Sabancı'nın itirafını gazeteci açıkladı
Sabancı’nın ‘ölünceye kadar unutamayacağım’ dediği itirafı neydi. Ünlü gazeteci Muammer Elveren açıkladı
Elveren, 1996’da yılında Sabancı Center’da gerçekleştirilen ve kardeşi Özdemir Sabancı’nın ölümüne neden olan suikast sonrası Sakıp Sabancı’nın kendisine şunları söylediği aktardı:
“Özdemir aramızda en iyisi oydu. Çok iyi bir insandı… Çok iyi, Özdemir’in öldürülmesinden sonra adeta yıkıldım, bu kadar meşgul olduğum halde aklımdan bir türlü çıkmıyor, bu acıyı ölünceye kadar taşıyacağım”
ELVEREN'İN YAZISININ İLGİLİ BÖLÜMÜ ŞÖYLE:
Sakıp Sabancı... Bürokratı, Memuru, Genci, Yaşlısı, Fakiri, Zengini, Köylüsü, Şehirlisi… Türkiye'de hemen hemen herkesin tanıdığı çok yakın dostum 'Vatandaş Sabancı'yı 18.ci ölüm yıldönümünde özel arşivimden bana anlattığı ozel konular ve fotoğraflarla aniyorum. Mekanı cennet olsun. Nurlar, Işıklar içinde yatsın.
Bugün 10 Nisan 2022. Türkiye’nin en renkli simalarından sevilen işadamı Sakıp Sabancı’yı 18.ci ölüm yıldönümünde arşivimdeki bazı özel fotoğraflar ve yaptığım görüşmelerde anlattıklarıyla anıyorum.
Bu yazida, her zaman halktan kopmayan, sevecen ve bir o kadarda mütevazı bir işadamı olarak onunla ilgili bazı anılarımı aktaracağım. Sakıp Ağabey diye hitap ettiğim merhum Sakıp Sabancı, İstanbul’da olsun, Paris, Cannes, Frankfurt olsun bulunduğumu bildiği her yerde mutlaka bana telefon eder, buluşur görüşürdük.
KÜLÜSTÜR BİSİKLETİYLE KORUMASIZ GEZERDİ
Her yıl Mayıs ayında Fransa’ya gelir Cannes Film Festivali süresince orada kalırdı. Çok alçak gönüllüydü. Halk arasında korumasız gezer her kesimden insanla konuşur yolda onu tanıyıp selam verenlerle durup sohbet ederdi. Sabahları bitpazarından çok ucuza aldığı önünde tel sepet olan külüstür bir bisikletle gezer kalabalıklar arasına karışır alışveriş yapardı. Akşam üzerleri ise muhteşem sarı-siyah Excalibur marka koleksiyon arabasını çıkartır, giysilerini özenle seçer ve beraber Cannes Festival Sarayından başlayan gezi caddesi ‘La Croisette’i festivalcilerin hayran bakışları arasında turlardık. Bazende Excalibur’u Hilton otelinin kapısı önüne çeker fotoğraf çektirirdik.
HİLTON'UN ORTAĞIYIM
Hiç unutmam, bir seferinde.
Hilton otelinin kapısı önüne park ettiğimizde güvenlik görevlisi bize yaklaşıp ‘Burada durmak yasak efendim, lütfen arabayı garaja alalım’ deyince Sakıp ağabey cebinden bir broşür çıkardı ve ‘Ben bu otelin ortağıyım, git bunu müdürüne götür o gelsin’ deyiverdi. Sonrada bana dönüp, HiltonSA broşürünü verdim, istediğimiz kadar burada park edebiliriz’ dedi. Gerçekten biraz sonra gelen Müdür iki büklüm ‘Hiçbir sorun yok efendim, istediğiniz kadar kalabilirsiniz, buyurun misafirimiz olun’ deyince Sakıp Ağabey gülümseyerek bana baktıktan sonra Müdüre teşekkür etti ve biraz daha bekledikten sonra turumuza devam ettik.
ARABAMLA PARİS TURU
Onunla ilgili birçok anı yanında hiç unutmadığım bir başka anı ise Mart 2000 de Sabancı müzesindeki ‘‘Altın Harfler Hat Koleksiyonu’’nu Paris’e getirip sergilediği hafta yaşadığım olaydı. Louvre Müzesi'nde görkemli bir davetle açılan serginin ardından ünlü işadamı, yerli ve yabancı gazeteciler için düzenlediği basın toplantısının ardından sohbet ederken “Seninle bir Paris turu yapalım, özel kalem müdürü, koruma falan olmadan senin arabanla bir turist gibi bu harika şehrin önemli yerlerini görmek istiyorum”dedi.
Birlikte zaten Louvre Müzesine çok yakin olan Champs Elysees Bulvarı, Zafer takı ve oradan Eyfel kulesinin en güzel göründüğü Trocadero meydanına gelince ‘Burada durup bir hatıra fotoğrafı çekelim’ dedi.
