1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. İsmi değişmeden hala yaşanılan ilklerin şehri: "Adana"
İsmi değişmeden hala yaşanılan ilklerin şehri: "Adana"

İsmi değişmeden hala yaşanılan ilklerin şehri: "Adana"

"Dünyanın hala kullanılan en eski köprüsü Adana'da"

A+A-

Araştırmacı Yazar S. Haluk Uygur, dünya tarihinin bilinen en eski barış anlaşmasının imzalandığı, ilk organ naklinin yapıldığı, ilk tıp okulunun kurulduğu, dünyanın en eski tıp ve eczacılık kitabının yazıldığı Adana'nın, ismi değişmeden hala yaşanılan en eski şehir olduğunu söyledi.

S. Haluk Uygur, yaklaşık 4 bin yıl önce MÖ 1550 yılıyla tarihlenen Hitit kitabelerinde bile Adaniya isimli kentten bahsedildiğini, adı değişmeden bu kadar uzun süre yaşayan çok az şehir
bulunduğunu belirtti.

İstanbul, Antakya, İzmir, Ankara, Efes, Roma, Atina gibi tarih boyunca başkent olmuş kentlerin bile en az 1000 yıl sonra tarih sahnesine çıktıklarını kaydeden Uygur, "4000 yıldan öncesini de düşünürseniz yaklaşık 8 bin yıllık bir geleneğin ortaya çıkardığı modern bir kültür kentidir Adana" dedi.

aw368427-03.jpg

Barışın doğduğu kent
Dünya tarihinin bilinen en eski barış anlaşmasının MÖ 1890 yılında imzalanan Kadeş Barış Anlaşması olduğunu hatırlatan Uyugur, "10 yıl süren kanlı bir savaşı bitiren bu anlaşmayı Mısır adına Firavun II.Ramses imzalarken, Hitit İmparatorluğu’nu İmparator III. Hattuşil temsil etmiştir.

Anlaşmada bu iki imzaya ilaveten Hitit İmparatoriçesi Puduhepa’nın da mührü bulunur. Kraliçe Puduhepa’nın ilk yazılı anlaşmada mührünün bulunmasının nedeni, imtiyazlı kişiliği nedeniyle tarafları barışa ikna eden kişi olmasındandır. Puduhepa o zamanki ismi Kizzuwatna olan Adana ilinde doğmuştur. Bu yüzden“Adana barışın doğduğu kent” olarak anılır" bilgisini verdi.

İlk organ nakli yapıldı
Efsanelere ve bazı Hıristiyan öykülerine göre, dünyanın ilk organ naklinin, Adana’nın sahil ilçesi olan Yumurtalık’ta yapıldığını hatırlatan Uygur şöyle devam etti:

"Günümüzden tam 2000 yıl önce, o zamanki ismi Aegea olan Yumurtalık’ta Cosmo ve Damian isimli 2 hekim; bir zencinin bacağını, bir beyaza takmak suretiyle ilk organ naklini gerçekleştirmişler. Yıllar sonra Hıristiyanlarca aziz ilan edilen bu hekimlerin ameliyatını gösteren fresklere Avrupa kiliselerinde rastlayabilirsiniz.

En zengin bitki çeşidine sahip
Toros Dağları'nın , endemik bitki çeşitliliği açısından dünyanın en zengin yerlerinden birisi olduğunu vurgulayan Uygur şunları kaydetti:

"Antalya’dan başlayıp, Adana’ya, hatta Hatay’a kadar uzanan bölgede, neredeyse tüm Avrupa’dan daha çok çeşit yaşamaktadır. Adana’nın sırtını dayadığı Bolkarlar ve Aladağlar (Torosların yükseltileri) ise bu konuda dünyaca bilinen yerlerdir. Ayrıca Adana sahillerinde bulunan Akyatan, Ağyatan, Tuzla ve Yumurtalık lagünleri çok önemli kuş koruma alanlarıdır. Bu alanlarda sadece kuş değil, Caretta caretta veya Chelonia mydas gibi soyu tükenen bir çok canlı yaşar."

İlk tıp okulu kuruldu
Dünyanın en eski tıp ve eczacılık kitabı kabul edilen Materia Medica'nın, Anavarzalı hekim Dioskorides tarafından 2000 yıl önce Adana’da yazıldığını vurgulayan Uygur, şöyle devam etti:

"Anavarza Adana ili sınırları içinde görkemli bir antik kenttir. Toplam 5 cilt olan eserin latince olan asılı Viyana Müzesi’nde, bir kaç yüz yıl sonradan yazılan Arapça kopyası (Kitap-ül Haşaşi) Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. Kitap Çukurova’da yetişen çiçeklerden yapılan ilaçları tarif etmektedir ki, bu ilaçların bir kısmı hala Adana köylerinde kullanılmaktadır. Ayrıca Hipokrat tarafından kurulduğu bilinen ilk tıp okullarından biri de Yumurtalık’ta kurulmuş, Cosmo ve Damian isimli hekimler de ilk organ naklini bu okulun hastanesinde yapmıştır. Lokman Hekim Efsanesi’de Adana için anlatılır. Lokman çiçeklerle konuşarak ölümsüzlüğün çaresini bulmuş ama Misis Köprüsü’nün üzerinden geçerken çıkan bir rüzgar sonucu, bilgileri Ceyhan Nehri’ne düşürmüştür."

"Bana bir kent söyleyin"
S. Haluk Uygur, Adana'yı diğer kentlerden ayıran özellikleri şöyle sıraladı:
"Dünyada bir kent düşünün ki; etrafı yeşil kalmış, bir gölün etrafına kurulmuş olsun. Yine bir kent düşünün ki; Bu gölün suları içilebilecek kadar temiz olsun, içinde her türlü su sporları yapılsın. Herhalde böylesi kent epeyce bulunur. Öyleyse öyle bir kent düşünün ki; gölden ayrıca ortasından da bir nehir geçsin.

Onunda suyu bes berrak olsun, onun da etrafı park ve ormanlarla çevrilsin. Bu ormanlarda bisikletle dolaşıp, atlarla gezinti yapabilesiniz. Sayının çok azalacağı aşikardır. Devam edelim. Öyle bir kent düşünün ki dünyanın hala kullanılan en eski köprüsü de, görkemli mimarisiyle en büyük camilerinden biri de bu nehrin üzerinde olsun. İnanın ki geriye sadece Adana kalır."

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.