1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. 'Çiçek Arif'ten bize kalan kültürel miras
'Çiçek Arif'ten bize kalan kültürel miras

'Çiçek Arif'ten bize kalan kültürel miras

Karar yazarı Besim Dalgıç, 12 Mart’ta vefat eden Arif Keskiner’in son kitabını KARAR için değerlendirdi

A+A-

İstanbul milletlerarası özelliğini hiç yitirmeden binlerce yıl varlığını sürdüren bir liman şehri. Henri Lefebvre’ye göre de, David Harvey’e göre de şehirler organik yapılar. Doğarlar, gelişirler, ölürler. Tarihte birçok örnek var. Doğumundan bu yana İstanbul hâlâ çok dinamik. Ölüm ona çok uzak. Böylesine bir dinamizm hem yerel, hem ülkesel, hem de evrensel ölçekte yapısal değişimlere yol açması doğal sayılır. Bu anlamda son dört beş ay içinde İstanbul’un kültür hayatına katkısı olabilecek üç önemli kitap yayımlandı. Biri Oğuzhan Murat Öztürk’ten ‘Deniz Kızı Eftalya’, öbürü Taner Ay’dan ‘Edebiyatın Kadıköyü’. Her iki kitap da Ötüken Neşriyat’tan. Son kitap ise Arif Keskiner’in ‘Akşam Çiçekleri’ Literatür Yayınları’ndan çıktı.

Bilindiği gibi Arif Keskiner sinemacı. Sinema tarihimiz açısından önemli filmlerin yapımcısı. Küçük yaşlarda Çukurova’dan İstanbul’a gelmiş. Yerleştiği bu şehirde kendini var eden biri Arif Keskiner. Yapmadığı iş yok. Bulaşıkçılık, Yüksek Ticaret Mektebi, avukat katipliği, gazetecilik, yayınevi yöneticiliği, fotoroman yönetmenliği... Baylancılarla tanışma, sonra Yaşar Kemal, ondan sonra da Yılmaz Güney... Yasaklı ‘Umut’ filmini kaçırıp Cannes Film Festivali’ne götürmesi, yönetmenlik ve yapımcılık derken, en son da Çiçek Bar. Daha sonra da yazarlık.

‘Akşam Çiçekleri’ esas itibariyle Hümeyra Erdoğan’ın Arif Keskiner ile yaptığı nehir söyleşinin kitabı. Arif Keskiner kitap hakkında, “Aslına bakarsan Çiçek Bar’ın kuruluşunun yirminci yılında bir kitap yapmayı düşünmüştüm. Bara gelenlerin de yazdıklarıyla ortak bir kitap olacaktı bu. Herkes kendi Çiçek Bar’ını ve Çiçek Bar’lı anılarını anlatacaktı. Ama olamadı” diyor. Ancak hem duygu hem de kurgu olarak bu düşüncesinden vazgeçmiyor. Yaklaşık yirmi yıl sonra kitabı tamamlıyor. Salgın koşulları, çeşitli rahatsızlıklar, kitabın hazırlanmasını zaman zaman olumsuz anlamda etkiliyor. Ama, Arif Keskiner adı gibi hem arif, hem de dirayetli biri. Sabırla, yakınlarından aldığı destekle bu işi sonunda başarıyor.

‘BİZİM MİLLET ANLATMAYI SEVER, İŞ YAZMAYA GELDİĞİNDE KİMSEYİ BULAMAZSIN’

Çiçek Bar’ın yirminci yılı için düşünülen bu kitap için bir isim bulma yarışması düzenlenmiş mekânın müdavimleri arasında. Onlarca öneri gelmiş. Sonunda Zeki Ökten’in önerisi kabul edilmiş. Kitapta bunun da hikâyesi var. Kitap 329 sayfa. Ortak bir kitap yazma düşüncesi gerçekleşemediği için metinsel ağırlık Arif Keskiner ile yapılan söyleşi. Hümeyra Erdoğan müdavimlerden niye yazı gelmediğini sorduğunda, Arif Keskiner “Bizim milleti bilirsin.

