Sabit Gürses hayatını kaybetti
Zeki Müren’e göre, hiçbiri Sabit’in eline su dökemezdi...
Bu üzücü haberi İsmail Görkem vermişti.
“Dünya dedikleri bir gölgelikmiş Sabit Gürses’i o prensi maalesef kaybettik” dedi.
Biriktirdiğim tanıdık ölülere Sabit Gürses de eklendi.
Gençliğimde sık sık görüşürdüm. Mersin’in Emirgan Aile çay bahçesini işletiyorduk. Uzun süre sahne aldı.
Allah rahmet eylesin, ışıklar içinde uyusun…
*
İsmail Bey, Sabit Gürses le ilgili İlhan Karaçay’ın bir yazısını paylaşmış. Ortak duygularımıza hitap eden bu yazıyı paylaşıyorum. Aynı okul (Mersin Tevfik Sırrı Gür Lisesi) öğrencisi olduğumuz İlhan Karaçay’yı sevgiyle selamlıyorum.
AVRUPA’NIN PRENSİ VE MERSİN’İN GÜLÜ SABİT GÜRSES’İN ANİ ÖLÜMÜ SOSYAL MEDYAYI ALT-ÜST ETTİ.
Hastalanmıştı, ameliyatlar geçirdi ve sonra ayağa kalktı yaşamına devam etti. Ama yorgun kalbi bir anda durdu ve Sabit’imiz ahirete göç etti.
Ölüm haberi bir saat içinde sosyal medyayı alt-üst etti. Benim iddia ettiğim gibi, “Hak ettiği şöhreti bulamadı” diye yazanlar çoğunluktaydı.
Naaşı bugün defnedilecek olan Sabit Gürses için yazacaklarımı çok eskiden yazmıştım. Yeniden yazmama gerek yok. Eskiden yazdığım şöyleydi:
Mersin’de ‘Avrupa’nın Prensi’ olan bir şarkıcı yaşıyor: Sabit Gürses.
* Şans veya tesadüfler O'na yardım etseydi Türkiye'nin en ünlü sanatçısı olurdu.
* Şarkı ve filmleri ile Avrupa’da ve özellikle Hollanda’da idol olan Sabit Gürses, Mersin’de işlettiği Rakışıklı lokantasında her akşam program yapıyor.
* Ünlüler O’nun için ‘Türkiye’nin en iyi yeteneği’ demişti
* Zeki Müren: Türkiye’nin en iyi sesi.
* Hulki Saner: Elime geçseydi sahne ve beyaz perde kralı olurdu.
* Turgut Akyüz: Kibariye’yi yarattığım gibi, Sabit’i de yaratacağım.
İlhan KARAÇAY yazdı...
MERSİN,- Nasıl ki Johan Cruyff , Pele, Maradona ve gibileri dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcularıysa, Türkiye'nin en güzel sesli şarkıcısının da Sabit Gürses olduğuna inanıyor ve iddia ediyorum.
1970’li yılların başında ve de çocuk yaşta iken, ‘Uykuda mısın sevgili yarim uyan’ şarkısını Türk müzikseverlere çok sevdiren, daha sonra gittiği Hollanda’da müzik çalışmalarını sürdüren ve tüm Avrupa’da ‘Prens’ olarak şöhret olan Sabit Güres, şimdilerde Mersin’de yaşıyor.
Adanalı Gürses ailesinin tüm erkek bireylerinin müzisyen oluşu tabii ki bir tesadüf değil. Baba ve altı erkek evlat, hem birkaç müzik enstrümanı çalıyor ve hem de şarkı söylüyordu. Büyük ağabey Necati Gürses Hollanda’nın Rotterdam kentine yerleşmiş ve orada şöhret olmuştu. Küçük kardeş Sabit ağabeyinin yanına gitmişti.
Ve gidiş o gidiş...
Sabit, ağabeyi Necati’nin şöhretini egale etmeye başlamıştı.
Sabit Gürses Almanya’daki Türküola şirketi ile anlaşmıştı.
Türküola Kaset ve video firmasının sahibi olan Yılmaz Asöcal’ın, eşi Yüksel Özkasap’tan sonra en çok yararlandığı şarkıcı olan Sabit Gürses’in kariyerinde büyük başarılar var.
Ne var ki, firma sahibi Yılmaz Asöcal, Sabit Gürses için Türkiye'de büyük bir reklam kampanyası yapma sözü vermişti. Asöcal'ın eşi olan ve 'Köln Bülbülü' olarak isim yapan Yüksel Özkasap kıskançlık emareleri gösterince, Asöcal bu sözünde durmadı.
