Çelik: Adaların silahlandırılmaması Lozan ve Paris anlaşmasının gereğidir
"Adaların silahlandırılmaması hukukun, Lozan ve Paris anlaşmasının gereğidir. Siz kafanıza göre 'Bunlar modası geçmiş işler' derseniz ortada hukuk kalmaz."
AK Parti MKYK toplantısı sonrasında kameralar karşısına çıkan parti sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu.
Çelik, "Terörle mücadele operasyonlarımız sürüyor. Pençe Kilit ve yurt içi operasyonlar devam ediyor. Bu Türkiye'nin hiçbir şekilde kabul edemeyeceğim dünyanın en meşru mücadelesidir. Bu operasyonları hür dünyanın geleceği için herkesin desteklemesi gerekiyor. Herhangi bir ülke Türkiye'nin sınırlarını korumak, iç ve dışındaki terörle mücadelesi için 'endişeliyiz' diyorsa biz o örgütlerin bir tanesini bir vekalet savaşı için kendisi için enstrüman olarak kullandığını düşünüyoruz. 'Endişeliyiz' demesi terör örgütlerinin vekalet savaşlarında kullanıldığı anlamına geliyor. Benzerini Afganistan'da yaptılar, tüm dünyanın bedel ödediği ortaya çıktı," dedi.
EFES TATBİKATI
Çelik, "Efes Tatbikatı dünyanın birçok yerinde ses getirdi. Buraya katılan silahlı kuvvetler unsurlarımızı teşekkür ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın çok güçlü açıklamaları oldu. Yunanistan'ın bu açıklamaları çarpıtan, hukuku ihlalden tavrı ortaya çıktı. Biz her zaman diyaloğa açığız. Yunanistan'ın sürekli üçüncü ülkeleri işin içine katması, hukuk ihlalleri maalesef bu sürecin olumlu ilerlemesine mani olmaktır," ifadelerini kullandı.
Çelik şöyle devam etti:
"Miçotakis'in bütün niyetini açığa veren bir açıklama yaptı. Adaların silahlandırılmaması hukukun, Lozan ve Paris anlaşmasının gereğidir. Siz kafanıza göre 'Bunlar modası geçmiş işler' derseniz ortada hukuk kalmaz. Ne zaman masadan bahsetsek, maalesef Yunanistan bunu aslı astarı olmayan propagandalara dönüştürmeye çalışıyor. Bu mesajların üstüne genelde ilk atlayan Fransa oluyor. Lozan Anlaşması hiçbir denizüstü ve adalarda askeri tahkimat yapılmayacak diye açık ifadeler var.
Tutup silahlandırmaya devam etmek bu anlaşmaları ihlal etmek demektir. Birtakım emekli askerleri konuşturuyorlar. Buna Türkiye'nin saldırganlığı gibisinden etiket koymaya çalışıyorlar. Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamaları savaş olarak açıklamaya çalışıyorlar. Gelin bu meseleyi diplomatik görüşelim diyen biziz. Siz hukuksuzluk konusunda ilerlediğiniz zaman tabii ki ülkemiz de sahadaki fiili varlığını açık ve net şekilde ortaya koyacaktır.
Meşru Kıbrıs Barış Harekatı'nı bile bir tehdit olarak Amerikan Kongresi'nde sundu Miçotakis. Bunların hepsi Avrupa'nın aşırı sağında gördüğü yaklaşımdır. Şimdiye kadar mavi vatan tanımına CHP'nin bir yetkilisi 'Bu çok maksimalist davranıştır' gibisinden açıklama gelmişti. Biz de bunun son derece meşru ve hukuki olduğunu söyledik.
Şimdi de Türkiye'yi mütecaviz göstermeye çalışan birtakım ifadeler geliyor. Bu konuda hassas olunması, bunun politik rekabet haline getirelerek sunulması devletimizin çıkarlarını savunmak anlamında Türkiye'yi yanlış yöne getirir. Üzücü şekilde Türkiye'de hiçbir şekilde demokrasimize, siyasi hayatımıza fayda sağlamayacak, birtakım meslek ve etnik kimlik tartışmalarına şahit oluyoruz.
ERDOĞAN'IN ADAYLIĞI
Sayın Bahçeli, Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayının sayın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söylemişti. AK Parti adına ben defalarca ifade ettim. Sayın Cumhurbaşkanımız kendisinin aday olduğunu açıkça ilan etti. Sayın Kılıçdaroğlu'nun partisinden gelen sözler ve davranışlar hesaplaşma ile helalleşme arasında bir sarkaçla gidip geliyor.
Türkiye'de herhangi bir makama aday olmak isteyen birisinin etnik kimliği, mezhebi kimliğinin tartışma konusu yapılması demokratik kültürü zehirleyen, insan haklarına aykırı bir durumdur. Türkiye'de mezhebi ve etnik kimlik üzerinden bir hiyerarşi yoktur. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes birinci sınıf vatandaştır.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.