1. YAZARLAR

  2. Muzaffer Özen

  3. Düşlerin Sessizliğinde: Tepebağ ve 1.Orta
Muzaffer Özen

Muzaffer Özen

Düşlerin Sessizliğinde: Tepebağ ve 1.Orta

A+A-

Eski Adana'ya başlayan yolculuğumuzda zaman makinemiz tarih kokan  Tepebağ'da durak yaptık.

Biraz tarih solumak, biraz da anıların izini sürmek için mola verdik Tepebağ Höyüğünde...

531407ba-2eae-4a6c-b2e1-557d25936697.jpg

TEPEBAĞ HÖYÜĞÜNDE GEZİNTİ

Adana'nın 1.sıra numaralı sokağındayız..Yeşil Mescit'le Musabalı Konağı arasındaki küçücük bir sokaktayız.. küçük ama anılar yumağı  bir sokak..Tepebağ ile Kayalıbağ gibi tarih kokan iki mahallenin sınırı üzerindeki Musabalı Konağı kemer üzerine oturmuş ,gözü okşayan mimarisiyle 700 yıl öncesine götürüyor insanı...Sizi Türkmen Beyi Musa Bali ile tanıştırıyor...

1960'lı yıllarda Gazipaşa  İlkokulu ile aynı binada bulunan 5 Ocak İlkokulunda Müstakime Köymen öğretmenimin ilgi ve sevgisiyle biçimlenen eğitim-öğretim yaşamımın ikinci durağı tarihi Tepebağ Ortaokulu oldu.Biraz daha yaşlanmış, boyum da uzamıştı.. Sarı, ince tüyler geleceğin bıyık ve sakalının habercisi olarak çene altı ve dudak üstünde almaya başlamıştı yerini.

Krizet önlük, beyaz yaka devri kapanmış;pantolon,gömlek, ceket devrine girmiştim büyük insanlar gibi...Allöş be! Kravat da takacaktım..Başımda kokartlı şapka da olacaktı..Selam verecektim subay, polis, kaptan gibi ...Çocuksu hayallerin tetiklediği masumane duygularla içim bir hoş oluyordu..

Ne çare ki bu hevesim kursağımda kalmıştı...çünkü ortaokula başladığım yıl şapka kullanılmadı..

Hayallerim yıkılmıştı zor bir hayatın başlangıcında ders verircesine…

Tepebağ Ortaokulu son bulgulara göre 12 bin yıllık bir kültürün oluşturduğu tepenin tam ortasında almış yerini tahtında oturan heybetli  bir kral gibi...Tarihin tanıdığı ayrıcalığın ihtişamıyla gülümsüyor  kendini mekan tutan çocuklara..

Dar, kıvrımlı, taştan çıkmaz sokaklarıyla bir labirent gibi olan Tepebağ Mahallesinin dışarıya yansıyan aynasıdır Tepebağ Ortaokulu..

baa39b7c-655c-4f21-ae62-31dd83115ee8.jpg

SEVİNÇ VE HÜZNÜN İZLERİ…

Etrafında iki ,üç katlı kagir,ahşap evler yer alır...Taş ve tuğlanın da kullanıldığı evlerin bazılarının damı toprak,bazılarının kiremitle kaplıydı.. Toprak damlı evler loğ taşıyla düzlenir, sertleştirilerek kışa hazırlanırdı... Kalın duvarlı, iç avlulu, az pencereli evler tarihten aldıkları dostane dayanışmayla birbirlerine sırtını dayamış bugün bile ayakta durmaya çalışıyorlar... Sevincin ve hüznün izleriyle kaplı bu evlerin dış yüzleri…

Yoksulluk,başkaldırı ve öfkenin egemen olduğu yılların çığlığıyla birlikte ekmek ve çiçek kokularıyla harmanlanmış aşk filizlerinin kalpleri okşayan sıcaklığını duyumsarsınız  dar, kıvrımlı çıkmaz sokakların yokuşlarını tırmanırken.. Renk renk ortancalar,menekşeler, kırmızı, sarı, beyaz bodur güller, gelin duvakları ...Tarihten gelen bir gizemin şifreleriyle salınırlardı  camı buğulu,tül perdeli pencere saçaklarından...

 

TOPRAK KOKULU SOKAKLAR…

Her yağmur yağdığında toprak kokusuyla dolardı sokaklar. ..siyah kesme taşlara vuran her damla ortaokul yıllarının gençlik aşklarının yüreklerde yarattığı çarpıntının ezgisi  olarak yayılırdı çocuk kalbinin derinliklerine..

İşte Tepebağ Ortaokulu bu görünümle gülümseyerek karşılardı her sabah kendine emanet edilen çocukları..kız- erkek birlikte otururduk sıralarda..

