Abdi İpekçi Ve Generalin Cellâtları…

“Cellâtlarınızdan uzun yaşayacağım; Çünkü ben halkın bağımsızlık ruhuyum…”

Gürsel Fırat, ozan ruhunun en canlı ve en ateşli örneklerinden biridir. Geçen hafta bir paylaşımda bulundu: Nevzen Tevfik ve Ahmet Rasim ile ilgili…

 

MERHAMETİN KARASI

“Neyzen sokakta çökmüş yere. Yalın ayak...

Bir çocuk yaklaşmış yanına:

-Boyayalım mı?

Neyzen acımış.

-İskarpinim yok, yüzümü boya demiş.

Cebindeki üç kuruşu da çocuğa vermiş.

Ahmed Rasim geçiyormuş oradan.

Neyzen’i görünce,

-Bu ne? Othello’yu mu oynadın? diye sormuş.

Neyzen’in cevabı düşündürücü olmuş:

-Merhamet bazen insanın yüzünü kara çıkartır üstad!

Ahmed Rasim, Neyzen Tevfik'i  evine götürmüş, yüzünü yıkayıp, temizlemiş.

Neyzen aynada kendine bakmış.

"Üstad" demiş. "Allahımıza şükürler olsun ki böyle bir yüz karam oldu.

Ya merhametsizlerin yüz karasından olsaydım: onlar asla çıkmaz…

Gürsel Fırat’ın ozan yüreğinden öperim…

TANRISAL DOKUNUŞTAN ŞEYTAN ENTRİKALARINA…

Bir anekdot daha paylaşmak istiyorum:

2. Paylaşım savaşı yıllarında…  Yani haramilerin, mazlumların sofrasını talan ettiği yıllar.

İtalya, teknolojisi, tankı, topu, tüfeği ile çölde kendine yaşam bulmuş Libya halkına saldırmıştır.

Konu yer altı zenginlikleri olunca ve İtalyanların yüzündeki merhamet boyası silininmiş, altından vahşi bir millet çıkmıştır. Katedrallerini süsleyen Tanrının merhamet dokunuşu, şeytanın zulüm makinesine dönüşmüştü.

İtalyan kiliselerinin sunaklarındaki dualar, bomba olmuş, mazlum Libya halkını yakmaya başlamıştı.

Libya Çölleri, bu gün bile insanlığı utandıracak işkencelere sahne olur. Bu zulmün mimarı İtalyan General Graziani’dir.

Libya halkı, Bir öğretmen olan Ömer Muhtar önderliğinde İtalya’nın medeniyet yutan silahlarına karşı bağımsızlık savaşının destanını yazar.  

ÇÖLLERE GÖMÜLEN MEDENİYETLER

Tuzak ve entrikalarla Ömer Muhtar esir edilerek zincire vurulur ve Roma’ya götürülür.

Kendi makamında muzaffer olan Grazianı, Zincire vurulmuş Ömer Muhtar’a bir İtalyan parası gösterir ve ona:

“Neden direniyorsun? Bu gün Libya’da artık İtalyan parası geçerli…” der.

Ömer Muhtar, paraya şöyle bir bakar ve General’e:

“Libya çöllerinin kumları altında, bunun gibi birçok medeniyetin parası gömülüdür” der…

Graziani, fikrinde ısrarlıdır:

“İtalya’nın üstünlüğünü kabul et, aksi takdirde idam edileceksin…” deyince Ömer Muhtar:

“Beni idam edebilirsiniz. Ben yine de cellâtlarınızdan uzun yaşayacağım… Çünkü ben Libya’nın bağımsızlığıyım…” der.

Gerçekten Ömer Muhtar yiğitçe, kahramanca ölüme yürür; celladı sinsi ve korkak…

Ve gerçekten de Ömer Muhtar Libya Halkının bağımsızlık meşalesi olarak yanar.

Ve bu gün tarih onu daima yaşayan bir simge olarak anar…

Cellâdının adını hatırlayan bile bulunmaz.

ABDİ İPEKÇİ VE YURTSEVERLER

Bu gün 1 Şubat… 1979 yılında Abdi İpekçi, bir suikastçının kurşunları ile sonsuzluğa uğurlandı.

Yiğitçe, kahramanca… Ama ona kurşun sıkan, korkak kişi, bir böcek gibi kutularda yaşadı… Duvar diplerinden sinsice kaydı… Ona kurşun sıkan en az Abdi İpekçi kadar kurban seçilmişti.

Abdi İpekçi, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun, Necip Hablemitoğlu, Eşref Bitlis, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu ve adlarını sayamadığım yurtseverler cellâtlarından uzun yaşamışlardır.

Kendi merhametleri, aydınlık fikirleri, hem kendilerini kan vermiş hem de canlarının alınmasına neden olmuştur. Onların dökülen kanı, şimdi halkımızın damarlarında dolaşmaktadır...

Korkaklar kendi merhametsizliklerinin karanlığında saklanarak yaşarken, yurtseverler bağıra çağıra yaşamaktadır…

Ölmüş olalar bile…

Çünkü onların ömrü, normal bin insanın ömrüne sağmayacak kadar uzun ve yükseklerdedir.

GÜNDEM Haberleri

Zihinsel engelli çocuğa cinsel tacizden tutuklanan bekçinin aileye 500 bin lira teklif ettiği iddiası
Karaisalı’da garip durum: Naklen namaz uygulamasına geçildi
Başkent'te yaşayan Adanalılar buluşuyor