1934 yılında 1 kuruşla neler alınıyordu?

Bana, paramızın 1934 yılındaki alım gücünü verin, başka ihsan istemem…

Bir şeyin bedeli varsa onun değeri yoktur. İnsanlığın en büyük dramı, bedel ile satın alabileceği varlıkların peşine düşmesidir.

Her gün sabah uyandığımda “Allah’ım sana şükürler olsun, bu sabahta sağ salim ve sağlıklı bir şekilde uyandım. Çocuklarım, torunlarım ve sevdiklerimden kötü haber almadım… Şükür… Şükür bin şükür…” diye dua ederdim.

 

RIZIK NEDİR?

Bir gün gözümde bir sorun oldu. Neyse ki, çözümü kolaydı. O an gözlerimin de farkına vardım. Ve her günkü duama: “Gözlerimin ışığını eksik etme ki, yarım kalan kitaplarımı tamamlamama izin ver…” 

Bu konuyu bir sohbetimde değerli dost, Nedim Ali Kısaoğlu ile paylaştım. Duygulandı.

“Abi” dedi, “ben, rıskın ne olduğunu kavrayamadan kendi anladığı rızıkların peşinde helak olan çok insan gördüm. Oysa rızık, güneşin doğduğunu yeniden görebilmek, kendi suyunu yardımsız içebilmek, ellerini ve ayaklarını kullanmak, çiçeğin kokusunu hissetmektir. İnsanlar bu yüce değerleri, mal mülk uğruna ne kadar da kolay harcıyorlar” dedi.

İşte bunların asla bir bedeli yoktur. Bunlar hiçbir bedel ile satın alınamayan servetlerdir ve ben halime şükrediyorum ki, paranın satın alamayacağı değere sahibim… (Şimdilik)

 

IŞIĞIN DEĞERİ TARTIŞILMAZ

Paranın değeri zamana ve mekâna göre değişir. Işığın değeri asla tartışılmaz. Işığın değeri, binlerce yıl ne idiyse şimdi de odur.

Bir liranın veya bir kuruşun satın alma gücü, yöneticilerin bilgi ve becerisine göre değişir. Peki ya, bir kulağın duyma hazzı?

Sevdiklerini görme, onlara şefkatle sarılma duygusu?

Dünyanın hiçbir otoriter rejimi, bir gözün görmesindeki mutluluğu engelleyemez.

Bu açıdan, kullanalım diye bize verilmiş olan (kağıt ya da metal) esasında değersizdir. Biz ona yalancıktan bir değer yüklemişiz. Evet, yalancıktan diyorum, değerli olan o kağıt ya da maden değil, temsil ettiği anlamdır. O değerlidir ve onu değerli kılanda müşterek olarak kabul ettiğimiz içindir.

Bu tip paraların bana göre en önemli fonksiyonu dönemler arasında karşılaştırma yapma olanağı tanımasıdır.

 

KURUŞ’A TUZAK KURANLAR

Özellikle zincir marketler fiyatları yazarken, rakamı tama iblağ etmez, bir kuruş eksik ifade ederler. 9 lira 99 kuruş… Tüketici “Vay canına 10 lira bile değil” diye düşünür. Bu yöntem insan zaafına kurulmuş bir tuzaktır. Bu tuzağa düşenlerin çoğu da, kasadan 1 kuruşu almaya tenezzül etmez.

Almaya tenezzül etmeyeceği bir paranın tuzağına düşmüştür.

 

Şimdi gelin 1940’lı yılların arifesinde bir kuruşla ne yapılır ona bakalım.

“Bundan birkaç yıl önce, Adana’da en küçük para ölçüsü beş kuruş idi. Hatta dilenciler bile avuç açarken:

“Allah rızası için beş kuruş” derlerdi.

Zaman bir çok ölçü gibi bu ölçüyü de değiştirdi. Şimdi değil beş kuruşa hatta tek meteliğe bile fit olan dilenciler, sadaka toplayacak cömert bulamıyorlar.

Tam manasıyla meteliğe kurşun atılan dönemde yaşıyoruz. Hele kuruş, adeta aslan ağzında saklıdır. Onu her babayiğit kolay kolay elde edemiyor. Bu hali paramızın satın alma kudretinin artmasına mı, yoksa buhran adı verilen afete mi mal etmek gerektiğini maliye uzmanlarına bırakarak bu gün tek bir kuruşla alınabilecek yiyecek ve içecek maddelerinin küçük bir listesini okuyucularımıza sunacağız:

 

BİR KURUŞLA SATIN ALINACAK ŞEYLER

 

1 – Hazırlop (İçerisi cevizli keten helvası)

2 – Bici Bici (Üğzerine sonradan şeker ve çiçek suyu konulan bir nevi muhallebi)

3 – Bir bardak memba suyu

4 – Bir bardak tuzlu ayran

5 – İki bardan buzlu meyan kökü

6 – irice bir marul

7 – Dört deste maydanoz

8 – İki deste kırmızı turp

9 – İki deste nane

10-İki deste taze sarımsak

11-İki deste dereotu

12-İki deste taze soğan

13-yarım kilo taze bakla

14-Bir kilo pırasa

15-Bir deste ıspanak

16-Bir tane yumurta

17-yarım kilo buz

18-200 gr. Ekmek

19-Bir tane küçük çikolata

20-Bir tane bonbon şekerleme

21-Bir tane simit

22-yarım kg. erik

23-Beş tane hıyar

24-Üç tane yayla sakızı

 

Şimdi bu listeye göre bir adam; şöylece çereziyle, meyvesiyle, ayranıyla birlikte hafif bir yaz yemeğini beş kuruşla tedarik edebilir demektir…” (*)

Ben enflasyonun ne olduğunu 1975 yılından sonra öğrendim. Herkes o zaman öğrendi.

Bana, 1934 yılındaki 1 kuruşun alım gücünü verin; başka ihsan

(*) 05.06.1934 TARİHLİ Türksözü Gazetesi

EKONOMİ Haberleri

Türkiye'nin en çok altın alan illeri belli oldu! Adana kaçıncı sırada?
Koza Halı Calvin Klein Halı'nın Türkiye hakkını süresiz aldı
Adana'da gül hasadı yüz güldürdü
“Global İş Dünyasında Başarının Yolu” semineri gerçekleşti
Merkez Bankası faiz kararını açıkladı!