Manisalı Ali: Destanlardan Bir Destan
Sayın Yusuf Delikoca’ya …
İlahi Komedya’nın şairi Dante, yolda hızla yürüyen bir adama seslenir: “Hey! Toprağa nazik bas, bir dostunun kafatasına basıyor olabilirsin!”
Özelde Adana, genelde de Anadolu coğrafyasında herkes bu öğüde uymalıdır.
Lütfen… Lütfen toprağa nazik basın; şehitlerimizi rahatsız etmeyin.
*
Yusuf Delikoca, Manisalı Ali kitabını yazdı. Nezaket gösterip kitabından bana da armağan etti. Uzun zamandır, bir araya gelip, “Manisalı Ali” hakkında konuşmak istiyorduk ama kısmet olmadı.
O gün Kısacıkzade Konağı Türkoloji Araştırmaları Merkezi’nde bir araya geldik.
Sayın Delikoca, Manisalı Ali’nin torunlarından Mehmet Tufan Gökbuget ve Hakan Tahiroğlu ile tanıştırdı.
*
MANİSALI ALİ HAKKINDA…
Yusuf Delikoca, Çukurova topraklarını kanları ile kutsallaştıran kahramanların yaşam destanlarını gün ışığına çıkarmaya devam ediyor. Son çalışması Manisalı Ali’dir.
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emrinde, Adana ve İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunda büyük bir mücadele vermiş, bilfiil 17 yıl cephede bulunmuş, iki ayrı İstiklal madalyası ile onurlandırılmış olan , 1934 yılında Manisalı soyadını alan, milli kahraman Manisalı Ali Bey’e, Cumhuriyetin izinde Türk Milleti’ne hizmet etmiş ve Adanalı olmaktan her zaman gurur duymuş olan Manisalı ailesinin kıymetli fertlerine ithafen…”(*)
“YILMAZ, YILDIRIR…”
Bu ithafta sonra şu tarihi anı karşılar bizi:
“1907 yılında Makedonya’nın Manastır bölgesinde askerlik hayatı başlayan, 1909 yılında Mustafa Kemal ile Hareket Ordusunda görev alan, Balkan Savaşları’nda ve Birinci Dünya Savaşı’nda mücadele eden, Kurtuluş Savaşı’nda Adana, Afyon ve İzmir cephelerinde savaşan, Konya, karaman ve Düzce İsyanları’nın bastırılmalarında etkili olan, defalarca yaralanmasına rağmen hiç mücadelesinden vazgeçmeyen Manisalı Ali Bey’i cephedeki askerler ve komutanlar şu sözlerle kahramanlaştırırlar:
“Manisalı Ali Bey yılmaz, yıldırır…
Kurtuluş Savaşı yıllarından kalan bu sözler Manisalı Ali Bey’i çok duygulandırır. Adanalı Alaybeyzade ailesinin kızları Bedriye Hanım ile evliliğinden olan iki oğlunun adlarını “Yılmaz” ve “Yıldır” koyar.”
DUYGULANDIRAN TEŞEKKÜR
Manisalı Ali’nin ailesi adına o gün Kısacıkzade Konağı’nda konuk olan torunları Mehmet Tufan Gökbuget ve Hakan Tahiroğlu ile sohbetimiz oldu. Ne kadar gurur duyduklarına tanık oldum. Yerden göğa e kadar hakları var.
Yusuf Delikoca kitaplarını armağan ederken, torunların gurur gözlerinden okunuyordu. Prof. Dr. Deniz Abik, bu duygusal anı paylaşan kısa bir konuşa yaptı.
Torunlardan Mehmet Tufan Gökbuget, kitap sayfalarına da alınmış olan şu konuşmayı yaptı:
“Türkiye Cumhuriyeti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde haklarını hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz atalarımızın kahramanlık destanları ile vücut bulmuştur” dedikten sonra, detayları kitapta olan Manisalı Ali’nin yaşamının kısa bir özetini yaptı ve ardından:
“Adana’da Alaybeyzade ailesinden Hüsnü Efendi’nin kızı Bebriye ile evlenen ve burada yaşamına devam den İstiklal Madalyalı Manisalı Ali Bey’in hatırasıyla ailesi olarak her zaman şeref ve gurur duyduk.
