Ceyhan’da okul müdürü klima almak istedi, skandal patladı!
Okula klima almak isteyen bir yönetici, yolsuzluk teklifleri, ayyuka çıkan iddialar, bakanlık soruşturması, ve savcılık süreci.
Sol Tv’den Özkan Öztaş’ın haberine göre; Ceyhan’da bir okul müdürü okulun ihtiyacı olan klimaları satın almak için işlemler başlatırken, devamında gelişen olaylar bir yolsuzluk organizasyonu olduğuna işaret eder.
Klimaların belli bir firmadan alınması teklifi, tehdite dönüşürken, bakanlık konuyla alakalı soruşturma açar ve konu savcılığa kadar uzanır.
İşte haberin tüm detayları ve iddialar.
İşte Sol TV’den Özkan Öztaş’ın o haberi;
Adana’da bir okul müdürü, kamu kaynaklarını yağmalamak isteyenlere direnince yağma ortaya çıktı: Bakanlıkta bir ekip hibe verdikleri okulları kıskacına alarak paraya çöküyormuş!
Özkan Öztaş
Bir mahalle-köy okulu düşünün.
Öğrenci sayısı 40-50 kadar. Okulda klima ihtiyacı var ama bütçe yok.
Sonra okula bir telefon geliyor ve eğer okul müdürü kabul ederse bir milyon liradan daha fazla hibe sağlayabileceğini söylüyor. Hem de böylesi bir zamanda. Okullar ödenek, öğrenciler tek öğün yemek bulamıyorken.
Ama telefondakilerin bazı şartları var tabii.
Adana’nın Ceyhan ilçesinde yaşanan olay, Milli Eğitim Bakanlığı’na çöreklenen bir ekibin, kamu kaynaklarını nasıl yağmaladığını ve bu kaynakları halkın ihtiyaçlarından nasıl uzaklaştırdığını gözler önüne seriyor. Bir yanda tek öğün yemekle yetinen öğrenciler ve temizlik personeli eksikliği çeken okullar, diğer yanda devletin milyonlarca liralık ödeneğini kendi ceplerine indirmeye çalışanların düzeni…
Hibeye şart: 'Bizden almazsan ödeneği geri çekeriz'
Ceyhan Birkent İlk-Ortaokulu Müdürü, okulunun klima ve güvenlik kamerası ihtiyacını karşılamak için başvuruda bulunuyor. Malum, Adana çok sıcak ve eğitimin devam etmesi için klimalar çoğu okulda tercih değil zorunluluk haline geliyor. Okul müdürü de çalışmalara başlıyor, okula klima bulmak için.
Okul müdürü sorunu ekonomik olarak çözmek için ilçedeki bir başka okuldan klima devralıyor, ancak montaj süreci tamamlanmadan devreye birileri giriyor. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nden arayan G. A.'nın devreye girmesiyle süreç karmaşık bir hal alıyor. Eski klimaları almak isteyen müdürden haberdar olan ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nden arayan görevliler müdüre bir “teklif” ile geliyor.
Gelen teklifi heyecanla bekleyen okul müdürü ise hayal kırıklığıyla karşılaşıyor: İlgili kişiler, bu “yardımın” ihtiyaçların belirli firmalardan alınması şartıyla yapabileceğini söylüyor. Ama karşılığında ihtiyaç duyulan birkaç klimanın çok çok ötesinde bir hibe alabileceklerini de ifade ediyorlar.
Ardından bir telefon daha geliyor okul müdürüne. Kendisini "Bakanın sağ kolu" olarak tanıtan A.K. okul müdürüne, “Ödeneği karşılarım, ama klimaları benden alacaksınız” diyor. Aynı kişi, işler yürüsün diye başka bir ismi sürece dahil ederek fahiş fiyatlı proforma (alıcı tarafından teslim alınacak mal veya hizmet hakkında bilgilerin yer aldığı) faturalar gönderiyor. Bakanın "sağ kolundan" gelen faturalar ise mevcut klima fiyatlarından neredeyse iki kat daha pahalı.
İhaleyi usulüne uygun bir şekilde gerçekleştirmek isteyen okul yönetimi ise direniyor ve bu sistematik baskıya karşı harekete geçiyor.
Bakanlık görevlilerinden yüzde 20 komisyon şartı ve mafyatik tehditler
Ödeneğin onaylanmasının ardından, okul müdürü açıkça şu tehditle karşılaşıyor: “Eğer klimaları dediğimiz yerden almazsanız, ödeneği geri çekeriz.”
Okul müdürü, bu tehditlere karşı harekete geçiyor ve yasal süreçlere uygun olarak ihaleye çıkıyor. Komisyon tarafından belirlenen en uygun teklifi seçen okul yönetimi, hibe olanağını şantaja dönüştüren bakanlık ekibini devre dışı bırakıyor. Ancak bunun bedeli ağır oluyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın Harcama Yönetim Sistemi'ne (HYS) düşen ödenekler birkaç saat içinde bloke edilip iptal ediliyor.
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nden gelen bir telefon ise iptal gerekçesini gözler önüne seriyor: “Kimse babasının hayrına yapmaz bu işi. Yüzde 20 komisyon almadan kimse bu işi yapmaz.”
Savcılığa intikal eden süreç ve inatçı öğretmenler
Zaman içinde kimi gerçekler ortaya çıkıyor. Hibe vermek ama tedariki gösterdikleri yerden temin edilmesini sağlamak için çalışan ekip, onlarca okula bu şekilde ödenek aktarmış. Okul müdürleri bu duruma ses çıkarmayıp ödenek sağlarken, ürünlerin kat be kat fazlasına alınmasına arabuluculuk eden ekipse yolsuzluk yapmış.
Şirketler, faturayı şişirip üstünü bu ekibe devreden esnaflar ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nden, Milli Eğitim Bakanlığı'na kadar uzanan koca bir liste durumun vahametini ortaya koyuyor.
İşte Bakanlık içindeki ekibin tek dayanağı ise buydu.
Ancak okul yönetiminin, kamunun kaynaklarını yağmalamak isteyen bu düzene karşı çıkışı süreci savcılığa taşıdı. Bakanlık soruşturma başlatmak zorunda kaldı ve ilgili kişiler için süreç başladı. Okul müdürü, yapılan baskıları, “Şu marka ve şu firmadan alacaksınız” talimatlarını ve bu süreçte uğradıkları mağduriyeti kayda geçirdi. Müdür ve ekibi milyonlarca liralık hibenin belirli firmalara yönlendirilmesine engel oldu.
Adana Ceyhan’da yaşananlar, kamu vicdanını sarsan nitelikte. Orada engellenen yağma ise başka pek çok ilçede yaşanmaya devam ediyor.
Ceyhan’daki bu mücadele kamu kaynaklarının korunmasının ve halkın hak ettiği hizmetlerin sağlanmasının önemini bir kez daha hatırlatıyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.