Kahrolsun İsrail
İsrail’in işgal ve abluka altında tuttuğu Gazze’nin yöneticisi olan Filistin Hamas Hareketi, 7 ekim 2023 cumartesi günü sabaha karşı Yahudilerin Simha Tora Bayramı’nda, silahlı askerleriyle, güvenlik bariyerlerini aştığı ve Gazze'den roket yağmuruna tuttuğu İsrail'e karşı sürpriz bir saldırı başlattı.
Hamas, Mısır ve Suriye ordusunun, 1973 yılında, Yahudi bayramı Yom Kippur sırasında, İsrail'in ele geçirdiği toprakları geri alma amacıyla başlattığı 1973 Arap-İsrail Savaşı’nın 50. yıl dönümünde İsrail’e karşı saldırıya geçti.
Gazze'den düzenlenen saldırılarda,10 gün içinde, 286'sı asker 1300 İsraillinin öldüğü, 3 bin 968 İsraillinin yaralandığı aktarılmıştı.
İsrail'in saldırılarında Gazze'de 2 bin 750 kişinin öldüğünü, 9 bin 700 kişinin yaralandığı Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanmıştı.
Ancak 11.nci günde gerçeklesen İsrail'in, hastane bombalaması modern tarihin en vahşi ve acımasız saldırısıydı. Başta doktorlar, hemşireler, hastabakıcılar olmak uzere 500'den fazla her yaştan sivil can verdi hastanede.
Sözün bittiği yere gelindi. Din, ahlak, insani degerler tükendi. Acılar artarak katlandı. ABD ve batı ülkeleri soykırım gibi saldırıyı, israil'in kendini savunması gibi görürken, islam cografyası ve insan hakları savunucuları ayağa kalktı.Ama heyhat..ABD başkanı Biden, İsrail'e bizzat giderek, hastane bombalamasıni da Filistinlilerin yaptığını söyleyebilecek kadar ileri gidip, israil'e sınırsız destek verdi.
Saldırılar an itibariyle devam ettiğinden kayıp ve yaralı sayılarının artabileceği beklenmektedir. Gazze'ye kara hatekatı gerçekleşirse iki tarafın kayıplarının artacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Dünyanın neredeyse her noktasından tepkiler çok çeşitliydi. İlk günler, İsrail’in yanında olan kamuoyunun önemli kısmı, İsrail’in Gazze’ye yönelik; kural, insanlık, ahlak tanımaz saldırılarından ve hastane saldırısından sonra Filistin’e desteğe ve İsrail’e protestolara dönüştü.
Meydanlar KAHROLSUN İSRAİL sloganları ile kızgınlıklarını paylaşan milyonlarla doldu.
İslam coğrafyalarında da Müslümanlar meydanları doldurarak, Filistin’e desteklerini ve yanlarında olduklarını belirttiler.
Kahrolsun İsrail demekle, İsrail’in kahrolmadığı gerçeği 75 yıldır yüzlerce kez ortaya çıkmışken, İslam dünyası yine rahatsızlığını meydanlara böylece taşımış oldular. Nitekim bu yazının yazıldığı ana kadar islam dünyasının temsilcilerinin girişimleriyle bir arpa boyu yol alınamadı.
Oysa; özelde, İslam coğrafyası ülkelerinin, genelde de tüm ülkelerin yaptırım gücü aşağıdaki kriterlere bağlıdır.
Saygın siyasetçileriniz, güçlü endüstriyel ve tarım üretiminiz, dünya çapında markalarınız, güçlü ordunuz, donanımlı bürokrasiniz,
ehil diplomatlarınız, evrensel hukuk kurumlarınız, liyakatli uygulamalarınız,
kaliteli danışmanlarınız, iyi bir eğitim sisteminiz, iyi üniversiteleriniz yoksa...
Sözünüzün pek bir itibarı, yaptırım gücü olmuyor.
İsrail 75 yıldır bir taraftan; işgal, abluka ve devlet disiplinine hiç yakışmayan, terörü çağrıştıran davranışlarını sürdürüp, Filistin’lilerin, arazilerine, evlerine el koyup, dünyanın bir çok ülkesinden yahudi yerleşimcilere sunarken, öte taraftan da kendi halkı için; özgür düşünce, üretimi teşvik, ARGE, İNOVASYON çalışmalarına destek , mesleki eğitim çabalarını öne çıkarmasıyla tüm dünyada fark edilir markalara ve ekonomiye sahip oldu.
5 çocuktan 4 ünün mesleki okullarında okuduğu İsrail, dünyanın en önemli 100 üniversitesinin yedisine sahip.
Bu sayede, başta finans ve tarım sektörleri olmak üzere silah, ilaç, gıda, kozmetik, bilgi işlem teknolojilerinde binlerce uluslararası markaya sahiptir. Bu sayede kişi başı milli gelir 30 bin dolarları aşmıştır.
İslam coğrafyasındaki ülkelere baktığımızda maalesef iç açıcı olmayan sonuçlar yüzümüze tokat gibi çarpıyor. Yönetici ve dar bir elitin dışında fakirlik, yetersiz eğitim, adalet ve liyakat sıkıntıları ilk göze çarpanlar. Kitap okuma oranları, insan hakları standartlarının seviyesi ,kadınların durumu, ülke kaynaklarının adil olmayan bölüşümü, suç oranlarının fazlalığı iç karartıyor.
Oysa; ilk emri 'OKU' olan, dinin lideri ve rehberi Hz.Muhammed’in (AS) "iki günü birbirine denk olan zarardadır‘’ , ’’ veren el, alan elden üstündür " sözleri, aslında; kendini geliştiren, çalışkan ve üretken bir toplumun inşası içindi. Peygamberin eğitime verdiği değer hayranlık vericiydi. İslam dininin ilk günlerinde, ilk iman eden sahabelerinden, Hz.Erkam’ın evinin okul haline getirilmesi, Bedir savaşında esir alınan müşriklerden, 10 Müslümana okuma-yazma öğretenlerin özgür bırakılmalarıyla eğitim seviyesi büyük hızla yükselmekteydi.
Ancak günümüzde islam coğrafyasının, yüzyıllar boyunca sergilediği ; siyasal yönetimler, eğitim sistemleri, güven vermeyen hukuk uygulamaları bugünkü Filistin zulmünün sebepleri hakkında bize önemli fikirler veriyor.
Sonuç itibariyle İsrail; devlet için, vatandaşları için, ülkesinin geleceği için doğru sistemleri uygulayıp zenginlige ulaşırken, vatandaşlarının ahiretlerini berbat edegelmişlerdir.
İslam dünyasının durumu karışık...
Bireysel olarak insanların iyilik çabaları, kişisel çabalar ile iyi egitim ve yatırım uygulamaları takdire şayanken, yonetimlerin dunya ve ahiret karneleri pek iç açıcı görünmemektedir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.