Ezberler Bozulurken
CHP’nin alışılmış ezberleri bozmasının AKP’nin medyadaki borazanlarını nasıl rahatsız ettiğini eskinin amiral gemisine baktığınızda açık seçik görürsünüz. Kılıçdaroğlu’nun üzerine sinen ürkekliği atmaya başlaması ve gerçek anlamında siyasete dönmesi etkilerini bu zevatı huzursuz ederek gösteriyor. AKP ve Erdoğan Öcalan ile görüştüğünde bunu tabu yıkıcılık olarak pazarlayanlar Kılıçdaroğlu’nun HDP’nin meşruiyetini kollayan açıklamasına dahi tahammül edemiyorlar. Buradan çıkan sonuç ise şu; siyasetiniz AKP trollerini rahatsız etmeye başlamış ise doğru yoldasınız demektir.
CHP görünen o ki adımları ve takvimlendirmesi önceden kabaca belirlenmiş bir plan dahilinde Kürt meselesiyle ilgili adımlar atmaya başladı. Doğu masası ile doğrudan Kürtleri dinleyerek soruna içerden bakma konusunda önemli bir adım attı. Bölgeye giden milletvekilleri Kürt sorununun geldiği aşamayı halktan dinleme fırsatı buldu. Yerel örgütlerin yetersizliğini, partiye ilginin zayıflığını ve halkın CHP’den beklentilerini kendi kulaklarıyla duyup işittiler. İktidar düşünen bir partinin eşyayı adıyla çağırması gerektiğinin farkına vardılar. Kürdistan Bölge Yönetimi ziyareti ise parti açısından önemli, sorunun derinliği açısından mütevazı bir adımdı. Genelkurmay’dan gelen bilgilere göre siyasetini ayarlayan bir parti açısından bölge dinamikleriyle doğrudan muhatap olmanın tarihi değerinin altını çizmek gerekiyor.
İşte bu sırada tam da HDP 27 Eylül’de ‘tutum belgesini’ açıklamadan önce Kılıçdaroğlu daha önce defalarca söylediği sözü birkez daha tekrar etti; “ Kürt sorununun çözüm adresi Meclis’tir ve HDP meşru bir muhataptır. “ İşte bu sözler AKP’li zevatı çileden çıkarmaya yetti. Kılıçdaroğlu’nun çerçevesini kendilerinin çizdiği bir ‘ dil hapishanesinden ‘ kurtulmasıydı şimdi onları rahatsız eden şey. Yenikapı mutabakatı denilen ve Türkiye’nin resmî muhalefetini Erdoğan’ın kuyruğuna takan anlayıştan çıkılmasıydı onları öfkeden kudurtan. Kılıçdaroğlu’na İYİ Parti’den gelen destek ve Demirtaş’ın Edirne’den yaptığı açıklama taşları yerli yerine oturtmaya yetti. Bu zevat şimdi Kürt siyasetinde ağırlığı olmayan Temelli’nin açıklamasına ‘ mal bulmuş mağribi ‘ gibi sarılarak zihinleri bulandırmaya ve hizmet ettikleri odaklara yaranmaya çalışıyor.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamasının tarihi bir değeri vardır. Bu tarihi değer içinden geçtiğimiz konjonktürden kaynaklanmaktadır. 2014 yılı Ağustos ayında MGK’da simülasyonu yapılan ‘ çöktürme planı ‘ ile devlet Kürtlerle mücadelesinde tercihinin çözüm değil çöktürme olduğuna karar vermişti. O günden bu yana Kürt siyasetinin her görünümüne karşı Devlet hukuku yok sayan bir mücadele yürüttü. Belediyelere kayyumlar atandı, siyasetçiler hapse atıldı ve en sonunda HDP’ye kapatma davası açıldı. Kitle mobilizasyonunu önemli ölçüde yitiren Kürt siyaseti bu ağır ve baskıcı süreçten seçmen desteğini arttırarak ve konsolide etmeyi başararak çıkmayı başardı. En son yerel seçimlerdeki politik taktiği ile de Türkiye siyasetinin maymuncuğunun kendi ellerinde olduğunu ispatladı. Bu direnç ve feraset Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarıyla şimdi resmî siyaset tarafından da kabul edilen bir aşamaya sıçradı. Bu açıklama ile hakkında kapatılma davası açılmış olan HDP’nin siyasetin meşru ve etkili bir aktörü olduğu Erdoğan’ın, Bahçeli’nin yoğun inkarına rağmen tescil edilmiş oldu. HDP üzerinde resmî siyasetin uyguladığı tecrit politikasına son verildi. HDP’nin Millet ittifakıyla olan gayrı resmî ilişkisi biraz daha alenileşti ve görünürlük kazandı.
Erdoğan politik söylem üzerindeki kontrolünü her geçen gün kaybediyor. O yok dediği için ekonomik buhran nasıl yok olmuyorsa ve insanlar bunun yakıcılığını midelerinde ve sofralarında hissediyorsa, onlar inkar ettiğinde çocukların ve ailelerin barınma sorunu ortadan kalkmıyorsa, Kürt sorunu yok dediklerinde de Kürtlerin sorunları nasıl yok olmuyor ve buharlaşmıyorsa, Hdp düşman dediklerinde de Türkiye’nin bu en önemli demokrasi gücü memlekette barış, kardeşlik ve özgürlük isteyenler açısından düşman olmayacak. Türkler ve Kürtler ve diğer milliyetlerden insanlar bu baskıcı ve ceberrut dile esir olmadan, yerli ve milli aldatmacasına kanmadan, hem içeride hem de dışarıda bizleri düşürdükleri zelil durumu ‘ anti emperyalizm ‘ palavrasıyla yutturmalarına fırsat vermeden, Cumhuriyetin 100.yılına doğru çağın geldiği aşamayı hesap ederek, sorunları da yok saymadan ülkemizi yeniden inşa edeceğiz.