ÇOCUKLIĞUMDA NASİP OLMADI
İndik Eyfel’e bakan meydanda resmini çekerken ellerini havaya kaldıran Sakıp Sabancı, ‘‘Allah’a çok şükür, kültür ve sanat yoluyla Paris'i de fethettik... Allah’ıma binlerce şükür olsun’’ diye haykırdı. Birlikte de fotoğraf çektirdikten sonra Seine nehri kenarına indik. Sabancı, Eyfel kulesinin tam karşısındaki mesire yeri ‘Jardins du Trocadero’daki Lunaparkta dönme dolap ve atlıkarıncaları görünce bir çocuk gibi heyecanlanıp duygulandı ve bana dönerek ‘‘Yahu ağam, vallahi çocukluğum aklıma geldi. Yarın da Kurban Bayramı. Şuna bir binek bakalım. Çocukluğumuzda nasip olmadı, şimdi yapalım hiç olmazsa’’ diyerek atlıkarıncalardan birinin üzerine atlayıverdi. Rengârenk atlıkarıncaların arasında bir süre dönen Sabancı'nın çocuksu sevinci o günü hatırladığımda hala gözümün önünden gitmiyor.
EKONOMIK KÖPRÜ VE KÜLTÜR SANAT
Sakıp Sabancı, genelde Türkiye aleyhtarlığı ile bilinen Fransa ile ekonomik köprüler kurarak ilişkilerin düzeleceğine inandığını söylerdi. Bu konuda yaptığımız sohbetlerden birinde “Bak biz Fransa’nın büyük bankalarından biri olan Banque National de Paris (BNP) ile ortaklık kurduk ardından da Carrefour mağazaları ve Danone şirketiyle işbirliğine gittik buna birde kültür ilişkisini ekledik. Bu tür ilişkiler halkları birbirine daha çabuk yaklaştırır, biraz geç de olsa farkına vardık ve bu hatamızı tamir ederek kültür ve sanat yoluyla dünyanın en önemli müzesi Louvre’daki yerimizi aldık. Bu, Sabancı'nın değil, Türkiye'nin başarısıdır” demişti. Vergi konusundaki görüşünü de şu sözlerle açıklıyordu “Memleketimizde vergi veren lütufta bulunur gibi veriyor. Vergi vermeyende açıkgöz oluyor ve vergisini verene de aptal diyorlar, bu mantığın değişmesi lazım.
CHIRAC'TAN ŞEREF NİŞANI
Sakıp Sabancı'yı Fransız Hükümeti'nin verdiği ‘Legion d'Honneur’ Şeref Nişanı çok duygulandırmıştı. Bu ödül, Fransa’nın önde gelen uluslararası şirketleriyle yürüttüğü başarılı ilişkiler ve Türk-Fransız kültür ilişkilerine yaptığı katkı nedeniyle verilmişti. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac Elysee Sarayında Sabancı ailesinin önde gelenlerinin hazır bulunduğu bir törenle bu şeref nişanını takmıştı. Benimde davetli olduğum törende Chirac nişanı takarken ‘Sakıp Sabancı, fakir bir işçi çocuğu iken bugün Türk ekonomisinde önemli bir yeri olan dev şirketler kurarak Avrupa Birliği'ne aday olan Türkiye'ye büyük katkılar sağlamaktadır. Sabancı, ayrıca birçok ülkeyle iş yaparken Fransa'da Carrefour, Danone, BNP bankası ile uluslararası ortaklıkları yanında Türkiye'de kurduğu üniversite ve sağlık üniteleri ile de kültürel ve sosyal alanda son derece değerli çalışmalar yapmaktadır’ ’dedikten sonra Sabancı'nın yanına gelerek, ‘Size Legion d'Honneur nişanı takıyor ve tebriklerimi sunmaktan mutluluk duyuyorum’ dedi.
SABANCI CENTER SUIKASTI
Sakıp Ağabey, kardeşi Özdemir Sabancı, çalışma arkadaşları Haluk Görgün ve Nilgün Hasefe’nin öldürülmesiyle ilgili olarak konuşmayı pek istemezdi. Suikastı, DHKP-C militanları Mustafa Duyar, İsmail Akkol ve Fehriye Erdal, 11 Ocak 1996'da Sabancı Center'da gerçekleştirmişti. Özdemir Sabancı'nın uğradığı suikastta hayatını kaybetmesi, iki yıl sonra da Hacı Sabancı'nın vefatı, onu derinden yaralamıştı. Bu konu açıldığında hep aynı sözleri tekrarlıyordu ‘Özdemir… Özdemir aramızda en iyisi oydu… Çok iyi bir insandı… Çok iyi, Özdemir'in öldürülmesinden sonra adeta yıkıldım, bu kadar meşgul olduğum halde aklımdan bir türlü çıkmıyor, bu acıyı ölünceye kadar taşıyacağım’ Son derece duygusal olan Sakıp Sabancı, yaşadığı bu acı olay ve büyük üzüntülerle sonradan eklenen sağlık sorunları nedeniyle bir türlü toparlanamadı ve 10 Nisan 2004 günü hakkın rahmetine kavuştu. Mekânı cennet olsun. Nurlar, ışıklar içinde yatsın
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.