23 Aralık 1930 günü, İzmir'in Menemen ilçesinde, askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan Öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay ve yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki, şeriat isteyen bir grup tarafından öldürüldü.
Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk: ‘Menemeni Haritadan Silin’ emrini verdi.
14 Şubat 2021 günü, Kuzey Irak’ın Gara bölgesinde 5,5 yıl önce kaçırılarak alıkonulan Asker, Polis ve Sivil olmak üzere 13 Vatandaşımız, tutuldukları mağarada, sadece Türk Vatandaşı oldukları için PKK terör örgütü tarafından katledildi.
Siyasilerin yaklaşımları genel itibariyle, siyaset ağırlıklı oldu.
40 yıldır Pkk terör örgütünün katlettiği binlerce Türk Vatandaşı gibi 13 evladımızı daha yitirdik. Atatürk’ün ‘Menemen Olayı’ndaki yaklaşımı gibi yaklaşılması ve kesin çözüm hedefli icraatlar yapılması gerekmez mi artık? 40 yıldır nedir beklenen anlamak mümkün değil!..
Yurtiçi ve yurtdışında FETÖ terör örgütü için yapılan yoğun çalışmaların aynısı Pkk terör örgütü için neden yapılmıyor?
Merak edilen ve tartışılan sorulara bakar mısınız? Bana göre tam bir komedi.
Kaç kişi şehit olmuş? 13 kişiymiş.
Peki; Asker miymiş? Polis miymiş? Sivil miymiş?
Canmış can, bir kişi de olsa canmış, evlatmış… Bu ülkenin bütünlüğüne kasteden terör örgütü Pkk tarafından, özel husumetle değil, sadece Türk Vatandaşı oldukları için katledilen evlatlarmış!..
Şehit sayısı, nasıl şehit edildikleri ne kadar önemli? Bu sonraki konu değil mi?
Birbirinizi suçlayıp, siyasi ikbal için bu durumu kullanmak, puan toplamak yerine, ülkede yas ilan edip, topyekün TBMM olarak bir araya gelip “evlatlarımız yine öldürüldü” diyerek, oturup bu işin kesin çözümü için neden konuşmazsınız ki?
Üç gün sonra gündem değiştiğinde, yıllardır bu milletin yaşadığı gibi, yine ve yeni şehitler olmasını mı bekleyeceksiniz?
Kurbağayı sıcak su dolu bir tencereye atarsanız zıplayıp kaçar, fakat soğuk su dolu tencereye atıp tencerenin de altını yavaş yavaş ıstırsanız, kurbağa ortama alışır ve kaçmak aklına gelmez, su kaynar ve kurbağa ölür.
Demek istediğim, zamanla alışmak sadece kurbağalara mahsus değil, insanlar da alışıyorlar belki de!..
On yıllar içinde sanırım alıştık, zamanla alıştık yani bu tür haberler ve en önemlisi siyasilerin bu tür yaklaşımlarına.
Şehitlerimizin nasıl katledildikleri değil konu, kaç şehit verdiğimiz değil konu, konu sadece Pazar günü yaşananlar değil.
Bir tek şehit bile yurtiçi ve yurt dışında PKK terör örgütünü bitirmek gayretiyle ayağa kalkmak için yeterli sayıdır. Devlet, vatandaşı varsa devlettir çünkü!..
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan:
Bu kardeşlerimizin bir kısmı 5 yıl, bir kısmı 6 yıl bu teröristlerin ellerinde esirdi. O günden bugüne nasıl kurtaracağız, hep bunun hesabını yaptık. Çok uğraştık. Bu operasyonların yapıldığı gece bu kardeşlerimizi kurtaralım istedik. İlk etapta inlerine gireceğiz demiştik ya 42 tane terörist bu esnada gebertildi.
ABD’nin yaptığı bir açıklama var, evlere şenlik. Hani siz PKK’nın, YPG’nin yanında değildiniz. Bal gibi de yanındasınız ve arkasındasınız. Maalesef bunu başından itibaren hep gördük.
Bu terör örgütünün son mensubunu da etkisiz hale getirene kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. İnşallah o günler yakındır. Irak sınırı boyunca teröristleri kıskaca alıyoruz.
(Erdoğan, Ak Parti Rize İl Kongresi’nden Şehit annesi Ayşe Güler’e telefonla bağlandı, Güler o sırada oğlunun cenazesindeydi.)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:
Bölücü terör örgütü PKK’nın tam 5,5 yıl elinde tuttuğu vatan evlatlarını kurtarmak için 2015 tarihinden bu yana Cumhurbaşkanı olarak ne yaptınız?
Terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’dan seçimlerde size yardımcı olması için mektup dilenirken, neden vatan evlatlarının serbest bırakılması için çağrı yapmasını istemediniz? İstanbul seçimleri sizin için 13 vatan evladından daha mı kıymetliydi?
Yıllarca “dostum Trump” diye böbürlenip durdunuz. Neden dostluğunuzu, vatan evlatlarımızı terör örgütünün elinden kurtarmak için kullanmadınız?
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener:
Bu işte, siyasetin parmağı var mı, yok mu bilmek isteriz. Bu aziz milletimizin en doğal hakkı, bizim de milletimize karşı görevimizdir. Siz, şehit anasını kongreye canlı bağlayıp, felaketten siyaset devşirme peşinde koşabilirsiniz.
Devletin zirvesi, bu ülkenin kahraman evlatları için “Esir” kelimesini kullanamaz. Siz hiç yabancı devlet görevlilerinin, kaçırılan vatandaşları için “esir” dediğini duydunuz mu? Ciddiyet sahibi görevlilerden bunu duyamazsınız, çünkü bunun bir sebebi vardır. Esir, savaşta alınan tutsaktır.
Sayın Erdoğan; Evlatlarımızı teröre şehit verdik. Milletimizin canı yanıyor. Türkiye'ye, afra tafra yapan Suud'ların kralı öldüğünde, ilan ettiğin yası, evlatlarımıza neden çok görüyorsun?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli:
Kandil’e bir şafak vakti Türk bayrağı dikilmelidir. Mahmur’da terör kampları yıkılıp yakılmalıdır. Sincar’ın kısa süre içinde yerle bir edilmesi artık hayat memat konusudur.
HDP’li vekilleri sert sözlerle eleştiren ve ‘mazbatalı teröristler’ olarak tanımlayan Bahçeli HDP’nin kapatılması çağrısını da yineledi. Bahçeli ayrıca CHP ve İYİ Partiyi de Gara katliamına sessiz kalmakla eleştirdi.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar:
Bu bir katliamdır değerli arkadaşlar. Uluslararası insancıl hukukun ağır ve vahim ihlalidir. Şimdi ihtiyacımız olan şey hakikattir. Ölümlerin nasıl meydana geldiğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarmaktır. Bu bir infaz mıdır, yoksa ölümler bombardıman sonucu olarak mı gerçekleşmiştir? Ya da başka türlü meydana gelmişse o ölümler, nasıl olmuştur?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu:
Buldan’ın rehineler için çözüm bulunması konusunda “Misafir ediliyorlar, bir süre sonra serbest bırakılacaklar” ifadesini kullandığını ileri sürdü. Soylu, “İşte (AKP’li vekil) Öznur Çalık’ın yüzü burada, bu çocuklar kaçırıldığı zaman siz Pervin Buldan'ı aradınız mı aramadınız mı? Pervin Buldan'a, 'Bunlar gelsin, bunları getirelim' denildi. Dedi ki 'Bakacağım, onlar mı kaçırmışlar' Cevaben döndü ve dedi ki Pervin Buldan, 'Biraz misafir edecekler, sonra bırakacaklar' Bunların hepsi tarihi şahitliklerle geçerlidir.
Aileleri Irak, Erbil'e götürdüler, elleri boş döndü. Neden? Çünkü terör örgütünün ilk katliamı mı? Hayır. 1984'ten bugüne kadar terör örgütü 6 bin 21 sivil katliam gerçekleştirdi. O İnsan Hakları Derneği denilen canı çıkasıca dernek bir tanesi için bir laf söyledi mi?
Evlatlarımıza ve ailelerine çektirdiklerinin hesabı soruldu, sorulacak. Murat Karayılan'ı yakalayıp bin parçaya bölmezsek bu Millet ve Şehitlerimiz yüzümüze tükürsün.
Fotoğraf: Şırnak
Yaşamadan bilmek, anlamak, hele hele hissetmek çok mümkün olmuyor sanırım.
Yüksekova ve Çukurca arasında bir dere yatağında 13 ay boyunca Ateş İdare çavuşu göreviyle askerlik yaptım, 1998-1999 yıllarıydı.
Her akşam, sabahı göremeyeceğiz diye düşünerek, tebessümle güneşi yolcu ederdik.
Bölgedeki askeri birliklerin ihtiyaçları halinde top ateşimizle onları korumak için diken üstünde telsizden atış görevi beklerdik, bunun yanında bataryamızın basılacağı gibi aldığımız istihbaratlarından dolayı bir de kendi derdimizdeydik.
Bataryamız basılsa, gün doğup, yol güvenliği sağlanmadan yardım gelme ihtimali yoktu, helikopter zaten bizim bulunduğumuz bölgeye güvenlik sağlanmadan gelemezdi.
Çünkü düşman dediğimiz, sabah çay içmeye ziyaretimize gelen, gece yaratığa dönüşen, neden nefes aldığından bi haber zavallı vatan hainleriydi, pirincin içindeki beyaz taştı yani…
Kato Dağı, anımsadığım kadarıyla yaklaşık 5 km. uzağımızdaydı, Ağustos ayında baskın yedi, çoğu rütbeli 16 şehit verdik, canımız yandı, ağladık ama yapabileceğimiz bir şey yoktu. (çözüm süreci zamanlarında, Kato Dağı’nda kuruluş yıldönümünü kutlaması için Türk Askeri PKK’nın güvenliği sağladı)
Askerlik anılarımı anlatmak değil amacım. En başta dediğim gibi, yaşamadan bilmek, anlamak, hele hele hissetmek ne mümkün!..
Yaşadığım için, şehitlerimizi hissettim, onların ne hissettiklerini kalbimde hissettim, kalbim ağrıdı, 3 gündür evde televizyonumu açmıyorum, bu cümlelerimin ağırlığı bundandır!..
Bunca yıldır; Asker, Polis, Sivil vatandaşlarımız kaçırılıp alıkonulmuş ve şimdi üzgünüm ki şehit edildiler.
İçişleri Bakanı, sokak kavgası ediyormuşçasına bir dille bağırıp çağırıyor, siyasiler birbirini suçlayıp puan kazanma derdine düşüyor, gazeteciler at gözlükleriyle secde durdukları partileri ve liderleri savunmak adına televizyonlarda saçmalıyorlar, çok yazık çok…
Bölgede; vatan millet aşkıyla, hırsla ve inatla izin kullanmadan 13 ay boyunca hazır kıta (tüm gece nöbetçi) şeklinde görev yapan bir asker olarak sormak istiyorum;
Asteğmen Kubilay komutanın şehit edilmesinin ardından, “Menemeni Haritadan Silin” emri veren Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde ne değişti?
Şehitlerimize Allah’tan rahmet dilerim. Türk Milleti’nin başı sağ olsun.
Ve hatırlatırım ki, Türk Milleti kurbağa değildir, 1 tek şehit bile Türk Milleti’nin canını yakar, her şehit bu milletin öz evladıdır.
Çok Üzgünüm…
Ne Mutlu Türk’üm Diyene (M. Kemal Atatürk)