Bazı süreçler yaşanırken o dönem için toplumun ekseriyeti konuya vakıf olmadığı/olamadığı için yeterli tepkiyi de göstermediğine/gösteremediğine şahit olmaktayız. İşte 28 Şubat da bu talihsizliği yaşamıştır. Bugünden bakınca olayın vahametini anlamak, konuyu analiz etmek kolay iken o günün şartlarında bunu başarmak kolay olmamıştır.
Bu durum olaylara içerden bakmakla dışardan bakmak arasında ki fark gibidir. Dönem şartları gereği sosyal medya gibi mecralar da olmadığı için yeterli bilinçlenme ve organize olma fırsatları oluşmamıştır. Mevcut basın ve medya üzerinde ki baskı dolayısıyla mesele tüm çıplaklığı ile ortaya konamamıştır. Medya sahibi ve gazetecilere Genel Kurmay ’da irtica kisvesiyle brifingler verilirken halkın gerçeklere ulaşma hakkı da gasp edilmiştir. Seçilmiş olan meşru hükümet atanmışların vesayeti ile istifaya zorlanmıştır. Bu bile toplum nazarında infiale sebep olmamış olaylar dizi izler gibi tepkisiz olarak takip edilmiştir. Daha sonraki süreçte bin yıl süreceği ileri sürülerek yapılan gövde gösterileri çok kısa sürede tarumar olarak tarihin karanlık sayfalarına gömülmüştür.
O dönemde özellikle başörtülü öğrencilerin yaşadığı travma aradan geçen bu kadar zamana rağmen hala dün gibi tazedir. Fakat hiçbir şey kararıp kalmayacağı gibi o günlerde geride kalmış olmakla birlikte teyakkuzda bulunmak gerekmektedir. Köhne fikir ve düşünceleri geriletebilirsiniz fakat asla yok olmazlar. Bir dönem uykuya yatan bu gibi hücreler müsait ortamı bulduklarında tekrar uyanacaklardır. Dolayısı ile bugün demokrat olarak özgürlükler konusunda mangalda kül bırakmayanlara aldanmamak gerekir. Onlar sadece sizden yetki almak için takiyye yapmaktadırlar. Değerlerinize, kutsallarınıza ve de inancınıza halel getirecek unsurları çok iyi analiz edip ona göre adım atmanız kaçınılmazdır.
Olmaz olmaz demeyin her dönemde her türlü olumsuzluk yaşanabilir. Bunu nereden biliyoruz, tabi ki tarihin tekerrür etmesinden dolayısı ile her daim tetikte olmak görevimizdir. Tarihin belli periyotlarla yeniden gün yüzüne çıkması gibi bir durum söz konusu olduğuna göre hiçbir şeyi ihmal etmemek gerekmektedir. Bu devirde darbe olmaz diye diye 15 Temmuz gibi bir felaketle karşı karşıya kaldığımız akıldan çıkarılmamalıdır. 15 Temmuz sosyal medyanın gücü ve milletimizin sağduyusu sayesin akamete uğratılmıştır.
Sonuç olarak; bu ülkede birçok insanın üzerinden 28 Şubat süreci silindir gibi geçmiştir. Buna sebep olanlar hem hak hem de halk nezdinde hak ettikleri muameleye tabi tutulmuşlardır. Tekrarlanmaması adına ders çıkarmak ve ibret almak meseleyi halletmese de bu yolda önemli bir merhale olacaktır.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın