20. yüzyıl Avrupası, demokrasi yolunda atılan adımlar ve dünyaya damgasını vuran gelişmelerin yanı sıra, diktatörlükler ve tarihi değiştiren liderleriyle de ön plana çıktı.
Avrupa tarihinin diktatör liderleri, yaptıklarıyla bütün dünyayı sarstı.
Adolf Hitler (Almanya): En acımasız diktatör olarak kabul edilen Adolf Hitler, aslen Avusturya doğumlu. Hitler, 1933 yılında Almanya’da iktidara geldi.
Koyu bir ırkçı olan lider, düşmanı olarak gördüğü halkları getirdiği toplama kamplarında infaz ettirdi.
11 milyon insanın ölümünden sorumlu tutulan Adolf Hitler, en büyük hedefi olan Ari ırk ideolojisini gerçekleştirebilmek için tüm Avrupa ve Almanya’yı yeni baştan şekillendirmeye çalıştı.
Partililer ve yandaşları kendilerini kısaca Nazi olarak tanımlıyorlardı. Alman ırkının üstünlüğünü kanıtlamaya çalışırken dünyadaki en büyük katliamları gerçekleştiren Hitler’in lakabı Führer yani Lider’di. 2. Dünya Savaşı’nı kaybettiği 1945 yılına kadar yönetimde kalan Hitler, yenilgiyi hazmedemeyerek intihar etti.
Josef Stalin (Sovyetler Birliği): Stalin, geniş Sovyet İmparatorluğu’nu sert ve acımasız bir bürokratik sistemle idare etmesiyle ön plana çıktı.
Milyonları, öldürücü çalışma kamplarına hapsederek çok kan dökülmesine sebep oldu ve Rusya’yı çok katı bir şekilde kontrolü altına aldı.
2. Dünya Savaşı’nın sonlanması ve soğuk savaş’ın başlaması üzerindeki etkileri düşünüldüğünde, Stalin 20. yüzyıl tarihini şekillendiren en önemli diktatörlerden biri olarak kabul ediliyor.
Josef Stalin, 1879–1945 yıllarında Rusya’da yaşadı. Kurban sayısı 20 milyon. Orta ve Doğu Avrupa’da komünist rejimler kurdurdu. Daha sonra bu ülkelerin dünyadan izole edilmesi Churchill tarafından "demir perde" diye anılmıştı. Lakabı olan 'Stalin' Rusça da çelik anlamına gelir.
Benito Mussolini (İtalya): Öğrencilik yıllarında arkadaşlarını bıçakladığı için okuldan atılan Mussolini, İtalya’nın en genç başbakanı oldu.
“Kara Gömlekliler” adını verdiği faşist örgütün, ülkenin sol partisine resmen saldırmasıyla çok genç yaşta bu konuma yükselmeyi başardı.
Kısa sürede diktatörlüğünü ilan eden Mussolini, yabancı sömürüsünü destekleyerek Hitler ile işbirliği yaptı.
Mussolini 2. Dünya Savaşı’ndan uzak durmaya çalıştı ancak sonunda Almanya’nın yanında savaşa girdi. Yenilgi onun da çöküşünü getirdi. Düşman askerleri tarafından yakalanarak öldürüldü.
Benito Mussolini, 1883–1945 yıllarında İtalya’da faşizmin en büyük uygulamacısıdır. Faşist partiler dışında bütün partileri kapatmıştır. İl Duce yani Lider olarak anılan Mussolini 400 bin insanın ölümünden sorumlu kişidir.
Francisco Franco (İspanya): Franco, İspanyol Sivil Savaşı’nda milliyetçi tarafı yönettikten sonra 1939 yılında iktidara geldi.
Franco, Hitler’le görüşmesine rağmen resmi olarak 2. Dünya Savaşı dışında kaldı ve bu şekilde iktidarını sürdürmeyi başarabildi. 1975’te ölene kadar gücünü korudu ve monarşinin yeniden yapılandırılması için çalışmalar yaptı.
Franco, 1892–1975 yılları arasında yaşadığı İspanya’nın faşist bir yönetiminin liderlerindendir. Faşist yönetiminin bilânçosu 1–2 milyon ölümdü. İspanyolların faşist liderlerin yakıştırdığı lakap El Caudillo yani Lider’di.
Mao Zeodung,1893–1976 yıllarında Çin’de komünizm fırtınaları içerisinde 14–20 milyon insanın ölümüne sebep oldu. Mao’ya yakıştırılan lakap ise Başkan Mao’dur.
