1. HABERLER

  2. SİYASET

  3. Kendi Kendime: Bilal Uludağ ile Sohbet
Kendi Kendime: Bilal Uludağ ile Sohbet

Kendi Kendime: Bilal Uludağ ile Sohbet

Dehanın sırrı sadeliktir. O, sade, mütevazı, vefalı, saygılı ve kendinden emin tavırları ile farklılıkların birleştiği odak noktasında durmaktadır.

A+A-

Bir doktor, sadece doktorluktan anlıyorsa, esasında doktorluktan da anlamıyordur. Bu görüşümü bütün sıfatlara uyarlayabilirsiniz. 

İnsanı, insan ruhunu ve duygular arasındaki ilişkiyi kavramakta yetersiz olanlar, hayatı kolaylaştıracak çözüm bulamazlar. 

İnsanı keşfeden bir yönetici için, sorumluluk bir hazinedir. Hayatında insan ilişkilerinin değeri olmayan bir yönetici için ise sorumluluk ağır bir yüktür. 

Ruhlara nüfuz edenler, adına sorumluluk denen hazineyi, insanlığın refahı için değerlendirirler. Zaten onlar da insan hayatını kolaylaştırmanın bir hazine olduğunu keşfedenlerdir. 

 

BUNLARI NEDEN YAZDIM? 

Cumhuriyet tarihimiz boyunca Adana’da idam edilen tek kadın “Karsantılı Ayşe”dir. Yaklaşık dört yıl çalışarak bu olayın romanını yazdım. Şu an o kitabı dizi yapma çalışmaları var. Romanın büyük bir bölümü 1930’lu yıllarda Çarkıpare Köyü’nde geçmektedir. O gün yeniden o köye gittim ve Seyhan Irmağı’na baktım. Seyhan, Torosların gözyaşları gibi akıyordu. Oysa bu gözyaşları ovanın bereketiydi. Yüzyıllardır buradan Batı’ya bakınca görülen manzara aynıdır. Bir de yönümü, Doğu’ya (Kuzey doğu ve Güney doğu) çevirdim. 

Yeni Spor Sahası, Çukurova Üniversite’nin binası, Alpaslan Türkeş Üniversitesi ve Şehir Hastanesi ile kocaman bir kent… 

Oysa romanımda Çarkıpare merkezli bu yerleri kuş uçmaz kervan geçmez bir coğrafya olarak betimlemiştim. O gün bu köyde bulunan hane sayısı, bugün bir apartmanda bulunan hane sayısından daha az. 

İster istemez aklımdan Sarıçam Belediye Başkanı Bilal Uludağ geçti. 

*

VAY GELMEDİ BAŞIMIZA

Kendisiyle ilk kez -yanlış hatırlamıyorsam-  2010 yılı Cumhuriyet Bayramı törenlerinde karşılaşmıştım. 

Tören bitmiş, protokole dâhil birçok kimse, yine Atatürk Heykeli’nin gölgesinde bulunan Çay Bahçesinde bir araya gelmişti. Bir müddet sonra, protokol neredeyse dağılmış artık geride, sadece Bilal Bey’in belediye başkanı olduğu dost meclisi kalmıştı. Bilenler bilir; böyle durumlarda nezaketen başkanlar konuşur, çevresi dinlerdi.  –Söz aramızda başkanlar da bu durumu doğal hak sayarlar-. Ağanın sözü üstüne söz olmaz misali…

Böyle olmamıştı. 

Karşılaştığımız andan itibaren, Sayın Uludağ’ın çok az konuşmuş olması ilgimi çekti. Oysa kimseye söz hakkı vermemek için iki kocaman nedeni vardı: 

Birincisi Avukat; İkincisi de Belediye Başkanı idi…

Bir insan bu iki sıfata birden sahipse, vay geldi dinleyenlerin başına…

Hayır, bizim başımıza vay gelmedi. 

Sohbette olan arkadaşlarımız çok farkı siyasal görüşlere sahipti. Ama konular evrensel olunca, siyasal ayrılıklar sohbetimize bir zenginlik olarak yansıdı. 

O gün Sayın Uludağ bende çok olumlu izlenimler bıraktı. 

Sonra birkaç yerde daha karşılaştık. İlişkilerimiz daima karşılıklı saygı çerçevesinde kaldı. 

