Karataş'tan Akdenize'e uzanan deniz yolu
Karataş'ın kara talihini yenmeye inanmış bir başkan profili
Bir belediye başkanı için halkın ufkundan ve gönlünden daha geniş bir hareket alanı yoktur
Necip Topuz
Adana'nın bağrında Adanalıya uzak bir kent: Karataş
Hititlerin, Kıbrıs, Mısır, Doğu Akdeniz ve Ege ile olan siyasi, kültürel ve ticari bağlantıları bugün adına Karataş dediğimiz Megarsus limanıyla sağlanırdı.
Roma İmparatorluğu'nun Anadolu'ya Doğu Akdeniz'den giriş kapısı olarak gördüğü - Ayas ile birlikte - Karataş, bu gün bir ihmalin kurbanı olarak, hak ettiği yerde değil.
Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte, yeniden yıldızı parlayan Karataş, maalesef yirminci yüzyılın ikinci yarısından sonra yeniden, "ihmal" denilen canavara yem edilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün, başında bulunduğu anlayış, Karataş hakkında birçok projeyi gündeme getirmiş ancak bu projeler, daha sonra hayata geçirilmemiştir.
HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRADIM(!)
Kucuksaat.com Kurucusu Taner Talaş ile birlikte Karataş Belediye Başkanı Sayın Necip Topuz'un misafiri olduk. Sanki Karataş'ın makûs talihinin değişmeyeceğini ben de kabul etmişim gibi, çok değişik fikirler beklemiyordum. Aylardan beri evden çıkmadığım için biraz deniz, yosun kokusu - iyot kokusu diyorum - almak iyi olacaktı.
Ancak genç belediye başkanı Sayın Topuz beni hayal kırıklığına uğrattı(!). Öyle projelerden söz etti ki, önce Karataş sonra da ülkem adıma içimden "yolunun açık olmasını" temenni ettim.
Biz maalesef toplum olarak "gibi yaşamaya" alıştık; "Zenginmişiz gibi", "bilim adamı gibi", "her şeyi bilen gibi" bu gibi yaşayanlar arasından hangisinin gerçek hangisinin aslı gibi olduğunu anlamak güçleşiyor. Sayın Topuz, "gibi" değil "aslı" yaşayan insan gibi kendinden emindi.
“İLK DEFA KARATAŞLI OLDUĞUMUZU HİSSETTİK”
Özetle şunları söyledi: "Ben bu coğrafyanın insanıyım. Bütün kesimlerin beklenti ve şikâyetlerini bilen biriyim. Öyle olmasına rağmen, "halk masa başından yönetilmez", "Halk, halkın içinden yönetilir" düşüncesiyle önce bütün kesimlerle birebir görüştüm, toplantılar yaptım. Öyle ya, biz halkın problemlerini çözmek için göreve talip olduk.
Sahaya inen her yöneticinin ufku genişler. Çünkü bir belediye başkanı için halkın ufkundan ve gönlünden daha geniş bir hareket alanı yoktur. Bu görüşmelerde, çok çeşitli ve pratik çözümlerde geldi.
Halka rağmen bir şey yapılmaz. Bakın Karataş'ta deniz turizminden söz ediyoruz. Elbette turizmin geliştirilmesi için projeler ürettik ve bunları üst makamlara sunduk. Görüşme aşamasındayız. Fakat en büyük proje, halkın güvenini kazanıp onların yaşam kalitesini yükseltip memnuniyetlerini arttırmaktır. Burada sadece Karataş'ın yerli nüfusu değil, sitelerde yaşayan yazlıkçılar da var. Yazlıkçılar yok sayılarak, Karataş'ta memnuniyet sağlanamaz.
Görevi teslim aldıktan sonra ilk fırsatta site sakinleri ile bir toplantı yaptık.
Sonuç; artık onlar, belediyeye sadece emlak vergisi ödeyen sayısal rakamlar değil, tam tersine, yönetime katılan, söz sahibi olan kesim oldular.
Onların kendi ifadelerine göre: 'İlk defa kendimizi Karataşlı hissediyoruz' veya "başkan bize değerli olduğumuz hissini' verdi diyorlar.
Esasında bu zaten olması gerekendi; oldu.
“KARATAŞLIDA VAROLAN ÇOBAN ATEŞİNİ CANLANDIRACAĞIZ”
Aynı durum, Karataşlı olup da yurt dışında yaşayanlar için de geçerli. Hesaba alınmayan, yok sayılan değerli insanlar... Kendileriyle görüşmeler yaptık.