O’nu ilk keşfeden, zamanın Sosyal Güvenlik Bakanı Hilmi İşgüzar olmuştu 1978-1979 yıllarındaki 2. Ecevit Hükümeti’nde yer alan İşgüzar, o zamanın spor yazarı ve Fenerbahçe'nin eski başkanı Ali Şen ile birlikte götürdüğüm Amsterdam'daki Türkiye Restaurant'ta dinlediği Sabit Gürses’e hayran olmuş ve ‘Bu çocuk Türkiye’nin tanıtım elçisi olur. Bu çocuğu bana getirin’ demişti.
O yıl, Türkiye’deki ses ve sahne sanatçılarına ilk kez emeklilik maaşı bağlanacaktı. Bunun için de Maxim Gazinosu’nda bir gala gecesi düzenlenmişti. Türkiye’nin en ünlü sanatçıları, film ve plak yapımcılarının hazır bulunduğu bu galaya Sabit Gürses de Bakan İşgüzar’ın özel davetiyle gelmişti.
O gala gecesi, fantezi filmlerdeki sahnelere benzer şeyler yaşandı. Sabit Gürses ‘Konuk sanatçı’ olarak sahneye çıktığı zaman masalardan büyük gürültü fışkırıyordu. Masadakilerin kulaklarına gelen büyüleyici ses, onların bir anda susmasına ve sahneye dönüp merak ve beğeni ile dinlemelerine neden oldu.
O gece, Türkiye’de ne kadar gazinocu, ne kadar filmci ve ne kadar plakçı varsa, Hilmi İşgüzar’ın masasındaki Sabit Gürses’e teklif yağdırdı.
Sabit Gürses, Hollanda’da İKON Televizyon Kurumu’na benim hazırladığım 5 bölümlük bir serinin müzik yapımını üstlendi ve bölümlerden birinde de başrol oynadı. ‘Ceremeyi çeken çocuklar’ isimli seride, yabancı kökenli çocukların sorunları dile getiriliyordu. Sabit Gürses bu serinin yayınından sonra tüm Avrupa’da sevilen ve aranan bir sanatçı oldu.
Kibariye’yi keşfedip onu sahneye çıkaran, Beyaz Kelebekler grubunun lideri olan merhum Turgut Akyüz, sık sık geldiği Hollanda’da dinlemeye doyamadığı Sabit Gürses’e, ‘İstanbul’a gelirsen seni de Kibariye gibi Türkiye’ye kazandırırım’ demişti. Ama Akyüz’ün ömrü buna yetmedi. Zira, o zamanlar Stardust adlı gazinoyu da çalıştıran Akyüz öldürülmüştü.
Hollanda’yı ziyaret eden tüm şöhretlerin mutlaka görüp dinledikleri ve ‘Çok büyük yetenek, buralarda kalması ve Türkiye’ye gitmemesi büyük yanlış’ dedikleri Sabit Gürses, Zeki Müren ve film yapımcısı Hulki Saner’in tavsiyelerini de dinlemedi.
Merhum Zeki Müren, şişman ve sağlıksız olduğu günlerde tedavi için Amerika’ya gidiyordu. Bir gece Amsterdam’da kalıp, ertesi gün ABD’ye uçacaktı. Zeki Müren’i havalimanından aldım ve oteline götürdüm. Akşam yemeği için bir lokantaya gidilecekti. Zeki Müren’e ‘Bir Türk lokantasına gideceğiz. Orada sana bir çocuğu dinleteceğim’ dediğim zaman, Zeki Müren ‘Ne olursun beni bir batakhaneye götürme’ ricasında bulunmuştu. Zeki Müren pişman olmamıştı. Zira, Sabit Gürses’i dinlediği zaman, ‘Yazık oluyor. Bu çocuk neden burada kalıyor? Türkiye’de böyle bir ses yok. Getirin bu çocuğu bana. O’nun elinder tutar ve zirveye oturturum.’ demişti.
Ünlü film ve müzik yapımcısı Hulki Saner’i de Gürses ile tanıştırmıştım. Gürses’i birkaç kez dinleyen Hulki Saner de, ‘Elime geçseydi Türkiye’de ses ve beyaz perde kralı olurdu. Bu çocuğu bana getirin O’nu buradaki ünvanı ile Türkiye’de prens yaparım.’ demişti.
Sabit Gürses’in dostları arasında ünlü sanatçı Orhan Gencebay da vardı. Gencebay da Gürses’e Türkiye’ye gelmesi için sık sık teklifler yapmıştı.
Ama her gurbetçi gibi, o zaman yaşadığı ortamı değiştirmek istemeyen Sabit Gürses, ‘Avrupa prensliği’ ile yetiniyor ve tavsiyelere kulak kapatıyordu.
Öyle ya, Avrupa’da Türk müziğinin her dalındaki şarkı ve türküleri büyüleyici bir ses ile okuyan Sabit Gürses, aynı zamanda da genç kızları çıldırtacak kadar da güzeldi. Çok iyi kazanıyordu Gürses. O zaman uyuşturucu ticaretinin merkezi olan Hollanda’daki tüm mafya babaları Sabit Gürses’i dinlemeye geliyordu. Babalar, Sabit Gürses için bir şampanya patlatıyordu ama kasalar dolusu şampanyayı da parasını ödeyerek ikram ediyorlardı. Sahneye para da yağıyordu. O zamanki gulden birimimden binlik banknotlar sahneye yağıyordu.
