Oda Başkanlarını Kutluyorum
“Bir memlekette ayakkabı üretenler devleti yönetmeye kalkarlarsao ülkede iki şey aksar; birincisi ayakkabı üretimi, diğeri de devlet yönetimi…”
Başta Adana Ticaret Odası başkanı Yücel Bayram Beyefendi olmak üzere,
Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç Beyefendi,
Adana Ticaret Borsası Başkanı Şahin Bilgiç Beyefendi,
Adana HS Organize sanayi Bölge Başkanı Bekir Sütçü, Beyefendi,
Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru Beyefendi,
Adana Esnaf ve Sanatkârlar Oda Başkanı Niyazi Göğer Beyefendi
Adana HS Organize Sanayi Bölge Başkanı Bekir Sütçü, Beyefendi’yi
TMMOB’a bağlı meslek odalarının başkanlarını ve burada adını sayamadığım oda başkanlarını “BELEDİYE SEÇİMLERİNDE ADAY OLMADIKLARI İÇİN” yürekten kutluyorum…
(Aday olan varsa, kutlamamdan tenzih ederim)
BU ÜLKENİN SANATKÂR’A İHTİYACI VARDIR
Bu güzel ülkemizde bir zanaatkâr, sanayici, çiftçi kolay yetişmiyor.
Bir adam, akşam uykusu kaçınca “ Yarın ayakkabı ustası olayım bari....” diyemez.
Ama “siyasete gireyim bari…” diyebilir.
Siyasetin okulu yok, daha önce iş deneyimin var mı diye soran yok… Yeteneği varsa, üst makamlara yükselir, sorumluluğu da yok.
Ama bir mobilyacı, dayanıksız sehpa satamaz, müşteri onu getirir kafasında kırar.
Bir ayakkabı ustası, bir mobilyacı, CNC başında bir tornacı, marangoz kolay yetişmez… Yıllar ister. Sadece el becerisi değil, bir de bir zanaatkârın iş kolunda piyasayı bilmesi, yorumlaması ve ona göre üretim veya satış politikasını ayarlaması başlı başına bir beceridir.
Fırıncı, fotoğrafçı, kabzımal kahveci… Sayın sayabildiğiniz kadar, bunların hepsi, sadece zanaatkâr değil ayrıca birer sanatçıdır.
Mustafa kemal Atatürk:
"Efendiler!. Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta reisicumhur olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız…”
Zannedilir ki bu söz, sadece müzik, resim, şiir gibi sanatlar için söylenmiştir. Hayır? Bunun cevabı sözlüklerdedir. Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü’nde “Sanatkâr” şöyle tarif edilmektedir.
Sanatkâr: Arapça san’at (yapmalık) ile Farsça “Kâr” (Yapan, eden) den Osmanlıca “Sanatkâr” (gerçek anlamı yapmalık yapan) sanatkâr…
O yüzden zeytinyağı üretmek, ayakkabı tamir etmek bir sanattır, ama laf üretmek bir sanat değildir. Hele sorumluluğu olmayan bir meslekle ömür geçirmek, insan ve kaynak israfıdır.
Bu nedenle, bir memlekette ayakkabı üretenler devleti yönetmeye kalkarlarsa o ülkede iki şey aksar; birincisi ayakkabı üretimi, diğeri de devlet yönetimi…
YÖNETMEK AYAĞA DÜŞMÜŞTÜR
Devleti yönetmek de kendi içinde bir sanattır. Onun da okulu vardır. Ancak, okul şartı aranmadığı için ayağa düşmüştür.
Ülkemizde bugün : 30 Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere 51 il belediyesi, 519 Büyükşehir İlçe Belediyesi, 403 İlçe Belediyesi, 390 Belde belediyesi olmak üzere toplam 1393 belediye ve bakanı vardır.
Çok merak ediyorum, bunların kaç tanesi yerel yönetimler veya siyasal bilgiler fakültesi mezunudur.
Doktor olmak için Tıp diploması gerekiyor, Kasap ya da berber dükkanı açmak için “Ustalık Belgesi” şart koşuluyor, ama, belediye başkanı adayı olmak için her hangi bir şart yok.
Mahalle bekçisi olmak için başvuru yapan kadar belge istenmiyor. Mahallende adi hırsıza karşı, bekçiden her türlü güvenceyi isteyen sistem, kamu kaynaklarını teslim edeceği şahıstan bir berber kadar belge istemiyor…
DEĞERLİ ODA BAŞKANLARI
Bu nedenle, değerli oda başkanları!
Bu yurdun üretimine katkıda bulunarak, çok mübarek bir görev yapıyorsunuz…
“Ülkemizin, “yapan, eden, üretene” ihtiyacı vardır.
Makamınızı siyasetin merdivenlerine basamak yapmadığınız için, bu şehir size minnettar olacaktır.
Yeniden kutlarım…
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.