1923 yılında doğan ve ilk çocuğu olan annem Süheyla Gökbuget bir öğretmendir. Yaşamı boyunca Cumhuriyete hizmet etmiş, Atatürkçü nesiller yetiştirmiş, Türk Kadınlar Birliği Başkanlığı ve Türkiye Kadınlar Konseyi Onursal Başkanlığını yapmıştır.
Büyük dayım Prof. Yılmaz Manisalı, uzun yıllar Çapa Diş Fakültesi’nde dekanlık tapmış olup ilime ve bilime her zaman önem vermiştir.
Cumhuriyet’e ve değerlerine ömrü boyunca sahip çıkan, adı Adana’nın bir caddesinde yaşatılan Manisalı Ali Bey’in kahramanlık destanı bu eserde yazılmış olup gelecek nesillere bir hatıra olarak kalacaktır.
Yazarımız Yusuf Delikoca’ya çok teşekkür ediyoruz…”
GURUR GÖZYAŞLARI…
Torunlardan Hakan Tahiroğlu, konuşma yapmak üzere mikrofonu eline aldı ve…
Ve boğazı düğümlendi, sesi boğuklaştı, dilinden gururlu kelimeler döküleceğine gözünden onurlu yaşlar döküldü… Konuşamadı.
Kendisinin bu hali bana büyük şair Aka Gündüz’ün bir çağrısını anımsattı.
SUS!...
Adını bağrıma,
Mezarını aya, yıldıza
Kazdığımıza
Senede bir dakika sussss!
Sükut, sükut, sükut...
Ne şeyatin var, ne melekut
Ne fena var, ne beka
Sade bir dakika
Yalnız bir dakika sussss
*
Yalnız birisi için değil
Bil! Kat'i bil;
Hepsi için
İçin,
İçin, için
Minnetle dolsun
Senede bir dakikan!
Ne sulh, ne kan
Ne gafil, ne meyus
Sade sükut olsun!
Sade bir dakika susss! (**)
Kabul buyurursa bu şiirin duygularını Hakan Tahiroğlu’nun şahsında bize Adana’yı ve yurdumuzu armağan eden kahramanlarımıza ithaf ediyorum.
MANİSALI ALİ CADDESİ
Adana’da bu ismi taşıyan bir caddemiz var. Konuklar bu caddede bir fotoğraf çektirmeye gitti, maalesef yanlarında olamadım.
YUSUF DELİKOCA’YA…
Babaannem, - Ki bizim Şerrüf nenemiz – Buğday başağı, darı, nar, bezelye gibi ürünlerin bereketin diliyle konuştuğunu söylerdi. Yeni bir eve gireceğimiz zaman mevsimine göre nar veya darı veya başağı ortalığa serperdi. Bereketi bulaşsın diye. Biz nar ve darıları toplar yerdik. aZmanla unuttuklarımız olurdu.Evin içinde dolaşırken, onlara basardık. “Çıt”, çıt sesler çıkardı.
Türkiye’nin kurtuluş mücadelesinde başak ya da darı taneleri gibi dağılmış şehitlerimiz vardır. Her yerde… Ama her yerde…
“Şüheda fışkıracak toprağı sıksa şüheda” ile bu durum İstiklal Marşımızda ölümsüzleşmiştir.
Bizlerin görevlerinden biri bu taneleri bulup ortaya çıkarmak ve yeni nesle anlatarak unutulmamasını sağlamaktır.
Bu görevi, kendi coğrafyanız ile ilgili olarak başarıyla yapıyorsunuz…
Tebrik ederim.
Bu ruhu anlamayanlardan da rica ediyorum, hiç olmazsa Aka Gündüz’ün çağrısına kulak vererek saygıyla susun…
Delikoca, yüreğine gönlüne sağlık…
*
Fotoğraflar için Sayın Sabri Gül ve Adana’nın Eski Fotoğrafları grubuna teşekkür ediyorum.
(*) Manisalı Ali Kitabından
(**) Aka Gündüz’ün hava şehitleri için yazdığı şiirden
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.