Canlı Bedene Bağlı Ölü Bedenler
Dünyaca ünlü yönetmen Steven Spielberg’in yönettiği, başrolünde Morgan Freeman ve Antony Hopkins gibi usta aktörlerin olduğu, ‘La, Amistad’ adlı bir film izlemiştim.
1839 yılında Küba Sahillerinden Hareket eden ve Afrika’dan aldığı köleleri taşıyan bir geminin adıdır La Amistad. Gemi kaptanı kendisine tanınan kontenjandan daha fazla köle taşıyordu. Açık denizde uzaktan, Kralın denetim gemisi görülünce köleleri sırt sırta bağlar ve sadece birini öldürerek denize atar. Böylelikle yüzlerce köle için minimum sayıda kurşun kullanır.
Sırt sırta bağlı kölelerin biri canlı diğeri ölüdür. Canlı ne kadar çırpınsa ölü onu o kadar aşağı doğru çekmektedir. Bu sahne zihnimden asla gitmez.
Canlının, kendi bedenine bağlı bir ölüyle mücadelesi, insanlığın en hazin dramlarından biridir.
*
Yaşamımız boyunca bedenimize bağlı ölü bedenlerle karşılaşmışızdır.
Uğradığımız ihanetlerin kökeninde bu ölü bedenlerin etkisi büyüktür.
Ölü bedenin canlılığımıza hangi kılık veya kimlikte yapıştığını bazen kestirmek zordur.
Kötü niyetli bir ortak, geçimsiz bir eş, işimize engel olan bir hasım, bir amir, sizi veya ailenizi utandıran bir kardeş… Örnekler çoğalabilir.
Şu an gençlerimizin ve çocuklarımızın bedenine musallat olan uyuşturucu, ‘Canlı bedene bağlı ölü bedendir.’Aileler, ebeveynler, emniyet güçleri ve aklıselim insanların çırpınışının gücü, ölü bedene yetmiyor.
Bu uyuşturucu müptelası, ölü bedenleri aşağıya doğru çekmeye devam ediyor.
Bazen yanlış yönetimler, canlı bedenimize bağlı olan ölü bedenlerdir.
Elli yıllık birikimlerimizin yok pahasına elden çıkaranlar, bil ülkenin canlı geleceğine bağlanmış ölü bedenlerdir.
Hasta garantili hastaneler, geçiş garantili köprüler, yolcu garantili havaalanları, Kur Korumalı mevduat, beş altı maaşlı bürokratlar ve bunlara sesini çıamayan yetkililer rızkımıza bağlanmış ölü bedenlerdir.
Ölü bedenlerin en tehlikelisi, inançlarla kirletilmiş olandır.
Ölü bedenler bazen dışarıdan, “İlerici Bir Kültür” kılığıyla gelir. Öyle tatlı ve göz alıcı kılıkla bedeninize yapışır ki, aynı uyuşturucu gibi tatlı hülyalarla canlı bedeniniz aşağılara doğru çekilir.
Nitekim 6. Filo’yu da kıble yapmışlardı.
Nitekim “Go Home” diyenleri denize atıp, 6. Filo’yu kıble yapanlar, bağımsızlığımıza kastetmiş ölü bedenlerdir.
Ne demek istediğim, birçok televizyonun gündüz kuşaklarında, günlerce hakkında söz edilen ailelere bakınca, daha kolay anlaşılır. O iğrenç ve bize ait olmayan kültürün, ahlaki yapımızı aşağı doğru nasıl çektiğine tanık olacaksınız.
*
Denize atılmış canlı köle, kendisine bağlı olan köleyi suçlayamaz. Çünkü o ölünün bir kastı yoktur. Ama insanların talihine yapışan ölü bedenlerin çoğu cehaletinden olmasa bile kötü niyetindendir.
Ortadoğu’nun göbeğinde İsrail devleti katliam ve onun ötesinde soykırım yapıyor, dünya seyrediyor. Müslüman devletlerinin çoğu yöneticileri, Müslüman halkların sırtlarına yapışmış ölü bedenlerdir.
Bu gün 30 Ağustos Zafer Bayramı…
Bu gün, ülkemizi işgal eden son düşmanları da ülkemizden kovduğumuz tarihin yıldönümüdür.
Vatanı kurtardık…
Vatanın kurum ve kuruluşlarını yabancı devletlerin etkisinden kurtardık…
Yabancı sermayenin, ülkemiz egemenliğine tahakküm etmesinden kurtardık.
Karayolları başta olmak üzere, demiryolları ve birçok haberleşme kurumunu, limanları vs… yabancılara karşı özgürleştirdik.
İnanın bu ve buna benzer hakları elde ettiğimiz için kutluyoruz…
Peki kutlamayı kimler organize ediyor: kısa tarihlerinde bütün bu kazanımları “özelleştirme” adı altında satanlar… Kanla kandığımızı dolarla satanlar…
Ben sizin organize ettiğiniz 30 Ağustos’u değil, Mustafa Kemal önderliğinde Mustafa Kemal’in Askerlerinin bağımsızlık ruhunu kazandırdığı zaferi kutluyorum…
İçi boşaltılmış bayramınız sizin olsun…
*
Canlı bedene ölü beden bağlanmasından daha kötü olan nedir biliyor musunuz?
“İnsanın kendi ruhunu öldürerek, canlı bedenine bağlamasıdır…”
Sanırım bu insanın, kendi eliyle inşa ettiği bir cehennemdir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.