![Çukurova’da saklı bir hazine: Anavarza Antik Kenti](https://www.kucuksaat.com/d/news/44379.jpg)
Çukurova’da saklı bir hazine: Anavarza Antik Kenti
Kebabı ile ünlü Adana artık Anavarza Antik Kenti ile de çokça gündeme geleceğe benziyor.
Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Yaşar Kemal’in belleklerimize kazınan İnce Mehmet romanında yer verdiği Anavarza Antik Kenti, tamamı ortaya çıkarıldığında dünya tarihine ışık tutacak. UNESCO Dünya Geçici Miras listesinde bulunan, kalıcı miras listesine alınması için Kültür ve Turizm Bakanlığının çalışmalarını sürdürdüğü Anavarza, ihtişamıyla turistler tarafından yoğun ilgi görüyor.
Adana’da yer alan Anavarza Kalesi’ni Çukurova bölgesinde bulunan diğer kalelerden ayıran en önemli özellik, eteğinde Anavarza Antik Kentinin yer alması. Kale’nin 200 metre yüksekliği ile Çukurova’nın en belirgin yükseltilerinden biri olması; Farsça “Nezarba” yani “Yenilmez” anlamına gelen kelimeyle isimlendirilmesine neden olmuş. Epigrafik araştırmalara göre Anazarbos adı Persçe yenilmez anlamına gelen “Nezarba” kelimesinden türediği düşünülüyor.
Anavarza Anadolu’nun en büyük antik kenti
Seyhan ve Ceyhan ırmakları arasında uzanan ülkemizin en verimli ovası Çukurova’da M.Ö. 1 yüzyılda kurulan Anavarza Antik Kenti, kale mozaikler, hamamlar, kiliseler, zafer kapısı, su kemerleri, kaya mezarları, stadyum ve antik tiyatroyla bin 143 dönümlük bir alanda kurulmuş ve Anadolu’nun en büyük antik kenti olarak kabul ediliyor.
Adana’nın Kozan ilçesinde yer alan Dilekkaya Köyünde bulunan Anavarza Antik Kenti, MÖ 17 yılında Roma hâkimiyetine girdikten sonra altın çağını yaşamış. Çağında Anadolu’nun en önemli metropollerinden biri hâline gelen Anavarza; sütunlu cadde, hamam, kilise, tiyatro, stadyum, kaya mezarları, nekropol, deniz tanrıçası Thetis’a ait havuz mozaiği ve Orta Çağ Kalesi gibi pek çok önemli yapı ve eser barındırıyor. Kalenin yer aldığı tepe kentin akropolisi niteliğinde. Dünyanın günümüze kadar gelebilmiş en eski tıp-eczacılık kitabının yazarı olan hekim Dioscurides, Anavarza Antik Kenti’nde yaşamış. Dioskorides, ilaçların ham maddesi olan bitkilerin özelliklerini anlattığı ‘De Materia Medica’ (İlaç Bilgisi Üzerine) adlı 5 ciltlik bir kitap yazmıştır. Dioskorides’in Materia Medica adlı bu kitabı 1400 yılı aşkın bir süre ders kitabı ve tedavi kitabı olarak tıpta kullanılmış.
Efes Antik Kenti’nin 3 katı büyüklüğünde
Ermeni Krallığı, Memluklar, Abbasiler ve Osmanlıların hâkimiyetine girmiş, Efes Antik Kenti’nin 3 katı büyüklüğünde olduğu tahmin edilen Anavarza Antik Kenti, büyük kısmı toprak altında bulunan birçok esere de ev sahipliği yapıyor. Eserler arasında en önemlisi olarak bilinen Zafer Takı, milattan önce 19 yılında Roma İmparatoru Augustus’un ordusu ile birlikte Anavarza’ya girdiği 22,5 metre genişlik ve 10 metre yüksekliğe sahip kapı. Kapıdan ilerleyince görülen, eni 34 metre ve uzunluğu 2 bin 400 metre olan sütunlu yol kazılarla gün yüzüne çıkartılmış. Dünyanın ilk duble yoluna sahip kentte yer alan hamam, kilise, stadyum, suyolları, kaya mezarları görülmesi gereken eserler arasında yer alıyor. Anavarza kentinin kale kısmının eteklerinde yapılmış olan antik tiyatro, dönemin kültürünün ne kadar yüksek seviyede olduğunu göstermesi bakımdan önemli. Anadolu’da bulunan üç “Collesium”dan bir olan Anavarza Collesium’u ise hipodromun hemen güneyinde şehrin dışına yapılmış. Tüm Kilikya bölgesinde bilinen görkemli zafer kapısıyla, birçok medeniyete beşiklik eden Adana’nın saklı hazinesi Anavarza Antik Kenti ücretsiz olarak gezilebiliyor.
Adana’da tarihin ayak izleri
Ramazanoğlu Konağı: 1495 yılında yapılmış olan bu konak Adana’nın en eski konut yapısıdır. Konak, giriş kapısındaki yazıta göre 1495 yılında Ramazanoğlu Halil Bey tarafından yaptırılmıştır. Yavuz Sultan Selim’in Mısır ve 4. Murat’ın Bağdat seferlerine giderken burada kaldıkları bilinmektedir.
Adana Müzesi: Türkiye’nin en büyük müze kompleksi olarak tasarlanan Yeni Adana Müzesi’nde arkeoloji ve mozaik bölümlerini ziyaret ederek tarihin ayak izlerini takip edebilirsiniz. Adana çevresi ile Kahramanmaraş, Tarsus, Mersin bölgelerinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan eserler de burada sergileniyor.
Yağ Camii: Yağ Camii ve Külliyesi, Saint Jacque adına yaptırılmış bir Haçlı Kilisesi iken 1501 yılında camiye çevrilmiş. Aynı avlu içerisinde camiye bitişik eski kilise ve medresesiyle birlikte külliye oluşturan yapı bir zamanlar Eski Cami adıyla bilinmekteydi.
Ulu Cami: Ulu Cami büyüklüğü ve tarihî açısından Adana’nın önemli eserleri arasında gösterilmekte. Selçuklu, Memlûklu ve Osmanlılar Dönemlerine ait mimarî karakterleri üzerinde toplayan bu eserin üç ayrı kitabesinden, ilk defa 1513 yıllarında Ramazan oğlu Halil Bey tarafından inşasına başlandığı bilinmektedir.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.