Anlatmayı sever de, iş yazmaya geldiğinde kimseyi bulamazsınız” diye cevap verir. Yine de o dönem, Tarık Akan’dan, Mustafa Alabora’dan, Bülent Kayabaş’tan, Savaş Dinçel’den, Tuncer Cücenoğlu’ndan, Nuri Dikeç’ten, Yaman Tarcan’dan yazılar gelir. Kitabın yazım aşamasında Menderes Samancılar’da, Nur Sürer’de, Hülya Uçansu’da, Deniz Türkali’de, Mazlum Çimen’de, Naci Çelik Bergsoy’da yazdılar. Benim de Arif Keskiner’in talebiyle Aydın Boysan hakkında yazım var. Hümeyra Erdoğan dahil, müdavimlerden Lütfiye Eroğlu, Erdinç Ötgen, Bener Dortunç, Nur Bal, yapımcı Baran Seyhan da yazılarıyla kitabın oluşumuna katkı verdiler. Barın emektarı barmen Mehmet Yücel ile yönetmen Ünal Küpeli’nin mizah dolu yazıları okunmaya değer.

Kitapta Tarık Akan’dan, Yılmaz Güney’e, Tuncel Kurtiz’den, Yaşar Kemal’e, Turgut Boralı’dan, İsmet Ay’a saymakla bitmez kendisi de bir efsane olan Arif Keskiner gibi efsane birçok kişi, Mehmet Aksoy’un ucube denilip yıktırılan, böylece efsane haline getirilen ‘İnsanlık Anıtı’ gibi birçok olay var. Ressam Alaettin Aksoy’un çizip yazdığı ‘Sataşmalar’ bölümü kitaptaki en eğlenceli bölümlerden. Arif Keskiner’in zaman zaman gülümseten, zaman zaman hüzünlendiren anlatımını okumak çok keyifli...

Taner Ay’ın 14.01.2024 tarihli Karar’daki bu kitap hakkındaki yazısında “Edebiyatçı ve sinemacı Keskiner’in bana sorarsanız asıl ustalığı dostlar biriktirmesidir” yargısına katılmamak mümkün mü?.. Çiçek Bar 1984’te açıldı. Tam faaliyete geçişi ise 1985. Arif Keskiner ile Azmi Yılmaz yirmibeş yıla yakın barı çalıştırdılar. Sonra devrettiler. Bu mekân oyunculara, yazarlara, çizerlere, iş insanlarına, özellikle kadınlara hem sosyal, hem de kültürel bir vaha oldu, sonraki kuşaklara miras olarak kaldı. Roman tadındaki ‘Akşam Çiçekleri’, işte tam da bu kültürel mirasın hikâyesidir...

HOMEROS TARZI BİR ANLATICI

Arif Keskiner’in daha önce yazdığı ‘Çiçek Gibi’, ‘Elbette Çiçek’, ‘Yine mi Çiçek’, ‘Yaşar Kemal’li Anılar; Binbir Renk Binbir Çiçek’ adlı kitaplarını okuyanlar onun üslûbunu bilir. O aslında tıpkı Homeros tarzı bir anlatıcıdır. ‘Akşam Çiçekleri’nde de benzer üslûp var. Zaten bu yargıyı kitabın kapağındaki ‘Sohbet Tadında Çiçek Bar Hikâyesi’ şeklindeki alt başlık da destekliyor. Söyleşinin esas alınmasıysa kitaba Arif Keskiner’in anlatım tarzına başka tür derinlik katmış. Ayrıca metinsel akışı destekleyen fotoğraflar kitabı gerçekten zenginleştirmiş. Baskı kalitesi özenli.

NE YAZIK Kİ ÖMRÜ BU YAZIYA VEFA ETMEDİ

Eklemek istediğim iki şey var. İlki bu tanıtım yazısından Arif ağabeye söz etmiştim. Bekliyordu. Ama ne yazık ki ömrü vefa etmedi. Bu şehir kültürel değerlerine vefalı değil. Unutmaya meyyal... Umarım Arif Keskiner’in kimliğinde bu olumsuz yargı giderilir... İkincisi, kopyala yapıştır gazeteciliğinin olağan sayıldığı basınımız da, bu sayfanın editörü Saliha Sultan’ın Arif Keskiner vefatını, ardından da cenaze törenini haberleştirmesindeki çabası özlenen bir gazetecilik örneği. Bir de Saliha Sultan, Arif Keskiner hayattayken bu yazının çıkmamasına üzüldüğünü söylemişti. Onun bu duyarlılığına da şükran duymalıyız...

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.