Karataş sadece bizim değil; hepimizin dedik. Sadece biz değil, hepimiz yaşıyoruz. Bir problem hepimizi ilgilendiriyor, o halde çözümü de el birliği ile ortaya koymalıyız" dedik. Hemşerilerimizde şunu gördük:
Zaten onların ruhlarında var olan ama uykuya çekilmiş olan Karataşlılık Ruhu yeniden canlandı. Kendilerini unutulmuş, bir kenara atılmış gören Almanya'da yaşayan yurttaşlarımız, bir anda Karataş'a karşı bir aidiyet duygusu geliştirdiler.
Benim amacım bu kırılımı gerçekleştirmekti. Mümmingen ile kardeş ilçeler olduk. İlçemizi onlara tanıtıyoruz. Yurtdışında yaşayan Karataşlıların ilçemiz için çok halis düşünceleri olduğunu gördüm. Karataşlıların ruhundaki çoban ateşini yeniden canlandırmak için, ekibimizle beraber gece gündüz çalışıyoruz..."
SAYIN TOPUZ'DA GÖRDÜKLERİM
Sayın Topuz'da şunu gördüm: Belki de bilimsel bir eğitim aldığı için -kendisi veteriner - konulara bir bilim adamı mantığı ile yaklaşıyor. Sosyal olarak gerekli aile ve çevre eğitiminin de etkisiyle tevazu sahibi. Konuşurken, kendini pazarlamıyor. Hiç bir hamasi söylemine tanık olmadım. Üstlendiği görevin sorumluluğunun bilincinde bir belediye başkanı gördüm.
ATATÜRK'ÜN PROJESİ: KARATAŞ’TAN AKDENİZ’E UZANAN DENİZ YOLU
Birçok proje anlattı. Hepsini tek tek anlatmayacağım. Zamanla paylaşırız.
Adana'nın Cumhuriyet Tarihini - bu konuda tevazu göstermeyeceğim - en iyi bilen sayılı insanlardan biriyim. İlçeleri harekete geçiren, yükselten veya düşüren değerler hakkında naçizane bilgi sahibiyim.
Anlattığı projeler tam anlamıyla, Karataş'ı o eski "uygarlıkların başkenti" olacak seviyeye çıkaracak projelerdir. Belli ki, bu konuda çok çalışma yapılmış.
Hele projesinin biri, Deniz Yolu ile Taşucu - Mersin - Tarsus - Karataş - Yumurtalık - İskenderun Körfezi - Hatay belki de gelecekte Doğu Akdeniz'e ulaşım.
Bu proje esasında Cumhuriyetin Kuruluş yıllarında Atatürk'ün nezaretinde ortaya atıldı fakat II. Dünya Savaşı'nın çıkması ve daha sonra Karayoluna önem verilmesi nedeni ile uygulamadan kaldırıldı. Böyle bir projenin hayata geçmesi, ülkeye büyük bir katma değer sağlayacaktır.
"SADECE DENİZ DEĞİL, AYRICA TARİH"
Denizden topladığı yosunları Ç.Ü Gıda Mühendisliği bölümüne göndermiş, analiz yapılıyor. Ürün çeşitlendirilmesi ve bölgesel kalkınma için doğru proje.
"Sadece deniz değil, tarihi de canlandırmak gerek" diyor ve kazıların hızlandırılmasını istiyor. Ayrıca Athena efsanesinin şurada burnumuzun dibinde olmasına rağmen tozlara gömülmesine tahammül edemiyor. Onun için de bir proje hazırlamış durumda.
Nüfusu 50.000'den az olan yerler "Stratejik Plan" hazırlamak zorunda değiller. Hoş, zaten çoğu da hazırlamıyor. Ama Sayın necip Topuz, zorunlu olmadığı halde Karataş için stratejik plan hazırlamış.
Sadece bir deniz havası alma ve Sayın Necip Topuz ile tanışma amacıyla gittiğim Karataş'ta şehrim adına umutlarım arttı.
Konuşmalarından ne bir şikâyet ne bir yakınma ne de bir umutsuzluk hissetmedim. Ne yapacağına karar vermiş ve sorumluluğuna odaklanmış. "En büyük ödülüm, halkın mutluluğudur" diyen genç bir başkan.
Böyle niyetlerle yola çıkmış bir Belediye Başkanının önünü açmak gerek. Yöneticilerin ömür törpüsü olan mevzuatların labirentlerinde enerji harcamasına meydan vermemek lazım.
Sayın Taner Talaş, yetenekli insanların yaşadıkları şehirlerin kaderlerini nasıl değiştirdiğine dair çok güzel örnekler sundu.
İster tarih, ister coğrafya, ekonomi, siyaset hangi pencereden bakılırsa bakılsın, eğer halkın refahını öncelik olarak görülüyorsa, bu genç başkanın yolundaki engellerin kaldırılması kaçınılmaz bir görevdir.
Aksi öncelikleriniz varsa, Karataş'a yazık edersiniz;
Bu genç başkanın yaşadığı ilçeye hizmet etme ideallerine de...
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.