Falan: Transfer dönemi de başladı. Artık ekibi daha da güçlendirmek için takviyeler yapılır. 
Filan: Bizim takım iyi transferler yaparsa bu yıl şampiyon olabilir. Değil mi abi?
Falan: Tabii olabilirsiniz ama gücünüz, yani paranız varsa…
Filan: Paranız yoksa da elinizde işinize yaramayan, faydalanamayacağınız oyuncuları satıp para kazanabilirsiniz. Öyle değil mi, abi?
Falan: Oğlum, bu işte satış olmaz! Alabildiğin kadar alacaksın.
Filan: Niye olmasın, abi? Oynatmayacağım, işe yaramaz oyuncuyu niye elimde tutayım?
Falan: Sağlamı sana zaten gelmez. Sen gelmek isteyeni, çarık çürük ne varsa transfer et! Ne kada çok transfer edersen o kadar güçlenirsin.
Filan: Abi, işe yaramaz, çarık çürük oyuncularla nasıl şampiyon olabiliriz?
Falan: Sen neyden bahsediyorsun, Allah aşkına?
Filan: Futboldaaan!
Falan: Ne futbolu oğlum, ya!..
Filan: Ha, anladım. Sen olimpiyattan bahsediyorsun.
Falan: Allah Allah! Sen dellendin mi oğlum, ne olimpiyatı?..
Filan: Paris Olimpiyatı…
Falan: Ne alaka?
Filan: Hani diyorum ki, ne kadar çok sporcuyla katılırsak o kadar çok madalya kazanma şansımız olur. Yanlış mıyım abi?
Falan: Saçmalama! Sen ne konuştuğumuzu hâlâ anlamamışsın.
Filan: Konumuz spor değil mi, abi?
Falan: Değil, oğlum; değil, değil!.. Konumuz “s” ile başlasa da spor değil!
Filan: S, s, s… Aklıma kötü şeyler geliyor. Konumuz ne, abi? Söylesen de merakımı gidersen.
Falan: Siyaset, oğlum. Siyaset, siyaset!..
Filan: Siyasette transfer de mi oluyormuş?!
Falan: Olmaz mı? Hem de daniskası oluyor!
Filan: Bir yaşıma daha girdim, abi!
Falan: Hayırlı olsun!
Filan: Ne hayırlı olsun, abi? Yeni yaşım mı?
Falan: Ne yaşı oğlum, ya!.. Yeni transferler hayırlı olsun.
Filan: Memlekete mi?
Falan: Ne kadar safsın! Memleket kimin umurunda, bre oğlum? Partiye, partiye!..
Filan: Ne partisi, parti mi veriliyor? Nerede abi? Ben de katılayım. Yemek içmek bedavadır.
Falan: Eğlence partisi değil bu, siyasi parti, siyasi parti!..
Filan: Yaaa! Hangi parti, adı ne abi? 
Falan: Adı lazım değil, al birini vur ötekine.
Filan: Abi, parkta kimi sağcı, kimi de solcu ol, diyor bana. Sen akıllı birine benziyorsun, ne olayım abi; sağcı mı olayım, solcu mu?
Falan: Adam ol, oğlum; adam ol yeter!
Filan: Adam nasıl olunur, abi?
Falan: Okuyarak, dinleyerek, yaşayarak, düşünerek; kısacası aklını, mantığını kullanarak.
Filan: Adam olunca hangi partiye gideyim, abi?
Falan: Aklına, mantığına yatan partiye.
Filan: O zaman iş, aş verirler mi bana?
Falan: Git işine, oğlum ya! Seninle uğraşamam.
Filan: Ne işi, abi ya!.. Aylardır iş arıyorum. Evim barkım yok, parklarda uyuyorum.
Falan: Ne desem kâr etmiyor sana. 
Filan: De abi, de! Bir şeyler de bana!..
Falan: Madem bir şey söylememi çok istiyorsun. Seni kırmayayım o zaman: Uyumaya devam et!
Filan: Uyumak, uyutulmak istemiyorum. Elini öptüğüm abim, n’apmalı, n’etmeliyim? Bana bir yol göster, gözünü seveyim.
Falan: Bende çare de sabır da tükendi. Büyük şairimiz Nazım Hikmet’e havale edeyim seni. Belki o seni yola getirir:

Denizin üstünde ala bulut
yüzünde gümüş gemi
içinde sarı balık
dibinde mavi yosun
kıyıda bir çıplak adam
durmuş düşünür.

Bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
Balık mı olsam
yosun mu yoksa?..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla,
yosunuyla.
Filan: Hiçbir şey anlamadım. Ne diyor, abi?
Falan: Büyük düşün, ayrıtılarda boğulma diyor.
Filan: Ama ben yüzme bilmem ki, abi.
Falan: Yürü git, lan!..
Filan: ?!..