Deprem Gerçeği ve Ötesi
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu ağızlara sakız olsa da ciddi olarak ortaya konan bir çalışmanın olmadığı da gün gibi ortadadır. Son yaşadığımız deprem dolayısıyla sadece eski binaların değil, yeni binaların da yıkılmış olması meselenin somut gerçeğini ortaya koymaktadır.
1999 Senesi sonrasında yönetmelikler değişse de denetimler artırılarak belli standartlar ortaya konsa da bizim işgüzarlığımız devam etmektedir. Depremin değil, binaların insanları öldürdüğü gerçeğini bir türlü kavrayamadık. Hırs, tamah ve ihtiraslarımız hiçbir kurala dâhil değildir. Etik değerleri önceleyip iş ahlakı ve vazife bilincimizi inşa etmediğimiz sürece aynı şeylerden şikâyet etmeye devam edeceğiz gibi gözüküyor.
Yurdumuzda fay hatları haritalarda çok güzel belirtiliyor olmasına rağmen kimse bu kırmızı çizgileri dikkate almıyor. Bu süreçte daha çok canlar tedbirsizliği takdir olarak değerlendirilerek yok olmaya mahkûmdur. Bilimsel olarak bu fay hatlarının geçtiği güzergâhlar belli olduğuna göre en azından bu bölgeler yeşil alan olarak yapılaşmaya kapatılabilir. Bunun ötesinde fay hattından belli mesafelere kadar yüksek yapılaşmaya sınırlama getirilebilir. Ayrıca bu alanlarda ki yapılaşma için özel inşaat ruhsatları öngörülebilir. Bütün bunları yapmak çok zor değildir fakat işin içine rant girdiği zaman insanlar bunun önüne geçmek için alicengiz oyunları ile bu uygulamayı kadük bırakacaklardır.
Bütün bunları hayata geçirmek ve bu yolda ivme kazanmak içinde acilen bir Afet Bakanlığı’nın kurulması elzemdir. Bu bakanlığı kurmak yetmez çok büyük bütçe ve kaynaklarla fonksiyonel hale getirilmelidir. Ülkemizdeki konutların % 60’ eski bina olduğuna göre kentsel dönüşümle bunların yenilenmesi gerekmektedir. Çok ciddi ve planlı bir çalışmayla bu dönüşüm 20 yılda gerçekleştirilebilir. Siyaseten prim yapmayan bu reform belki iktidarlara seçim kaybettirir fakat ülkenin geleceği kurtarılmış olur ki bu da az şey değildir.
Bu depreme sosyolojik olarak baktığımız zaman ise durum en azından enseyi karartmayacak düzeydedir. Münferit bazı yanlış ve aykırı tutumlar yaşanmış olsa da genel olarak halkımız başarılı bir sınav vermiştir. Yardımlaşma ve dayanışma noktasında siyaset üstü bir tutum ortaya konmuş olması sevindiricidir. Bu büyüklükte ve çok büyük alandaki bir afete sadece devletin yetişmesi mümkün olmadığı için devlet-millet sinerjisi üst düzeyde gerçekleşmiştir.
Sonuç olarak; yıllarca deprem konusu zamana yayılarak unutturulsa da o kendisini acı bir şekilde hatırlatmaktadır. Klişe ve slogan haline gelmiş söylemlerin ötesine geçerek ulusal bir eylem planı hayata geçirilmelidir. Aksi takdirde her deprem sonrası havanda su dövmeye devam ederiz. Depremde hayatını kaybedenlere Yüce Allah’tan rahmet ve yaralılara acil şifalar diliyorum. Acımız büyük olsa da kayıplarımız daha büyüktür.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.