Köpük siyaseti
1-Endişeli modernler Akşener’in dönüşü, Emek ve Özgürlük ittifakının aday çıkarmaması ile erken bir havaya girmişken İnce’nin adaylığı keyifleri kaçırmaya yetti. Sosyal medyanın aldatıcı ortamında veryansınlar gırla gidiyor. İhanet, hakkını helal etmeme gibi panik işareti sayılabilecek söylemler ortalığı kaplıyor. Tam işlerin düzeldiği, esaslı sorunların çözüldüğü zannedilirken ortalığı yeniden bir İnce fenomeni sardı. O da kameraların ilgi odağı olmaktan ziyadesiyle memnun ve durumun keyfini çıkarmaya hevesli görünüyor. Aklı hala 18 Haziran 2018’de kalmış ve bir türlü zamanın ruhunu okuyabilmiş gözükmüyor.
2-Murat Belge bir dönem mürşidi olduğu Althusser eşini boğarak öldürdüğünde bu ölümün aynı zamanda Althusser’in zihinsel ölümü anlamına geldiğini yazmıştı. Filozof bu tarihten sonra etkili olabilecek hiçbir kuramsal müdahalede bulunamamıştı. Neden bu yola sürüklendiğini anlatan o çok etkileyici ‘Gelecek Uzun Sürer‘ adlı otobiyoğrafisini yazmakla yetinmişti. Politika sahnesi siyasetçinin ölümüne ilişkin nihai kararını kendi kendine vermez. Bu karar bizzat siyasetçi tarafından alınır. Mesleğinin zirvesine çıkmış siyasetçi aşağı düşmeye başladıktan sonra hep bu anın hayaliyle yaşar. Ne düştüğünün ne yükseldiğinin nesnel, sağlıklı bir izahını yapamaz. Kerameti sürekli kendinde aradığı için tıpkı sudaki aksine tutulmuş narkissos gibi hayali imgesinin bir türlü dışına çıkamaz.
3- Hayat o an sanki donmuş gibidir. O anın hayaliyle yaşar hep haklı çıkmaya uğraşır ve başkalarını mesnetsizce suçlar. O an olup bitenin nesnel bir açıklamasını iç dünyasında yapamadığı gibi hayal kırıklığına uğrattığı milyonlara da yapamaz. Belge’nin Althusser üzerine söylediklerini pekala onlara da uyarlayabiliriz. Daha o gün siyasi bir mevta haline gelmişlerdir aslında. Ama fiziken yaşayan, nefes alıp veren biri gerçek anlamda bir ölü olduğunu nasıl kavrayamaz ise siyaseten mevta olmuş biri de bu gerçeği bir türlü idrak edemez. Nesnel durumun rasyonel, akılcı bir değerlendirmesini yapamayan siyasetçi hala kendini darı ambarında görmeye devam eder.
4-İnce’nin ufku bu haliyle bir kasaba politikacısı düzeyini aşamamıştır. Üç yıl önce bunu ilk söylediğimizde bir dönem kendisi ile olduğumuz için bizi sıkıştırmaya çalışmıştı. Kendine hak gördüğünü başkalarından esirgememesini, diğergam olmayı öğrenmesini söyleyerek tartışmayı uzatmamıştık. Bu tarz her hal ve kayıtta kendi haklılığına inanmayı huy edinmiştir. Yanılgı, özeleştiri, hakbilirlik, kadirşinaslık kitabında yoktur. Her şeye hakkı olduğunu, asla yanılmayacağını ve rüçhan hakkının kendinde olduğuna iman etmiştir. İlkeyi, değeri keyfince yontma, çıkarlarına hizmet ettiği sürece baş tacı etme ayrıcalığına sahip olduğuna inanır. Tükenmez bir hırsın, nihai bir hesaplaşmanın ve iflah olmaz bir kompleksin içinden konuşur.
5-Bu köşede Weber ile ilgili çok yazı kaleme aldık ve yazmaya da devam ediyoruz. Weber bir politikacıda bulunması gerekli vasıfları hırs, mesafe ve dengenin özel bir bileşimi olarak sıralamıştı. Hırs veya tutku bir politikacıda olması gerekli özelliklerin en başında geliyordu. Ama hırsın mutlaka politikacının psişik yaşamındaki mesafe ile dengelenmesi gerekiyordu. Çünkü yoldan çıkmış hırs siyasetçiyi eninde sonunda yanlışa sürükleyecektir. Politikacı ile siyasetçiyi ayıran ince ayrım her defasında bu kararlı dengeyi yeniden kurmaktan geçer. Kasaba siyasetçisi güce meftundur, doğrularına iman etmiştir ve laf çakma ile her şeyi çözebileceğini zanneder. Belagatin şehvetine çabuk teslim olur. Goygoya karşı duramaz, etrafında kurulan kumpasları fark edemez. Çünkü sahte bir özgüvene ve kibre teslim olmuştur.
6-İnce etrafında köpürtülen ilginin kaynaklarını bile idrak edemiyor. Kendine gösterilen ilginin onu ‘kullanışlı bir aptal’ haline getireceğinin bile ayrımında değil. Erdoğan kendinden önce nicelerini kullandı böyle. İhtiyacı kalmadığında dönüp yüzlerine dahi bakmadı . Yakın tarih bunun örnekleriyle doludur. Memleket bugün karanlığın içine itildiyse eğer bu kullanışlı aptalların günahları sayesindedir. Ama egosu tavan yapmış, bulunduğu konumun hakkını verememiş, kullanışlı bir aptal olmaktan kurtulamamış, siyaseti rövanşizme indirgemiş, hıncının esiri olmuş birini ikna etmenin hiç de kolay olmadığını zaten biliyoruz. Amacımız onları ve yanlarındaki müptezelleri ikna etmekte değil. Birilerinin bu çöküşe tanıklık edip ibret alması için yazıyoruz bu satırları.
7-Endişeli modernlere şunu salık verelim: malum çevrelerin köpürttüğü fenomenleri sahici sanmaktan uzak durun, onlar gibi tezcanlı ve aceleci davranmayın. Serinkanlılığınızı, aklı seliminizi kaybetmeyin. Köpürtülen şeyi sosyoloji ile karıştırmayın. Dip dalgalarını, temel eğilimleri hayali köpüklerde ayrıştırmak konusunda daha özenli davranın. Köprülerin altından çok sular akacak ve taşlar en sonunda yerine oturacak. Normal bir seçime değil tam anlamıyla geleceğimizi oylayacağımız bir plebisite doğru ilerliyoruz. Karşımızda duran alternatiflerin sayısı fazla değil. İki seçenek arasında karar vereceğiz. Sakin, vakar içerisinde bu seçenekleri anlatacağız. Nasıl yaşamak istiyorsunuz, nasıl bir ülkeye uyanmayı düşlüyorsunuz? Bunun dışındaki her tartışma boştur. Sinikleri, başka bir dünyada yaşayanları, küçük hesap peşinde koşanları kendi lakırdılarıyla başbaşa bırakacağız. Türkiye tarihi bir seçime doğru giderken kaybedecek fazla vaktimiz yok. Gereksiz tartışmalara dalmaktan uzak durmak gerekiyor. Sahte gündemler, spekülatif tartışmalar gazeteci milletinin gıdası olabilir, ancak yurttaşların kaybedecek beş dakikası bile yok. Bugün zihinlerin karıştırılmasına izin vermemek, gereksiz tartışmaların içinde boğulmamak ve asıl gündemden uzak düşmemek gereken bir aralıktan geçiyoruz.