Lokum yalanıyla ‘Umut’ yolculuğu
“Film kasetlerini gazetelere sararak 2 valizin içinde koyduk. Havalimanında bir hamala ‘Bu valizlerde lokum var. İçeriye sokarsan 500 lira veririm’ dedim. Hamal da içeriye soktu.”
Gazeteci, yapımcı ve yönetmen Arif Keskiner, Cannes Film Festivali’ne seçilen “Umut” filmini yasa dışı yollarla yurtdışına nasıl çıkardığını yıllar sonra gazeteci Habib Babar’a anlattı. Keskiner, festivale seçilen filmin yurtdışına çıkarılmasına izin verilmediğini belirterek şunları söyledi: “Yılmaz Güney, beni aradı durumu anlattı. Yılmaz’a filmi gönderebileceğimi söyledim. Yılmaz, bana 3 bin lira verdi. Filmleri gazetelere sararak 2 valizin içinde koyduk. Yeşilköy Havalimanı’nda çalışan hamalı yanıma çağırdım. Ona ‘Bu valizlerde lokum var. Eğer içeriye kadar geçirirsen sana 500 lira veririm’ dedim. Hamal her 2 valizi içeriye kadar soktu. Sonra onu tekrar çağırdım. Uçağa bindirmesi halinde bin lira daha vereceğimi söyledim. Hamal valizleri uçağa kadar sokmuştu. Yılmaz Yeşilköy’de film çekiyordu, ekibiyle havalimanına kadar gelmişti. Ona ‘iş tamam’ deyip uçağa binmiştim.”
Fransa’da kendisini usta sanatçı Abidin Dino’nun karşıladığını belirten Keskiner, “Onu ilk kez görmüştüm. Festivale gittim. Yanımda Tuncel Kurtiz vardı. Film gösterime başladı. İnanılmaz alkış sesleri yükselmişti. Sevinçten Tuncel ile birbirimize sarılıp ağlamıştık” diye konuştu.
YILMAZ GÜNEY 5 TAKIM ELBİSEYLE ARTİST OLDU
Arif Keskiner, bir dönem birlikte çalıştığı Yılmaz Güney’in nasıl artist olduğunu da anlattı: “Yılmaz Güney, Atıf Yılmaz’ın asistanlığını yapıyordu. O sıralar tutuklandı Nevşehir Cezaevi’ne konuldu. 1,5 sene yattıktan sonra 6 ay mecburi Konya’ya gönderilmişti. Konya’daki mecburi ikameti bitmiş İstanbul’a dönmüştü. Arkadaşlarla toplanıp onun cezaevinden çıktığını kutluyorduk. Yılmaz, ‘Ben artist olacağım. Siz de bana destek olacaksınız. Bana 5 takım elbise alın ben parasını öderim’ dedi. Benim bir terzi tanıdığım vardı, ona gittik. Ben kefil oldum Yılmaz’a 5 takım elbise diktirdik. Yılmaz o takım elbiselerle artist oldu.”
Kitabı satılmadı iflas ettik
Yılmaz Güney’in cezaevinden sipariş ettiği daktiloyu 900 liraya satın alıp gönderdiğini söyleyen Arif Keskiner, “O daktilo ile kitap yazdı. Bir gün müdürlük yaptığım kitabevini aradı ve görüşmek istedi. Çiçek Pasajı’nda buluştuk. Yılmaz ‘Size borcum var. Yazdığım kitabı basın, parasını da siz alın’ dedi. Anlaştık ancak kitabı satmadı. Battık. Kitaba harcadığımız parayı zar zor ödeyebildik” dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.