Kul hakkı, vebâl artık taşınmaz hale geldi
TÜİK’e göre enflasyon %20, bağımsız kuruluşlara göre ise %50.
Piyasadaki fiyat artışlarını vatandaş içi yanarak yaşıyor.
Emekliler, çalışanlar ve kamu alacaklıları ücret artışını resmî enflasyona göre, harcamalarını ise gerçek enflasyona göre yapıyorlar.
Böylece; yanlış yönetimin bedelini vatandaş ödüyor. vatandaş her gün biraz daha yoksullaşıyor.
Ya bunun vebalini kim taşıyor?
Genç nüfusta işsizliğin %30 u aştığı ülkede 3-4 maaşlılar, hak edilmediği halde garantili KIYAK döviz ödemeleri alanlar, bunu savunanlar ve uygulayanlar ile aynı fikirde ve yolda değilim.
Gençlerimizin yurtdışı hayallerini ve gidişlerini turistik seyahate ,araştırma merakına bağlayan, doğalgaz zamlarından korunmak için kombilerin kısılmasını, yemek tabağımızdaki porsiyonların azaltılması önerilerini koca koca "sorumlulardan" duymak trajik bir ironiydi.
Corona sürecindeki zor durumdaki vatandaşlarımızın mağduriyetleri için takdir edilen destekler ile Avrupa sıralamalarında, en altları zorlamıştık.
Dövizde yaşanan çaresizlik, merkez bankasındaki rezervimiz hâlâ en merak edilen konulardan.
Aslında nüfusun çoğunlugu için bu uzun süreç göz doldurucu, mutlu edici, huzur verici değildi. Yanlış projelerin sonuçlarını/nimetlerini sadece küçücük bir mutlu azınlık yaşıyor. Yanlış projelerin, uçuk inşaat tutkularının bedelini uzun yıllar boyu ödeyecek olanlarda bu ülkenin insanları olacak.
İslam iddiasını fütursuzca siyaset meydanlarında kullanarak ve dini temsil etiklerini iddia ederek siyaset yapanlar, Allah'ın has dinine yaptıkları yanlışın hâlâ farkında değil. Hâlâ buradan ekmek çıkarma çabalarını sürdürüyorlar.
Din ve bağlantılı kişi, kurum ve kuruluşlar, STK'lar hiç bir dönemde olmadığı kadar yara aldılar. Helâl ile haram hiç bu kadar birbirine girmedi. Âdeta İslam gömleği yine tersinden giyildi bu dönemde. Ancak ne hikmetse nifak ve münafıklık kavramı hiç tartışılmadı Yolsuzluklar, liyakatsizlikler, adaletsizlikler bir türlü diyanetin gündemine giremedi.
Bunların en önemli sebebi, ibadet kavramına yüklenen yanlış, abartılı sevap ve kolay af söylentileri oldu. Söylenti diyorum çünkü Kuran ; zerre kadar sevap ve zerre kadar günahın karşılıksız kalmayacağı esasına göre yazılmış. Yüce kitabımız baştan sona adalet ve akıl güzellemeleri ile dolu.
Haksız, şüpheli zenginliğin,
kibrin, liyakatsizligin lanetlendiği bir kitabın takipçileri nasıl bu kadar tersine çevirdi bu aziz dini ?
Bu ülkenin fedakar, vefalı peygamber takipçilerinin, Ehli Beyt aşıklarının birikimlerini, muhteris siyasetçiler bitiremez.Allah'ı ve dinini öteleyen,dikkate almayan,Peygamberinin ahlakıyla ahlaklanmayanlar bu dinin temsilcileri olamazlar.
" İnsanları Allah´a çağıran, iyi iş yapan ve «Ben müslümanlardanım» diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?
İnsanları Allah'a çağıranlar her zaman olacaktır bu ülkede. Onlar ; peygamberî ahlâklarıyla, tertemiz ilimleri ve kazançlarıyla, yüz aklarımız olarak yaşamaya devam edeceklerdir.
Peygamber ahlakı, Kuran'ın bizzat kendisidir,
uygulamasıdır.
Neleri mahfettiklerini, Kime, neye karşı durduklarını keşke bilselerdi ...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.