 

VE ELİ ÖPÜLESİ ÖĞRETMENLERİMİZ…

Öğretmenlerimiz,  gökkuşağından yeryüzüne yansımış birer ışık demetiydiler bizlerle hayata ışıyan... Bir Ahmet Amca vardı, hizmetliydi... Büyük demir kapının önünde sabahları  karşılar,akşamları da uğurlardı bizleri  gülümseyen yüzüyle... Müdürümüz Memduh Kumbasar'dı, sevecen biriydi.. Bir müdür yardımcımız vardı...Futbol hakemiydi..Adı Mustafa Barım,lakabı Çörçil'di.. Türkçecimiz İbrahim Beydi... Yaşlıca biriydi...Emmi derdik ona..matematikçimiz kim mi dediğinizi duyar gibiyim..?.Bakkal Mahmut'tu..Elinde kara kaplı bir defteri vardı..Ona notları yazardı.. Notu dirhem dirhem tartarak verirdi adeta.. Latif Ariş, babacan bir  öğretmenimizdi..Resim-İş dersine girerdi...Teknik resimler yaptırırdı.. İnşaat ve perspektif çalışması gibi.. İş dersinde marangoz artıklarından oyuncaklar yapar, oyuncak sahibi olmanın keyfini sürerdik..

Müzik öğretmenimiz Müeyyet Hanımdı.. titizliğiyle ün salmış biriydi.. sucuk kokusundan nefret ettiğini bildiğimiz için müzik sözlüsü öncesinde kantinde sucuk ekmek yer ağzımızı da yıkamadan sınıfa girerdik... Sol anahtarını okumak için ağızlar açıldığında sınıf sucuk kokusuyla dolardı... Bu yüzden sözlüyü erteletirdik.

Mefharet Vural, Ciğersöken Orhan, Ulviye,Macide, Nurcan  Hanımlar...Her biri birer değer olan yıldızlar...etrafını aydınlatırken bir mum gibi eriyen,eli öpülesi,hakkı ödenemez  öğretmenlerimiz....

Sizlerle güldük..

Sizlerle ağladık...

Hayatınızı paylaştınız bizlerle..

Minnettarız sizlere.

Kişiliğimizin harcı oldunuz.

Dik durmayı, ezilmemeyi öğrettiniz bizlere...

Ekmeğin kutsallığını, adaletli olmayı  insanları sevmeyi, ayrımcılık yapmamayı  öğrettiniz.. ezberlettiniz bizlere vatanı, bayrağı sevmeyi ... birer Atatürk  olduk sizlerle ...Bağımsız,özgür yaşamanın anlamını öğrendik sizlerden.

Sevgiler, saygılar hepinize…

Yaşayanlara sağlıklı ömürler,rahmetler olsun terki dünya edenlere..

5e3fd270-f85e-4e7a-8e6c-b3867b07fd95.jpg

OKUL İLE KİLİSE ARASINDA TÜNEL

Büyük demir kapının solunda piyanolu bir sınıf vardı o yıllarda..İki yıl o sınıfta okudum.. sınıfın arka duvarında çapraz çakılı tahtalarla kapatılmış bir kapı vardı..Hiç merak etmemiştim o yıllarda ..Bu kapı nedir?..Niçin yapılmıştır?..Nereye açılır diye? Yıllar sonra rahmetli öğretmen-gazeteci- Kenan Kutay'dan öğrendim o kapının bir tünele açıldığını ve tünelin Bebekli Kilise'ye çıktığını..

Geçmişte rahibe okulu olarak kullanılan bina bu sanıyı doğrular nitelikteydi.

Aydınlanma hareketinin sönmeyen bir meşalesi olan Tepebağ Ortaokulu bugün de işlevini sürdürüyor onarılmış, bakımı yapılmış olmanın gururuyla.

1960'lı,70'li,80'li yıllarda Adanalı olup da burada okumayan yoktur sanırım...

Burada nice arkadaşlıklar kuruldu..

Nice aşkların ilk kıvılcımları saçıldı hayatın her evresine...

Zaman zaman tüter gözümde.. ayaklarım götürür beni o dar, kıvrmlı çıkmaz Tepebağ sokaklarına... Saçları bigudili, sabahlıklı bir kadının evinin önünü süpürdüğünü görür sevinirim yaşayanlar var kaderine terk edilmiş evlerde diye ..Çırağını azarlayan berberin sesi hoş gelir kulağıma....Yokuşun başındaki tahta darabalı bakkaldan ekmek alan bastonlu amcanın hayata bağlılığı sevinç verir bana.. Küçük esnaf çayevinden yükselen tavla sesi, demlikten yayılan sıcak çay kokusu, çay simitle karın doyuran inşaat işçilerinin keyifli muhabbeti yaşlı, yorgun ve bitik Tepebağ evlerine eski görkemli günlerine dönüş umudu aşılıyordu sanki…

 

TEPEBAĞ İNSANLIĞIN MİRASI

Hüznün ve sevincin tanığı olan Tepebağ evleri kaderin kendilerine layık gördüğü sonu bekliyor..

Bebek Meryem de hüzünle seyrediyor köşkünden tarihi komşularının dramatik halini..

Dar sokakların cumbalı evleri umarız hayata gülümser bir gün.

Karanfil koksun

Naftalin koksun.. Sabun koksun..Yemek kokuları, çocuk sesleri kaplasın taşlı yolları.

UNUTMAYALIM!

Düşlerin sessizliğinde Tepebağ insanlığın mirasıdır bize..

Biraz sevinç, biraz hüzün kaplı duygularla bindik zaman makinesine...

Haftaya  mola vereceğimiz yerde buluşmak dileğiyle...

Fotoğraflar için “Adana’nın Eski Fotoğrafları Grubuna”

Öğretmenler fotoğrafı ise Sayın Kenan Kutay’ın koleksiyonuna aittir. Teşekkür ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum