İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Şanlıurfa, Diyarbakır, Aydın, Van ve Tunceli baro yönetimleri, aldıkları güncel tarihli yeni kararları TBB’ye eş zamanlı olarak bugün sundu. Böylece TBB’nin “seçimli olağanüstü genel kurula gidebilmesi” için gereken 10 baro şartı sağlandı. İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, “TBB’nin en kısa zamanda genel kurul alması gerekiyor” dedi.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu’nun olağanüstü genel kurul taleplerini ‘usul’ gerekçesiyle reddettiği 10 baro, geçtiğimiz hafta içinde TBB’nin “seçimli olağanüstü genel kurula gidebilmesi” için yönetim kurullarında güncel tarihli yeni karar aldılar. Tunceli Barosu’nun da katılmasıyla genel kurul çağrısı yapan 11 baro, bugün eş zamanlı verdikleri dilekçeler ile TBB’yi olağanüstü genel kurula çağırdı.
stanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, “11 baro olarak bugün dilekçeleri TBB’ye sunduk. Bu süreçten sonra karar TBB Yönetim Kurulu’nda alınacak. TBB seçimli ya da seçimsiz olağanüstü genel kurul kararı almak zorunda. Ancak ne zaman yapılacağına dair bir süre öngörmek zor. Biz en kısa zamanda olmasını istiyoruz” dedi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Cumhurbaşkanlığı’nda yapılan adli yıl açılış törenine, 52 baronun boykotuna rağmen katılarak büyük tepki çekmişti. Metin Feyzioğlu için süreç, 52 baronun boykot etmesine karşın Cumhurbaşkanlığında düzenlenen adli yıl açılış törenine katılmasıyla başlamıştı. Olağanüstü kongre çağrılarından ilkini, o dönemde Ankara Barosu yapmıştı.
11 BARONUN ORTAK AÇIKLAMASI
TBB’nin görevleri Avukatlık Kanunun 110. Maddesinde belirlenmiştir.
Bu anlamda TBB ülkemizde gerek toplumsal gerekse meslektaşlarımız yönünden yaşanan hak ihlalleri, yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü konusunda görevlerini yerine getirmemektedir. İnsan Hakları, adil yargılanma, savunma dokunulmazlığı başta olmak üzere birçok önemli hadise ve konularda söylem geliştirmek kadar kararlı bir şekilde girişimlerde bulunulmasının beklenildiği Birlik Başkanı ve yönetimi hakkında ne yazık ki bu anlamda olumlu bir kanaat oluşmadığı anlaşılmaktadır.
Yeni adli yılın açılışının yürütmenin çatısı altında yapılması karşısında bunun yargı bağımsızlığını ve kuvvetler ayrılığı ilkesini zedelemesi nedeniyle TBB’ nin bu duruma karşı durması gerektiği çok sayıda baro tarafından dile getirildiği halde bu baroların görüşlerini yok sayarak, yargı bağımsızlığının insanlığın uğruna yüzyıllardır hukuk şehitleri verdiği felsefesini sadece o mekanda bulunarak ve alkış tutarak yok eden birlik başkanı, savunmanın bağımsızlığına gölge düşürmüş ve savunma makamını itibarsızlaştırmıştır.
Sayın Birlik Başkanı, bundan birkaç sene önce avukatlara ve barolara bir gözdağı olarak verilen ve bugün de tehdit niteliğini muhafaza eden “baroların seçim sisteminin değiştirilmesi” tartışmalarına ve baroların bizzat Sayın Feyzioğlu önderliğinde baştan revize edileceği söylemine karşı ölü taklidi yapmıştır. Oysa bu siyasi gözdağı; tahakküm niteliğinden hiçbir şey kaybetmediği gibi maalesef Birlik Başkanımız üzerinde başarıya ulaşmış ve kendi madununu yaratmıştır. Sayın Birlik Başkanı savunma makamını temsilden uzaklaşmış ve 22 Eylül’ de yapılan başkanlar toplantısında da hiçbir özeleştiri yapmayarak bu yeni “makbul birlik başkanı” duruşunda ısrarcı olacağını bir kez daha ortaya koymuştur.
TBB ve Baroların ‘Hukukun Üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmak ‘şeklinde tanımlanan görevi; yalnızca Avukatlık Kanunu uyarınca yüklenen bir ödev olmayıp, Baroların yüzyılı aşan hukuk ve demokrasi mücadelesinin, TBB ‘nin de elli yıllık tarihsel çizgisinin ve tarihsel sorumluluğunun gereğidir.
Ne yazık ki ülkemizin ‘Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti’ ilkeleri ile Yargı Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı ilkelerinin hiç olmadığı kadar aşındırıldığı bir dönemden geçtiği yadsınamaz bir gerçekliktir. İnsan hakları ihlallerinin arttığı, Anayasa ve uluslararası anlaşmalarla güvence altına alınmış ifade ve düşünce özgürlüğü ile düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanımı nedeniyle hukuksuz yargılamaların yapıldığı, savunma hakkının kısıtlandığı, yargıçlık teminatının ortadan kaldırıldığı, yürütmeye bağımlı, hukuk güvenliğinin olmadığı bir yargı sistemi oluşturulması çabaları karşısında Türkiye Barolar Birliği’nin aktif bir tutum /tavır/karşı duruş geliştiremediği görülmektedir.
TBB’nin Avukatlık Kanunu’nun 110.maddesinde de tanımlanan ‘Mesleğin gelişmesini sağlamak, Baro mensuplarının genel menfaatlerini ve meslekin ahlak,düzen ve geleneklerini korumak görevini de yerine getiremediği, faaliyet alanı gerek yasal düzenlemeler gerekse de fiili uygulamalar ile daraltılan avukatlık mesleğinin sosyal ve ekonomik sorunlarının çözümü noktasında etkili yöntemler geliştiremediği de açıktır.
Hak arama özgürlüğünün teminatı, yargının kurucu unsuru savunma makamını temsil eden avukatlara yönelik hemen hemen her gün sözlü, fiili hatta silahlı saldırıların gerçekleştiği, meslektaşlarımızın yalnızca mesleki faaliyetleri nedeniyle yargılandığı, duruşmalardan atıldığı, kolluk şiddetine maruz kaldığı bir dönemde TBB, bu hak ihlalleri ve mesleğin itibarsızlaştırılması çabaları karşısında maalesef suskun kalmaktadır.
Tüm bu sebeplerle, Avukatlık Kanunun’dan kaynaklanan görevlerini açıkça ihlal ettiği düşüncesi ve demokratik yapılarda temsil görevi alanların şeffaflık, hesap verilebilirlik kriterlerinin gerçekleşmesi gerektiğinden ve bunun da yasal yolunun Avukatlık Kanunun 115/2 uyarınca TBB başkanı ve 10 Asil 10 yedek TBB yönetim kurulu üyesinin seçilmesi için Olağanüstü seçimli genel kurul yapılması gerektiği düşüncesi ile TBB Yönetim Kurulu’nun Avukatlık Kanunu’nun 115/2.maddesi uyarınca , aşağıdaki gündem doğrultusunda Olağanüstü Genel Kurul toplantısına çağırılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.