20. Yüzyılda yukarıda okuduklarınız gibi, tüm dünyada liderler bu katliamları yapmışlardır. Kendi halklarını katletmişlerdir.
Türklerin lideri Mustafa Kemal Atatürk neler yapmıştır peki?
Mustafa Kemal ATATÜRK (1881, Selanik – 10 Kasım 1938, İstanbul), Türk siyasetçi ve Devlet adamı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına önderlik etmiş ve TBMM tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Osmanlı mirlivası ve Türkiye'nin iki mareşalinden biridir. 1919 yılında başlattığı Kurtuluş Savaşı'nın önderliğini yapmış, daha sonra modern Türkiye'yi oluşturan devrim ve reformları gerçekleştirmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk Osmanlı Ordusu'nda subay olarak görev yapmış, Türk Orduları Başkomutanı olarak Sakarya Meydan Muharebesi'ndeki başarısından dolayı 19 Eylül 1921 tarihinde, "Gazi" ünvanını almış ve mareşalliğe yükselmiştir.
1938 yılındaki vefatına kadar arka arkaya 4 kez cumhurbaşkanı olan Atatürk, bu görevi en uzun süre yürüten Cumhurbaşkanı olmuştur.
Harf Devrimi: Atatürk'ün gerçekleştirmiş olduğu en önemli devrimlerden birisi, Arap alfabesinin kaldırılması ve Latin alfabesinin kabul edilmesi olmuştur. Yeni Türk Alfabesi 3 Kasım 1928 tarihinde kabul edilmiştir.
Kıyafet Devrimi: Kıyafet devrimi ile birlikte, kadınlar çarşaf yerine modern kadın elbiseleri giymeye başlamıştır. Erkekler ise fes yerine şapka takmaya başlamıştır.
Hukuk Sisteminin Laikleştirilmesi: 1920 yılında kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni bir hukuk sistemine ihtiyacı vardı. Atatürk, Şeriat Kanununun yerine İsviçre Medeni Kanununu getirmiş, o dönemde geçerli olan ceza yasasının yerine ise İtalyan Ceza Yasasını getirmiştir. Türk Hukuk Sistemi ise tüm çağdaş gereksinimler Çerçevesinde modernize edilmiştir.
Öğrenimin Laikleştirilmesi: 19. Yüzyıl başlarına dek, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde çeşitli eğitim sistemleri uygulanmaktaydı. Atatürk İslami eğitim veren medrese sisteminin yeni toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyeceğini gördü. Bu nedenle, batı modellerine benzeyen yeni bir eğitim sisteminin oluşturulması için, mevcut sistemi değiştirerek 1933 yılında bir üniversite reformu gerçekleştirilmiştir.
Kadınlara Sağlanan Medeni Haklar: Atatürk Devrimleri ile birlikte, yüzyıllar boyunca ihmal edilmiş olan Türk kadınına yeni haklar tanınmıştır. Böylece kabul edilmiş olan medeni kanun gereğince bundan böyle kadınlar da erkeklere tanınan haklara sahip olacaklar, resmi görevlere atanabilecekler, oy verme ve Millet Meclisine seçilebilme hakkına sahip olabileceklerdi. Tek eşlilik ilkesi ve kadınlara tanınan eşit haklar, Türk toplumuna bir canlılık kazandırmıştır.
Atatürk'ün Türk Tarihi ile ilgili Çalışmaları: Kültürel alanda bir tür milliyetçilik anlamındaki yazı devrimi sonrasında, Atatürk tarih konusuna ağırlık verdi ve 1931 yılında Türk Tarih Kurumunu kurdu. Burada, Türkiye Tarihi kapsamlı bir şekilde incelenmekte ve değerlendirilmektedir.
Bunların dışında, Yeni Takvim, Ağırlıklar, Ölçüler ve Soyadı Kanunu gibi diğer birçok devrimler de gerçekleştirilmiştir. Örnek verecek olursak, 1924 Hafta sonu Yasası, 1925 Uluslararası Zaman ve Takvim Sistemi, 1926 Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu, 1933 Ölçü Sistemleri ve 1934 Soyadı Yasası sayılabilir. 1932 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen yasa gereğince Türkler soyadı aldılar ve Milletin liderine de "Türklerin Babası" anlamına gelen Atatürk soyadı verildi.
Mustafa Kemal Atatürk’ü bütün dünya takdir etmiş, örnek almış ve unutmamıştır.
Hatırlatmak istedim.
Türk Milleti ebediyen izinden ayrılmayacak ve unutmayacaktır...!
Bugün, ATA’mızın ölüm yıl dönümü 10 Kasım, Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.