Cumhuriyeti kuranlar, varlıklarını siyaset ve umut veya din tacirliği
üzerine değil, üretim üzerine kurmuşlardı.
Onları var eden siyaset cambazlığı değil, üretime yaptıkları katkıydı...
Karataş'ın Adalı Köyü, Ceyhan Nehri üzerinde en güney noktada bulunan Bebeli Köprüsü'nden sonra karşınıza çıkan şirin bir köydür.
Bu köprünün bulunduğu yerden karşıya sal ile geçilirdi, zamanla köprü inşa edildi ve köprü çok önemli bir geliş geçiş yeri oldu.
Köprü, iki yakada yaşayan insanları, sosyal, kültürel ve ekonomik yönden kaynaştıran sesiz bir abide oldu.
Adana, dünyanın pamuk depolarından biri olduğu dönemde, bu köy ve çevresi pamuk üretim merkezleriydi. Pamuk, bereketli toprakların Adanalılara armağan ettiği bir rızık kapısıydı. - Ta ki haramilerin iktidarından önceye kadar -
1939 senesinde pamuklara bir kurtçuk musallat olur. Dönemin Başbakanı İsmet İnönü, pamuğa zarar veren bu kurtçuk ile bizzat ilgilenir. "Madem pamuk kurtlandı, o zaman ithal edelim" diye düşünmez ve Bölgeye ilaç ve ilaçlama traktörleri gönderir.
Sonuç mükemmeldir.
Adalı Köyünün sakinleri, bir araya gelir ve Türksözü Gazetesi aracılığı ile hükümete bir teşekkür mektubu yazar, altına da bir şiir eklerler.
15 Ağustos 1937 yılında Türksözü Gazetesi'nin yayınladığı Adalı Köylülerinin teşekkür mektubu şöyleydi:
Başvekilimiz İsmet İnönü'nün yardımı ile getirilen zehir serpme traktörleri ile pamuklarımıza yapılan ilaçlama ameliyatı çok iyi sonuçlar vermiştir. Her şeyimizi düşünen büyük hükümetimize ve bu hususta iyi tedbirler alarak sıkı takibat yapan Müdür Bey Sadettin ve arkadaşlarına açık teşekkürlerimizi saygı ile sunarız:
Kaldırdı başını o pembe kurtlar
İçimize saldı yakıcı dertler
Başvekilden gelen ani imdatlar
Alkışlasın hükümet daim Adalı
Kurtlar yuva yapmış pamuk dalına
Soldurmuş çiçeği bakın halına
Çiftçi bakamaz oldu sağı soluna
Bu da bir tarihtir yazın Adalı
Kimi yeşil, kimi pembe oluyor
Dişinin değdiği koza soluyor
Makineler ses vererek geliyor
Teşekkürle karşılayın Adalı
Kırmızı makine geldi ulaştı
Pamuk yaprağına zehiri saçtı
Yaşasın başvekil gönlümüz açtı
Artık yüzceğizin gülsün Adalı
Sabah seheri de çötü bozduman
Kurtlara vermiyor asla el aman
Zehirci İşyarlar ün aldı heman
Bu devlet hiç ölmez bilin Adalı
Karataş Nahiyesi Adalı Köylüleri..."
Her üretim bu ülkenin bağımsızlığına yapılmış bir katkıdır. İthalata dayalı tüketim ise, ülke ekonomisinin kalbine sıkılmış kurşundur.
Bu gün, köylüyü üretimden düşürüp, onları tüketimin neferi yapan hiç bir program ülkeye refah getirmez.
Dönemin başbakanları, Bakanları vali, il müdürleri ve yetkililerin ortak derdi, üretim idi. Cumhuriyeti kuranlar, varlıklarını siyaset ve umut veya din tacirliği üzerine değil, üretim üzerine kurmuşlardı.
Onları var eden siyaset cambazlığı değil, üretime yaptıkları katkıydı...
Kensi ayağına sıka sıka koşmaya çalışanlar, şiir yazmak gibi sanatsal ruhlarını da kaybedip, kelimeleri bie kısalttılar...
Şimdi bırakın teşekkür etmenin erdemini, "teşekkür" kelimesini bile tam yazmayıp, "Tşk" diye yazıyorlar...
İnsan farklı anlıyor... Tövbe... Tövbe...