1. YAZARLAR

  2. Hacı Hüseyin Kılınç

  3. Ne bekliyordunuz ki?
Hacı Hüseyin Kılınç

Hacı Hüseyin Kılınç

Avukat

Ne bekliyordunuz ki?

A+A-

Ne bekliyordunuz ki ? Türkiye'nin elini kolunu sallayarak seçime gideceğini mi düşünüyordunuz ?  Ekonomik bunalım, Peker'in ifşaatları, Biden'a verilen tavizler iktidar blokunun seçim yenilgisini tesciller, onlarda sessiz sedasız iktidarı terk ederler öyle mi? Bir süre önce Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun bakanlığının bütçesi Mecliste görüşülürken muhalefet sıralarına dönerek arsızca söylediği sözünü aktarmıştık; ' devletin size iktidarı vereceğini mi zannediyorsunuz ? ' Benzer sözleri Erdoğan'dan da işitmiştik: ' şahsım devleti '. Bu sözün Fransa'yı 1643-1715 yılları arasında tam 72 yıl yönetmiş olan Tanrı-Kral 14.Louis'nin ' devlet benim ' sözünden ne farkı vardı ki? Çavuşoğlu'nun sözlerinin üzerine gidilmedi, arkası takip edilmedi, kapatıldı. 

Peker'in ifşaatları başlayınca eski Mit mensubu Mehmet Eymür dahil devleti çok iyi tanıyan  zevat ' siyasi cinayetlerin başlayabileceğini ' söylemişti. Açılış Akşener'in İkizdere gezisinde yapıldı. İlçe dışından geldikleri sabit olan bir topluluk, Akşener'i İkizdere'de neredeyse linç edecekti. Arkasından Erdoğan'ın kan dondurucu açıklaması geldi; ' bunlar daha iyi günlerin. ' Peker dahil herkes sükunetle Erdoğan-Biden görüşmesini beklemeye başladı. Görüşmeye dair değerlendirmelerimizi sonraya ertelemekle birlikte ilk elde şunları söyleyelim ; Erdoğan içerideki diktatörlüğüne karışılmaması kaydıyla her türlü tavizi vermeye hazır olduğu mesajını vererek ayrıldı Biden'ın yanından. Görüşmeye gelinceye kadar verilen tavizlerin çetelesini ' emperyalizmin gücü ' başlıklı yazımızda uzun uzun anlatmıştık. Şimdi bu tavizlere Afganistan jandarmalığı da eklendi. Taliban ile hükümet güçleri arasındaki savaşın devam ettiği Afganistan'dan ABD askerleri çekilirken doğacak boşluğu Türk ordusu dolduracak. ABD açısından Erdoğan'la yaşanılan sorunlara rağmen Türkiye'nin  NATO  mekanizmaları içinde tutulması ve yeni sorumluluklar yüklenilmesi eldeki ilk kazançlardan biri. 

Başkan olmadan önce Erdoğan'dan rahatsızlığını, muhalefete olan desteğini açık eden Biden anlaşılan o ki koltuğa oturduktan sonra her fani gibi işlerin öyle olmadığını  fark etmiş. İnsan hakları ve demokrasi Amerika'nın jeopolitik çıkarlarıyla ters düşmediği takdirde dikkate alınacak değerlerdir. Ters düşüldüğü anda defalarca yaşandığı gibi diktatörlerle de çalışılabilir. Demirtaş'ın, Kavala'nın tutuklulukları, uydurma Kobani davası, muhalefet üzerindeki baskılar, adil ve dürüst seçimlerin rafa kaldırılma ihtimali son tahlilde ABD'nin jeopolitik ihtiyaçlarından daha öncelikli değildir. 

