnik kökeni, mezhebi ve milliyeti yoktur.
Doğa ayırımcı değil birleştiricidir, ayrıştırıcı olan insanın siyasi inançlarıdır.
Pandemi de sormamıştı; Kolera salgınları da…
Şakirpaşa havalimanı da sormuyor: Kendisinden hizmet talep edene vefalı toprak gibi hizmetini veriyor.
Bu hizmetler de sadece Adana’ya değil, çok geniş bir coğrafyaya katma değer olarak yayılıyor.
Sayın Milletvekilleri
Adana Şakirpaşa Havalimanı kapanıyor.
Sade bir yurttaş olarak aklıma geleni günümüzden bin yedi yüz yıl önce yaşamış Lucius Lactantius’un formülü ile ifade edeyim.
1-Sizin bu sorunu çözme gücünüz vardı ve çözmek istemediniz; O zaman sizin kötü niyetli olduğunuz ortaya çıkar ki, bunu hiç birinize yakıştıramam.
2-Sorunu çözmek istiyor ama gücünüz yetmiyorsa o zaman güçsüzsünüz… (Bunu sizinle uyuşturabilir miyim? Bundan emin değilim.)
3-Hem sorunu çözmek istemiyorsunuz hem de çözemiyorsanız hem kötü niyetli hem de güçsüzsünüz. Bunu da sizinle uyuşturamıyorum.
4-Hem sorunu çözmek istiyor ve hem de çözüyorsanız işte sizden beklenen de budur. Ama sorun, bir ejderha ölüsü gibi bu şehrin ortasında durmaktadır.
Ve bu konuda bir şey yapmadınız.
Sayın Milletvekilleri
İşleyen, üreten, kazandıran bir sistemin paramparça olmasına göz yumdunuz. Tıpkı özelleştirmeler karşısında güçsüz kalan (Önceki) vekiller gibi…
İktidar Milletvekilleri:
İktidarın milletvekilleri Sayın Cumhurbaşkanımıza verdiği sözü hatırlatma cesareti bile gösteremediler. O zaman anladım ki bu milletvekilleri kendilerini Adana Halkının değil sadece Cumhurbaşkanının temsilcisi olarak görmektedirler.
Ve yine anlıyorum ki, eğer milletvekillerini ön seçim ile halk (delegeler vs) seçseydi, bugün Şakirpaşa Havalimanı yerinde kalırdı. Çünkü o zaman milletvekilleri, halkın temsilcisi olduklarını unutmazlardı.
Bir şeyin varlık nedeni neyse yokluk nedeni de odur.
Varlık nedeni partisinin genel merkezine bağlamış bir milletvekilinin halkı temsil edeceği düşünülemez.
Muhalefet Milletvekillerine:
Ülkemizde birçok STK, “Bireysel Yalnızlığı”, “Birlikte Yalnızlığa” dönüştürmek için kurulmuştur. Aynı yalnızlık hissini duyanlar bir araya gelir, kendi aralarında konuşur, topluma karşı tarihi görevi yapmış olmanın rahatlığı ile köşesine çekilir.
Adana’nın muhalefet milletvekilleri, birer kere Mecliste ve birkaç kerede kalabalıklarda sorunu dile getirdikleri zaman görevlerini yapmış olduklarını düşünüyor sonra da muhalefette olmanın çaresizliğine sığınıyorlar.
Hani mecliste konuştunuz ya… Tamam… Bitti.
Oysa sayın vekiller, konuştuğunuz zaman bitmez, tam tersine konuştuğunuz zaman başlar… Başlaması lazım…
Nasıl mı? Onun yöntemini siz bulacaksınız.
Mesela 15 Milletvekili Şakirpaşa Havalimanının kapısında “Şakirpaşa Havalimanı Taşınamaz” pankartı önünde kol kola resim verseydiniz kamuoyu vicdanında aklanırsınız.
Sayın Milletvekilleri
Adana’nın kalbinin durması aşamasında bile bir araya gelemediniz… Seyirci kaldınız… Tavır koyamadınız… Bu ekonomik ve sosyal depremin sorumlusu sizsiniz. Siz, edindiğiniz olanaklarla belki bu enkazın altında kalmayacaksınız ama milyonları enkaz altına ittiniz… Sizin yakınlarınızda dâhil olmak üzere…
Çünkü deprem, sizler gibi parti sormaz…
Tarihte Adana karşısında sorumlu olan ve görevini yapmamış vekiller olarak yerinizi alacaksınız.