Eeee, böylesine sevilen ve böylesine kazanan Sabit Gürses neden İstanbul’a gitsin ki ???
İşte o Sabit Gürses şimdilerde Mersin’de yaşıyor. Hem de, Rotterdamlar’a kadar peşinden gittiği ağabeyi Necati Gürses ile birlikte. Necati kendini emekli olmaya sevketmiş. Ama Sabit yerinde duramıyor. Mersin'in sayfiye ilçesi Mezitli'nin kıyı şeridinde işlettiği lokantalarda, hem patron hem de mekan şarkıcısı olan Sabit Gürses şimdilerde Rakışıklı adlı mekanında yaşamını sürdürüyor.
Gürses’in arkasında şimdi bir kadın desteği de var. Mersin’de Melek Terim ile evlenen Gürses, yaşamının en mutlu günlerini Mersin’de geçirmekte olduğunu söylüyor. Melek Terim-Gürses, Mersin ve Adana’da musiki cemiyetlerinde sanat müziği okumuş biri olarak Sabit’e eşlik etmekten de geri kalmıyor.
Biz de gittik Sabit Gürses’in Mersin’deki mekanına. Öyle bir gece geçirdik ki, o geceye katılanların nasıl mutlu ve neşeli olduklarını gördükçe biz de mutlu ve neşeli olduk.
Pek çok şarkıcı çıktı Adana’dan. Adana bir zamanlar Türkiye’ye şarkıcı üreten bir kentti. Bırakalım eskileri. Yenilere bakalım. Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, Faruk Tınaz ve Vahdet Vural. Hepsi Sabit Gürses’in çocukluk arkadaşı.
Ama Zeki Müren’e göre, hiçbiri Sabit’in eline su dökemezdi.
Bu yazı sizlere sakın ola bir mizansen hissi vermesin. Sabit Gürses'i dinleyenler zaten bu methiyenin gerçek olduğunu bilirler. Mersin’deki Rakışıklı'ya bir kez uğrarsanız ve Sabit Gürses'i dinlerseniz gerçeği sizler de öğrenirsiniz. Mersin'e gidemezseniz Youtube'ye girin ve Sabit Gürses ile röportajlarımı seyredin ve dinleyin.
Merhum Zeki Müren’in dediği gibi: ''Türkiye’deki en güzel sesi'' dinleyeceksiniz.
Sabit Gürses, Mersin’de önce Kumkapı Restaurant’ı daha sonra da Rakışıklı’yı açmıştı. O’nun güzel sesinin varlığı Mersin’de kısa bir zaman içinde duyulmuştu.
Fotoğraflar:
ZEKİ MÜRENE GÖRE TÜRKİYE’NİN EN GÜZEL SESİ: Yıl 1983. Zeki Müren sağlık kontrolu için Amerika’ya giderken uğradığı Amsterdam’da Sabit Gürses’i dinleme fırsatını yakalar. Ünlü sanatçı, Gürses’i dinledikten sonra ‘ Yazık oluyor bu çocuğa. Türkiye’de böyle bir ses yok. Getirin bu çocuğu bana. Onu Türkiye tanımalı’ demişti.
MERSİN KUMKAPI’DA HER AKŞAM FASIL: Bir zamanlar ‘Avrupa’nın Prensi’ olarak ün yapan Sabit Gürses, şimdi Mersin’de işlettiği Kumkapı adlı balık lokantasında her akşam fasıl yapıyor. Gürses’e, Mersin’de evlendiği eşi Melek de eşlik ediyor.
TÜRKÜOLA FİRMASI EN ÇOK GÜRSES’TEN KAZANMIŞTI: Almanya’da faaliyet gösteren kaset ve video firması Türküola, Sabit Gürses kasetlerinden en çok parayı kazanmıştı.
OTANTİK KUMKAPI’DA RUHUNUZA MÜZİK DOLUYOR: Sabit Gürses, eşi Melek ile birlikte işlettiği Kumkapı lokantasına gelenlere, otantik bir ortam içinde müzik ziyafeti veriyor. Kumkapı’ya gelenler, leziz yemekler ile karınlarını doyurdukları gibi, ruhları da müzikle doluyor.
ORHAN GENCEBAY DA GÜRSES’E TEKLİFLERDE BULUNMUŞTU: Sabit Gürses’in dostları arasında ünlü sanatçı Orhan Gencebay da vardı. Gencebay da Gürses’e Türkiye’ye gelmesi için sık sık teklifler yapmıştı.
Fotoğraflar: İlhan karaçay’ın sitesinden alınmıştır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.