Perakende Sektöründe Neler Oluyor - 1
Niyazi Koç yazdı...
Piyasalarda en büyük savaş perakende sektöründe yaşanmaktadır.Hiç bir sektörde olmadığı kadar büyük bir savaş ve bu savaş üreticileri de etkisi altın alan kıran kırana bir savaş.Bu sektörde satın almaların,birleşmelerin,ve de yutmaların ardı arkası kesilmez.Yine bu sektörde doymak bilmeyen dev tekeller oluşmuş şube sayıları 8,10 binleri aşmıştır.Tüm ülkeyi ahtapot gibi sararak esnafın sonunu getirmeye devam ediyorlar.Esnafın işini elinde alıyor,kapısına kilit vurduruyor ve bu durumda başta esnaf örgütleri olmak üzere herkes seyrediyor.
Türkiye perakende sektörü ile 1950’li yıllarda tanışmaya başladı Migros bu yıllarda 20 gezici perakende satış noktası İstanbul pazarına giriş yaptı.1956 yılında ise KİT kapsamında GİMA mağazaları açılmaya başlandı. GİMA’lar daha çok Anadolu’da yayılmaya başladı. Devenin başını sokması örneğin de olduğu gibi İsviçreli Migros hızlı bir şekilde yayılmaya başlamıştı ve bu durum Koç grubunun iştahını kabartmıştı.1975 Yılında Koç grubu Miğros’ları satın aldı ve 2005 yılında Anadolu grubuna sattı. Sonuçta Devletin kurumları olan ve piyasayı dengeleyen GİMA ve İzmir’deki TANSAŞ yok edilerek yerli ve yabancı tekellerin önü açılmış oldu.
90’lı yıllara gelindiği zaman bu yıllar süpermarketlerin ve market zincirlerinin altın yıllarıdır.Yabancı tekeller yanlarına bir Türk ortak alarak milli pazarımıza daldılar.Onlar için yerli ortaklar bir Truva atı idi.Yabancı marketlere konulan sınırlamalar kaldırıldı.Milli pazarımızın her yerine kolaylıkla daldılar.Ardından şehir merkezlerine ,ardından ilçeler hatta köylere kadar şubeleştiler.Kısa zamanda milli pazarımız işgal edildi.
Esnaf sahipsizdi ve dev tekelleri ayakları altında eziliyor... Hipermarket ve zincir mağaza sayısı 1998’de 2 bin 135 idi, bu sayı 2012’de 11 bin 588 ulaşmıştı. Her marketi 10 ile bazen 20 ile bazen 100 ‘le çarpmak lazımdır.Bu marketler daha 2006 yılında pazarın yüzde 52.4’ini ele geçirmişlerdi.2019 yılın da sadece sekiz büyük marketin mağaza sayısı 27.827 idi.Bu sektörde aslında kriz dönemindeyiz,esnafın can çekiştiği günlerdeyiz.Sadece son 5 yılda 570 bin esnaf kapısına kilit vurdu.
Geldiğimiz durumda büyük market zincirleri nihai tüketim piyasasını ele geçirmiş durumdalar. Bu durum oldukça tehlikeli bir aşamadır. Bu tekeller piyasaya hâkim oldukça fiyatlarla oynama imkanına sahiptirler. Sonrasında ise üreticiyi de doğrudan kendilerine çalıştırıyorlar. Üreticilerden ürün alım fiyatlarını kendiler belirler oldular. Sonuç da üretim sürecini yönlendirenler tüketim sürecini de yönlendirebilmektedirler.
Bu arada esnaf örgütleri ne yapıyordu. Esnaf örgütleri bu dönüşümde hiçbir şey yapmadılar, yapamadılar, sahip çıkamadılar esnafa. Ara sıra sıradan suya tirit açıklamalar yaparak durumu iade etmeye çalıştılar. Bu tavır da tekelleri daha da cesaretlendirdi.
Oysa 2018 Temmuz’unda ülke çapındaki esnaf sayısı 1 milyon 730 bindir. Sadece İstanbul’da 200 bin, İzmir’de 110 bin, Ankara’da ise 100 bindir. Daha da önemlisi esnaf hayattır.
Esnaf Türkiye demektir. Kriz günlerinde tekelleşen marketlere karşı esnafımızın sorunları daha da artmaktadır. Sahipsiz bırakılan esnafın kooperatifleşme yolu ile bir araya getirilmesi sağlanamaz mı?
Sahi Esnaf örgütleri ve yöneticileri ne iş yapar? Merak ediliyor …
Umarım bu örgütler esnafa sahip çıkar. Çünkü esnaf Türkiye’dir….
Not: Bu yazı Koronalı günler başlamadan önce yazılmıştır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.