Ortaya Karışık (2)
EV HANIMLIĞI CİDDİ MESLEKTİR
Yemek, tatlı ve içecek işlerini bizim ülkemizde çoğunlukla hanımlar yapıyor. Ne kadar bilinçli yaptıkları tartışılabilir. Olsun eğitim ve öğretim diye bir şey var. Bir de tabii mutfakta ürünleri yemek, tatlı ve içecek yapmak için hazırlarken açığa çıkan ve atılan artıkları var. Bunlarında değerlendirilmesinin söz konusu olduğunu unutmayalım. İsterseniz yumurta, limon ve muz kabuklarının ne işe yaradığını bir araştırın.
İsterseniz Gönül Paksoy hamfendinin internet sayfasına bakıp mutfaktaki bu tür artık ve atıkları takı ve kolye tasarımlarında nasıl değerlendirdiğine bir bakın. Yeter ki araştıralım ve öğrenelim. Ben hayatım boyunca ev hanımlarını, bu ve buna benzer görevleri üstlendiğinden onları işsiz olarak değerlendirenlere karşı durmuşumdur. Bir ev hanımının bunları ve diğer aile işlerini bilinçli yaptığında konu para ise yaptığı işleri paraya dönüştürdüğünüzde ne kadar kazanması gerektiğini ve ailesinin geleceği için ne kadar önemli olduğunu kolayca anlayabiliriz.
DENETİM ZİNCİRİ OLMALI
İşte böyle dostlar günün önemli konusu olduğu için bazı gerçekler ortaya koymaya ve dikkatinizi çekmeye çalıştım. Ama dinleyen anlayan kim? Bakın en önemli konu buymuş gibi ıspanak nasıl yıkanmalı diye haber yapılıyor. Niye böyle yetiştiriliyor niye toplanıyor niye tüketiciye bilgi verilmiyor. Görüyor ve anlıyorsunuz ortalık yiyecek ve içecek konusunda çok karışık. Ne alacağımızı nasıl yapacağımızı, nasıl yiyeceğimizi şaşırdık. Ben size ufacık bir ip ucu vereyim mi? Tüm yiyecek ve içecekler, yetki ve görevliler tarafından her aşamasında kontrolden geçirilmeli ve belgelenmeli ürünün satıldığı yerde herkesin görüp okuyacağı bir şekilde ve anlaşılabilir olmalıdır. Bu yapılmıyorsa gönüllü kuruluşlarla bu konunun yaptırımı sağlanmalıdır. Bize düşenlerde var tabii.Bu konularda bilgilenmek, güvenilir bir yetiştiriciyi, güvenilir bir satıcıyı araştırıp bulmak.
ORGANİK TARIM SÜRECİ
Bu diğer ülkelerde böyle olmuştur. Durup dururken organik tarıma niye geçilmeye başlandığını zannediyorsunuz?
Kısacası endüstriyel tarımda bir sürü yanlışlar vardı. Tabii ki doğrucu olanları da kutlamak hatta desteklemek gerekir. Organik tarımın İlk döneminde bu ürünler pahalıdır. Ama akıllı tüketiciler alış verişlerinde iyi olmayan üründen çok değil, iyisinden ama fiyatı fazla olduğundan azını almayı tercih etmişlerdir. Endüstriyel tarım yapanlar ise satışlarının ve tercihlerinin az olduğunu görünce B planları olarak onlarda organik tarıma geçmeye başlamışlardır. Arz ve talep meselesi tabii. Başta fiyatları fazladır ama giderek fiyatlar dengelenmektedir. Şimdide diyeceksiniz ki bu yaklaşımla dünyada 9 insandan biri aç bu insanları nasıl doyuracaksınız? Onlara faydalı olmayan yiyecek ve içecekleri tüketmeseler daha sağlıklı olacaklarını; doktora ve ilaca hatta doktora ulaşım parasından kar edeceklerini; önemli olanın ihtiyaçları kadarını yiyip içmek olduğunu ve daha sağlıklı, başarılı ve mutlu olacağını anlatmak lazım.
SONUÇ OLARAK
Peki niye bu kadar içecek ve yiyeceğe önem veriyoruz? Çünkü bunlar bizim yaşamımızı sağlıyor. Bize yaşamamız için enerji sağlıyor. Enerjimiz ne kadar iyi ve bize uygunsa bizde doğanın bize tanıdığı ömrü insanca ve insanın hak ettiği şekilde yaşar ve yaşamaya devam ederiz.
Hakikaten yemek yemek sosyal bir olaymış; ne bulursan ye değilmiş.
Bilinçli yaşamanın önemli bir bölümü buymuş meğer.
''Ortaya karışık'' dedik ama bu yazdıklarımıza uygun değilse benimki kalsın.
Eğer uygunsa ve varsa tamam.
Yoksa kalsın her şeye rağmen anamın ve eşimin yemeği bana ve isterseniz size de yeter. Gelmiyorsanız ''Size afiyet olsun''. Yarasın? Tüm bu sorunların büyük bir kısmını ortadan kaldırmayı hedef eden Slowfood culara (iyi, temiz ve adil gıdacılara)da buradan selam olsun.