*

 

VEFASIYLA GÖZÜMDE BÜYÜDÜ

Akciğer kanseri yakama musallat oldu. Toprak beni çağırdı ama neyseki ertelettim. Kötü günlerdi. Birlikte omuz omuza mücadele ettiğim insanlar değil de, “karşıt” dediğimiz insanlar ziyaretime geldi. 

Bilal Bey evime kadar birkaç kez gelip, varlığını hissettirdi. 

Sessizlik, ağırbaşlılık ve yaydığı güven ile konuşuyordu. Kelimeleri, sözlerinde değil eylemlerindeydi. Yaşı benden çok küçüktü ve saygı duydum. 

Güç ve Yaşam sevini veren dostlardan biri oldu. Vefasıyla gözümde büyüdü. 

 

SÜKUNET TAKLİT EDİLEMEZ

O zaman şunu bir kez daha söylemek istiyorum: 

Onu her zaman irade ve akıl ile dolu bir sükûnet içerisinde gördüm. 

Günübirlik siyasi davranışların, güvensizlik yaratan çabası içinde görmedim hiçbir zaman.

Yoksa yaptıklarının arkasında bir şehir inşa edilmiş. Düşünün; insan yeni ev veya işyeri kurarken aylarca stres içinde olur… Burada kurulan devasa bir şehir…

Devasa bir şehrin kurulması demek, çok sayıda insanın beklentisi, hesabı, hayal kırıklığı, kaprisleri, doyumsuzluğu, yönetimden hak / pay istemesi demek…

Birbirine zıt beklentilerin odak noktasında olmak demek... 

Böyle bir karmaşa içerisinde, insanın kendini ve sükûnetini muhafaza etmesi kolay değildir. Eğer özünde yoksa, hiçbir insan bunu başaramaz. Sukunet taklit edilemez

Bir ara düşündüm; Bunca sorun karşısında başkanın bu sükuneti acaba vurdumduymazlığından mıdır? Cevabını hemen buldum: Hayır. 

Olayların yönettiği belediye başkanları stresli ve tez canlı olurlar. Belediye başkanı sorunları yönetiyorsa ve bir de ruhunda kendine güven ve bilgi birikimi varsa, sükunet oluyor. 

Belediyede görev yapan birkaç dostum var, onlara da sordum: Başkan sadece halka karşı mı böyle hoşgörülü?”

“Hayır, bize karşı da öyle…. Her personel görev ve sorumluluğunu bilir, başkan hepsinin önce ağabeyidir” dediler. 

*

GERÇEKLİĞİN ÖMRÜ İMAJDAN UZUNDUR

Yüzyılımız yönlendiren İmaj, bana göre insanlığın en trajik hastalığıdır. İmaj, gerçekliğin düşmanıdır, ömrü ve etkisi kısadır. Ancak gerçeğin ömrü uzun, etkisi ise kalıcıdır. Gerçeklik imaja ihtiyaç duymaz, bu açıdan, Bilal Bey’in doğal tavrı, imaj kadar göz önünde olmasa da, gerçeklik olarak etkili kalıcıdır. 

Adana’daki yeri, imajın renkli ve sahte ışıltısında değil; her kesimden insanın gönlündedir. 

Kabaca baktığımız zaman: Sarıçam gibi, Adana’nın köklü olmasına karşın ihmal edilmiş coğrafyasını, gündemin merkezine taşımayı başarmıştır. 

Artık Sarıçam deyince insanların aklına sadece piknik yapılan bir orman tesisleri ve bir köy gelmiyor; Sarıçam, usta ellerde çağdaş kent olma yolunda dev adımlar atıyor. 

Geçmiş süreçlerden kalan birkaç yara izi... Onlarda geçecektir. 

Bu yara izleri, bünyesinde bulunan iki Üniversite ile bilim kentine

Bir stadyum ile spor merkezine,

Hastaneleri ile sağlık merkezine dönüşecektir. 

*

Dehanın sırrı sadeliktir. O, sade, mütevazı, vefalı, saygılı ve kendinden emin tavırları ile farklılıkların birleştiği odak noktasında durmaktadır. 

Siyaseten eleştirenler olabilir, ama evrensel değerler olan, merhameti, sorumluluk duygusu, adil davranışlarını eleştirene rastlamadım. 

Anlayışı, sadece şehrimiz değil, ülkemiz için de bir kazançtır.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.