CHP kurultayına giderken
Hacı Hüseyin Kılınç yazdı
Bir düşünceyi veya siyaseti itibarsızlaştırmanın en bilinen yolu onun müntesibi olanların o düşünce veya siyasetin temel değerlerine ve kurucu ilkelerine olan sadakatini sarsmaktan geçer. Bu söylediklerimiz çok ağır veya sert gelebilir ilk işitildiği anda, o halde açmaya çalışalım.
Örneğin sosyalizmin neden yıkıldığı bitmeyen bir tartışmadır. Akademik tartışmaların ötesinde her siyaset veya yaklaşım farklı açıklama çerçeveleri getirmiştir. Çözülüşün kaynakları olarak içsel veya dışsal dinamikler belirleyici olmuştur tartışmaları yapılmıştır. Milat olarak hangi dönemi alırsak alalım bir dönemden sonra sosyalizm üzerine söylenen yaldızlı lafların ötesinde, düşüncenin kendisine karşı büyük bir inançsızlığın sergilendiği açıktır. Kurucu irade peyderpey pörsümüş, atılım ruhunu kaybetmiş ve gelinen yerde büyük umutları ayağa kaldırmış olan düşünce, devletlerarası sistemin işleyişine uyumlu hale getirilmiştir. Reelpolitiğin yasaları dünyayı dönüştürme istekleri karşısında galebe çalmıştır.
Evrensel bir akım olan sosyalizm elbette ölmemiştir, kapitalizmin üzerindeki hayaleti dolaşmaktadır. Ama inandırıcılık sorunu yaşadığı ve bugün için insanlığın ufkundan çekildiği ortadır.
Ulus devletlerin kurucu ilkeleri de böyledir. Devrimle kurulan ulus devletler çeşitli aşamalardan geçerler. Devrim ve evrim aşamaları içiçe geçtiği gibi, karşıdevrim ve restorasyonlarda o ilkeleri iğdiş edip tarihin seyrine bambaşka istikametler verebilir. Ama kurucu ilkeleri asıl tahrip eden o ilkelerin sözde temsilcilerinin veya siyasi öznelerinin o değerlerden uzaklaşmasıdır. Türkiye şimdi böyle bir sürecin içinden geçiyor. Davutoğlu bir siyasal islamcı olarak Başbakanlığı’nı, Genel Başkanlığı’nı yaptığı partiyi siyasal islamı iğdiş etmekle, onun değer ve ilkelerinden uzaklaşmakla itham ediyor.
Kemalizm içinde bu tespitler yapılabilir. 60’lı yıllarda sol güçlü olduğu için Kemalizm kurucu ideoloji olarak dönemin bağlamı içerisinde güncellenmişti. O günün ihtiyaçları ve zorlamalarının etkisiyle, bazı ilkeleri sivriltilip yeni okumalara tabi tutulurken bazıları görünmezleştirilmişti. Kemalizm asıl gözden düşürülmeyi kurumsal olarak onun güvencesi kabul edilen kesimlerde yaşadı. Yalçın Küçük kulakları çınlasın, Kemalizme en büyük ihaneti Kemalistlerin yaptığını söyler. Davutoğlu’nun şimdi eski yol arkadaşlarını suçlamasına çok benziyor bu durum.
Şimdi Chp kurultayı yaklaşıyor. İktidar kurultayı olacağı bir sonrakine iktidar olarak girileceği vazediliyor. Ama ne kurultayın havası buna uygun nede toplumda işlerin öyle olacağına dair yaygın bir beklenti ve umut var. Nitekim en tepedekiler bile hiçbir şey yapmaya gerek olmadığını, Erdoğan’ın her geçen gün kendi sonunu hazırladığını bizim bilmediğimiz, göremediğimiz bir özgüvenle söylüyorlar. Yepyeni bir rejim kurulmuşken, faşizmin kurumsal ve toplumsal mimarisi hızla oluşurken, toplumun dinamik unsurlarına karşı hiç hız kaybetmeyen saldırı dalgası varken, bir siyasi restorasyonun yaklaşmakta olduğu, bunun için komplo ve provokasyonlara düşmemek gerektiği, biraz daha sabırlı olmak gerektiği, herşeyin çok iyi olacağı söyleniyor. Fakat bunun nasıl olacağı konusunda seçimleri beklemek, ona hazırlanmak, o gün geldiğinde Akp’nin tepetaklak olacağı beklentisi dışında inandırıcı, uygulanabilir, dönemin gerçeklerine uygun, siyasal bir stratejinin olmadığı açık. Bundan dolayıdır ki Akp ve MHP erirken , CHP’nin oyları artmıyor, parti sözcüleri iktidar iddiası taşıyan söylemler ortaya koyamıyor.
Buradan devam edelim.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.