Bütün bunları İzmir'de HDP binasına yapılan saldırıyı ve bir çalışanın katledilmesini politik bir bağlamın içine oturtabilmek için anlatıyoruz. HDP'nin bütün binaları polis kordonu altındayken gerçekleşiyor saldırı. Binada daha büyük katılımlı bir toplantı yapılacağı ve saldırının asıl hedefinin toplu bir katliam gerçekleştirmek olduğu partililer tarafından söyleniyor. Emniyetten yapılan açıklamalar, iktidarın olaya yaklaşımı, soğukkanlı bir soruşturma yürütmek yerine failin ilişkilerini gizlemeye ve HDP'yi kriminalize etmeye dönük izlenimler veriyor. Anketler Cumhur ittifakının seçimleri kazanma şansının kalmadığını  söylerken iktidarı sessizce terk edeceklerine inanmak tam bir aptallık olacaktır. Ellerindeki iktidar gücüyle Marx'ın primitive accumulation dediği ' ilkel sermaye birikimini ' çöktürme denilen hiçbir hukuk, kural, norm , değer tanımadan hayata geçirdikleri malum. Bu dönem ancak böylesi açıklayıcı bir kavramla anlaşılabilir. Gözlerine kestirdikleri sermayeyi korkutarak, ürküterek, sindirerek el koyan bir yapıdan bahsediyoruz. Primitive accumulation dönemlerinde iktidar kanla yazılır. Batı'da ticaret burjuvazisi ilk birikimini 16-17.yüzyıllarda Güney Amerika'nın, Afrika'nın, Hindistan'ın yağma ve talanıyla edinmişti. Uygarlıklar yok edilmiş, değerli madenleri talan edilmişti. Türk burjuvazisinin de ilk birikiminde el koyulan Ermeni ve Rum mallarının kanlı izleri vardır. İlk birikim süreçlerinde hukuk askıya alınır, siyasetin alanı daraltılır ve devlet bir avuç yağmacının özel çıkar aygıtına dönüşür. 

Mevcut iktidarın önündeki en önemli engel HDP ve Kürtlerdir. İzmir'deki alçak saldırı senaryonun yine Kürtler üzerine yazılacağını gösteriyor. Oy potansiyeli çok rahatlıkla %15'e ulaşacak HDP'nin siyasi varlığı saray iktidarının önündeki en büyük engeldir. Kürtlerin hem bölgesel hem de ülkesel mevcudiyeti iktidar bloku açısından en büyük ayak bağıdır. Kürtler Türk politik sisteminin aşil topuğudur yani zayıf halkasıdır. Hiçbir iktidar bu alanda kalıcı bir statüko oluşturamamıştır. İktidar bloku 7 Haziran - 3 Kasım 2015 arasında  hayata geçirdiği şok teknikleriyle nasıl politik dengeleri değiştirdiyse şimdi de aynı yöntemlerden medet umma noktasına sürüklenmiştir. İlkçağ materyalistleri her şeyin değiştiğini, hiçbir şeyin sabit kalmadığını akış halindeki su örneğiyle anlatırlardı ve aynı suda ikiz kez yüzülemeyeceğini söylerlerdi. Aynı suda yüzülüp yüzülmeyeceği yaşadığımız politik konjonktürde muhalefetin ferasetine kalmış. Muhalefet 7 Haziran- 3 Kasım örneğini topluma iyi anlatabilirse saray iktidarının maskesini indirebilir ve şok teknikleri karşısında topluma bağışıklık kazandırabilir. Bunun yolu da ikircimsiz biçimde HDP'nin hak ve hukukunu sahiplenmekten geçiyor. Bu konudaki tereddüt ve sessizlik herkese büyük kaybettirecektir. Erdoğan'ın  çöküşünü önleyebilmesi için elinde başka bir araç kalmamıştır. Bütün hesap Kürtlerin sandıktan soğutulması, Türklerin HDP'ye karşı tahrik edilmesi üzerine yapılmaktadır. Karşımızda iktidarı kolay kolay terk etmeyecek,  mütedeyyin insanları her şeylerini kaybedecekleri korkusu ile paranoyaklaştıran bir iktidar gerçeği vardır. 

Muhalefetin toplumu sırf Erdoğan karşıtlığı üzerinden bir arada tutabilmesi mümkün değildir. Türkiye'de mağdur edilmeyen , horlanmayan hiçbir çevre kalmamıştır. Müslümanlar, Solcular, Kemalistler, Kürtler ve hatta ülkücüler kim diğerine karşı kullanılmamıştır. Hangisi muktedir olduğunda, diğerini yok saydığında kendini güvence de hissedebilmiştir. 20 yıllık AKP iktidarında Müslümanlık adına birilerinin zenginleşmesi dışında elde kalan nedir ?  Yeni bir uygarlık mı inşa edilmiştir, tüketim odaklı sığ hayatlarımıza zengin bir alternatif mi sunulmuştur. Elde avuçta kalan derin bir hayal kırıklığı ve fiyaskodur. Tüm bu kesimler Kürde hakkını vermeyerek kendilerine şerefli bir hayat mı bahşetmişlerdir? Marx İngilizlere İrlanda meselesi üzerinden seslenerek  ' başka bir ulusu ezen bir halkın asla özgür olamayacağını ' söylemişti. Kürdün hakkını inkar eden, Aleviyi eşit yurttaş görmeyen Sünni Türk'ün rahat ve huzur görebilmesi mümkün değildir

Önceki ve Sonraki Yazılar