Kalp ile Düşünmek!
Kalbi sadece kan pompalayan bir organ olarak düşünmek ne büyük gaflettir. Bütün organlar gibi fizyolojik ve anatomik görevinin yanında bizlere istikamet veren manevi bir boyutu olduğu da akıldan çıkarmamak gerekir. Bizler düşünmeyi sadece beyin ile yaptığımızı düşünsek de aslında kalp ile düşünmekte bir gerçektir.
Bugüne kadar birçok medeniyetin gelmiş geçmiş olduğunu arkeolojik kazı ve sonrasında müzelerden öğrenmiş bulunuyoruz. Bunların kalıcı olmaması hayatın ve zamanın doğal aşınma süreci olarak kabul edilebilir. Bunun yanında kalp medeniyeti oluşturulan kültürün nesilden nesile devam ettiği de bir realite olarak karşımızda durmaktadır. Mesela bir Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bayram, İbni Sina bugün fikir ve düşünceleri ile yaşıyorlarsa bunu çok iyi tahlil etmek gerekiyor.
Bütün bunların ortak özellikleri akıl ile birlikte kalbi ile de düşünmüş olmalarıdır. Kalbi bir kap olarak düşündüğümüzde bunu; zikirle, takvayla, tefekkürle ve ibadetle doldurmuşlardır. Böyle bir kalbin kötülük düşünmesi ve kötülük yapması olası değildir. Dolayısıyla kalbi ile düşünerek insanlığın kurtuluşu için bir kalp medeniyeti inşa etmişlerdir.
Günümüzde kalplerin kararması ile her türlü fitne-fücur el ele vererek halay çekmektedir. Kalbi düşüncenin ortadan kalkması ile yaptığımız her iş ve eylem dünyalık olduğu için dengeler onarılmayacak şekilde hasar görmüştür. İkili ilişkilerde, sosyal hayatta, alışverişte velhasıl yaşamın her alanında faydacı bir tutum bizleri esir almıştır. Bütün erdem ve faziletler ayaklar altına alınarak yerle yeksan edilmiştir. Bu durumdan herkes şikayetçi olduğu halde kimse dönüp aynaya bakmadığı için birbirini suçlayarak vicdanlar mutmain edilmeye çalışılmaktadır. İlk düğme yanlış iliklendiği için de iki yakanın bir araya gelmesi söz konusu değildir.
Kalp ile sever, kalp ile buğzeder, kalp ile imrenir, kalp ile tefekkür eder ve kalp ile yakarırız. İkilemde kaldığımızda kalbimize danışır ve onun sesini dinleriz. Kalp ile kin tutar, kalp ile küser ve yine kalp ile kırılırız. Bütün bu gerçekleri göz önüne aldığımızda ise kalbimizin kabarmaması mümkün değildir.
Sonuç olarak; kalp gözümüzü açarak olaylara farklı açıdan bakarsak yeni bir vizyon da geliştirmiş oluruz. Bu da bizi kalp ile düşünmeye ve kalbi kararlar almaya sevk etmiş olacaktır. Kalbimizin bu yönünü geliştirdiğimiz zaman da orada; merhamet, şefkat, diğergamlık, iyilik ve güzellik merkezi olarak topluma huzur tesis edecektir. İhtiyacımız olan ve bizi kurtaracak olan kalp medeniyeti kurarak, kalp ile düşünmek meselelerin halli yolunda önemli bir merhale olacaktır.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.