Haksızlıklar ve Hukuksuzluklar Tarihi
Tarih, sadece zaferlerin ve medeniyetlerin yükselişinin değil, aynı zamanda haksızlıkların, hukuksuzlukların ve zulümlerin de kaydıdır. İnsanlık tarihi boyunca birçok topluluk ve birey, haksızlığa uğramış, adaletin yerini zulüm almıştır. Peygamberlerden bilim insanlarına, farklı etnik gruplardan sıradan insanlara kadar birçok kişi ve topluluk, çeşitli nedenlerle baskıya, ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmıştır.
Peygamberlere Yapılan Haksızlıklar:
Tarihte peygamberler, insanlara doğru yolu göstermek için mücadele vermiş, ancak çoğu zaman inkâr, iftira ve zulüm ile karşılaşmıştır. Hz. İsa’nın (AS) çarmıha gerilmesi, Hz. Musa’nın(AS) kavmi tarafından sürekli sorgulanması, Hz. Muhammed’in( SAV) Mekke'deki müşrikler tarafından dışlanması ve ölüm tehditleri alması, savaşlar,yokluklar yaşaması bu duruma örnektir. Peygamberlerin mesajları zaman zaman güçlü kesimlerin çıkarlarına ters düştüğü için, onlar hedef alınmış ve çoğu büyük sıkıntılar yaşamıştır.
Özelde islâm tarihine ve uygulamalarına bakıldığında, kaynak model olarak; Kuran, peygamberin örnek yaşamı, birbirinden kıymetli sahabeler, Ehli Beyt denilen peygamberin çekirdek ailesinin yaşamları rehber olarak seçilmeleri beklenirken, yanlış rol modellerin örnek alınmalarıyla benzer zulüm ve huzursuzluklar burada da yaşanmıştır.
Siyaset yönetimlerinde örnek alınabilecek peygamberimiz, Raşid halifelerimiz gibi çok kıymetli liderler varken, maalesef Muaviye, Amr el AS, Mervan, Yezid örnekliği daha cazip olarak uygulanmıştır. İsrafın, gòsterişin, ırkçılığın, cehaletin, zulmün ağırlıkta olduğu bu saray yönetimleri sonradan gelenlerin nefislerine daha cazip gelmiştir.
Dönem dönem toparlanmalar, olumlu gelişmeler yasanmışsa bile islam toplumlarında yakışmayacak hukuk ihlalleri, zulümler yaşanabilmiştir.
Bu süreçte; Endülüs Emevileri, Selçuklular ve Osmanlı yönetimleri büyük oranda hakkı ve adaleti üstün tutan, çağlarının örnek yönetimlerini sergileyebilmişlerdir.
Osmanlı imparatorluğu; halkın eğitimini, becerilerini geliştirmeyi ve endüstriyel gelişmeleri doğru yönetememiştir. Bu olumsuzluklar koskoca bir imparatorluğun sonunu hazırlamıştır.
Bilim İnsanlarına Yapılan Haksızlıklar:
Bilim, insanlığın ilerlemesi için hayati bir rol oynamış olsa da, bilim insanları çoğu zaman buluşları ve görüşleri nedeniyle ağır bedeller ödemiştir. Örneğin, Antik Yunan filozoflarından Sokrates, gençleri yanlış yönlendirdiği iddiasıyla idama mahkûm edilmiştir. Orta Çağ'da Galileo Galilei, dünyanın güneş etrafında döndüğünü savunduğu için Engizisyon Mahkemesi tarafından yargılanmış ve fikirlerinden vazgeçmeye zorlanmıştır. Bilim ve akıl, dogmatik düşüncelerle çeliştiğinde, bilim insanları çoğu zaman aforoz edilerek, hapsedilerek veya öldürülerek susturulmaya çalışılmıştır.
Ülkemizde bilim insanlarına ve değerli uzmanlara verilmesi gereken değer verilmeyince beyin göçü yaşanmıştır. Bunun bedelini; sağlık, eğitim, teknoloji,yazılım, arge, tarım alanlarındaki aşamalardan dolayı halkımız ödemektedir.
Irkçılık ve Sömürü:
Irkçılık ve sömürü, insanlık tarihinin en acı verici haksızlıklarından biridir. Afrika kökenli milyonlarca insan yüzyıllar boyunca köleleştirilmiş, ağır şartlar altında çalıştırılmış ve insanlık dışı muamelelere maruz kalmıştır. Amerika’da ırk ayrımcılığı yasalarla desteklenmiş, siyahiler ve kızılderililer büyük oranda soykırıma tabi tutulmuş, ezili, sömurulmuslerdir. Uzun yıllar boyunca eğitim, sağlık ve sosyal haklardan mahrum bırakılmışlardır.
Benzer şekilde, sömürgecilik çağında Avrupa devletleri, Afrika, Asya ve Amerika’daki doğal kaynakları ele geçirerek yerli halkları ezmiş, kültürlerini yok etmeye çalışmıştır.
Soykırımlar ve Toplu Katliamlar:
Tarihte büyük insanlık trajedilerine yol açan en korkunç olaylardan biri de soykırımlardır. 20. yüzyılın en acımasız olaylarından biri olan Holokost’ta, Nazi Almanyası milyonlarca Yahudi'yi sistematik olarak katletmiştir. Benzer şekilde, Ruanda'da 1994 yılında Hutu ve Tutsi etnik grupları arasındaki gerilim, yüz binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan korkunç bir soykırıma dönüşmüştür. Bosna'daki Srebrenitsa Katliamı da insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir.
Filistin tarihi, önce İngiltere, sonra ABD ile birlikte, İsrail siyonizminin zulüm, vahşet, işgal ve cinayetler tarihidir adeta.
Bu tür olaylar, insanlığın ne denli büyük haksızlıklar yapabileceğinin en acı örnekleridir.
Tarih boyunca yaşanan bu haksızlıklar, insanlığın adalet arayışını da beraberinde getirmiştir. Hukuk sistemlerinin gelişmesi, insan hakları bildirgelerinin oluşturulması ve toplumsal farkındalığın artması gibi adımlar, bu haksızlıkların tekrarlanmaması için atılmış önemli adımlardır. Ancak, günümüzde bile ırkçılık, dini ayrımcılık, ifade özgürlüğüne yönelik baskılar ve siyasi zulümler devam etmektedir. Bu nedenle, tarihten ders alarak daha adil bir dünya inşa etmek hepimizin sorumluluğudur.
Kuran-ı Kerim, Nisa suresi 58 'nci ayette: " Şüphesiz Allah size emânetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adâletle hükmetmenizi emrediyor. Böylece Allah size ne güzel öğüt veriyor! Doğrusu Allah her şeyi hakkıyla işiten, kemâliyle görendir."
diyerek hukukun üstünlüğü ilkesini öne çıkarıyor.
Hz Ali ra , "devletin dini adalettir" diyerek toplumsal barış ve huzurunun sağlanması yolunun "adalet" olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Atamalarda liyakat, uygulamaksrda kamunun hakkının gözetilmesi, kul hakkı, insan hakları, çevre bilinci, yojsullarla daysnısms, adil paylaşım, dürüstlük...hepsi adalet kavramının akraba kavram ve davranışlarıdır.
Bunların korunamadığı toplumlarda zulüm, yolsuzluklar, hırsızlıklar, yalan, kibir ve cehalet hakim hale gelir. Sonuç olarak; huzur, mutluluk, gelişim mumla aranır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.