Bulgaristan'da bir doğal yaşam çiftliği
Ben size Bulgaristan hakkında genel bir bilgi vermek istemiyorum. Çünkü gidenleriniz vardır. Okuyanlarınız vardır. İnanıyorum ki ilgilenenler, sosyal medyadan, Bulgaristan hakkında, anlatacaklarımdan çok daha fazla bilgiye ulaşabilirler.
Ben size doğduğum ama yetmiş senedir görmediğim Bulgaristan’ın Lom şehrine gidip gelirken ve kaldığım sürece gördüklerimi, yaşadıklarımı ve duyduklarımı kısaca anlatmak istiyorum.
BULGARİSTAN'DA SOSYAL YAŞAM
Bulgaristan da ülkeler arası otoyollar genellikle iki gidiş iki geliştir. Bazı alanlarda şerit sayısı üçe çıkabilir. Şehirlerarası yollar ise, genellikle tek gidiş tek geliştir. Bazı alanlarda tabii ki otoyollar var. Ama ilgimi çeken şehir içlerindeki yolların hemen hemen üç gidiş üç geliş olması. Tren, otobüs ve metro olmasına rağmen... Tahminim bu durumun şehir içindeki trafiğin akışını sağlamak, şehirlerarasında ise hıza bir parça engel olmak için olabilir. Ulaşımda ağırlık kara yoludur. Baş şehri olan Sofya'da doğal gaz hemen hemen yoktur. Tren istasyonu, şehirlerarası otogar ve dış ülkeler oto garı yan yana konumlanmıştır. Çıkışlarında da her türlü ulaşım imkânı mümkün. Şehir eski dokusunu korumuş, korunuyor. Yatay genişleme, yayılma, yerleşmeye öncelik, önem ve destek veriliyor. Şehir merkezlerinde görselliğe önem verilmiş ama her ülkede olduğu gibi iki veya üçüncü arka sokaklarda gerçekler hâkim. Her yerde trafik kuralları sıkı, kontrolde ve af yok.
"BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM"
Avrupa birliğine girdiklerinden beri anlattıklarına göre çok şey etkilenmiş ve değişmiş; Gençler çalışmaya, okumaya, yaşamaya gitmiş böylece de Bulgaristan'ın ortalama yaş sınırının yükselmesine neden olmuş. Evler ve diğer kullanım alanlarının çoğu terk edilmiş. Bulgaristan da ev ve alan sahibi olmak anladığım kadarıyla çok zor değil. Bulgaristan'ı terk edenlerden lisanı, mesleği iyi olanlar gittikleri yerde kalmışlar, dönenler var elbette. Her şeye rağmen memleketini ailesini özleyip geri gelenler de var. Gittiği ülkenin örf ve adetlerine, yaşam tarzına uyamayıp beğenmeyip kısacası her ülkede olduğu gibi burada da ''Bir Başkadır Benim Memleketim ''diyenler var.
AİLELER SOSYAL GÜVENCE ŞEMSİYESİNDE
Gelir seviyesi yüksek olanlarda var. Ama her yerde olduğu gibi azınlıkta. Orta ve az gelirliler çoğunlukta. Bunlarda gösterişten, dış görünümden uzak yaşamaya mecburlar. Yoksa kim imkânı iyi olup da şaşalı yaşamak istemez. Sade giyiniyorlar, arabaları eski, binalarının dış görünümleri şaşalı değil ama tüm bunlara rağmen insanlara sağlanan sosyal ve ekonomik imkânlar onları başkalarına muhtaç etmeyecek kadar. Özgürler, hürler adalete inanıyorlar. Örneğin; bir ailede eş çocuk doğurduktan sonra bir buçuk yıl izinli sayılıyor. Bu paralı izni anne veya baba kullanabiliyor. Tercih kimin maaşı fazla ise o çalışıyor maaşı az olan çocuğa bakıyor. Babanın çalışmayıp çocuğa baktığına şahit oldum. Demek ki doğan çocuk madem anne ve babanın o halde her ikisi de çocuğa bakıyor hem de isteyerek sevkle. Hayat müşterek.
İKİNCİ EL SEKTÖRÜ
Bulgaristan da hala kendi paraları Leva geçerli. Henüz Euro ya geçilememiş. Leva da bizim paramızın aşağı yukarı üç buçuk katı. İkinci el dükkânları çok fazla. Bulgaristan'ın kendi ürünleri Avrupa birliği ülkeleri mallarından daha ucuz. İkinci, üçüncü el arabalar çok fazla ve ucuz. Bu nedenle oto tamirciler ve yedek parçacılar iyi satıyor iyi kazanıyor. Hatta özellikle hafta sonları sınır il ve ilçelerimize gelip ucuz diye alış veriş yapıp dönüyorlar. Vatandaşlarımız çoğunlukla sınırımıza yakın yerler de fazla diğer bölgelerde ise az kalmış hatta kalmamış durumda.
KENDİLERİNE YETİYORLAR
Yapılara gelince anılarıyla, tarihleriyle hala dimdik ayakta olanlar var. Sofya da Mario Luiz Bulvarı üzerindeki Mimar Sinan'ın Bania Bashi Camiyi ve hemen arkasındaki Merkez Hamamı bunun en güzel kanıtı. Türk mahalleleri ve Türk Mezarlıkları hala yaşamlarına devam ediyor. Her taraf ikliminden ve kıymet bilindiğinden yemyeşil ve orman. Önemli ürünlerinden biride gül bitkisinden elde edilen ürünler. Özellikle gül kozmetikleri. Hayvancılık ve tarım yapılıyor. Kendilerine yetecek her şeylerini yetiştiriyorlar. Yemek çeşidi çok fazla. Bunun nedeni buraya göç eden toplumların her birinin kendilerine özgü yemek ve içeceklerinin bütünü. Borani, Balık çorbası, Lahana turşusu, suyu ve ayrıca bunların içine kıyılmış kuru soğan ve kırmızı kuru pul biber karıştırılarak oluşan ve kaşıkla içilen veya yenen gıda, Lutenisa, Kifla, Tikvinik, Kaşkaval vb…
KAHVE FAL İLE BİRLİKTE
Dikkatimi çeken diğer bir konuda yemek tabaklarının ufak yani yemek porsiyonlarının ufak olması. Bunun nedeni obesite ye engel olunması sanırım! Birde bunlar ve bunlardan başka yiyecek ve içecek mekânlarında kahve istediğinizde kahvenin alt tabağına rulo edilmiş haldeki kâğıttaki falınız... Ama Bulgarca. Allahtan google çeviri var.
Gençlere gelince özellikle ülkemizden okumak için giden öğrenciler az değil. Hatta her yıl almak şartı ile on iki yıl vize almayı başaranlar vatandaşlık hakkını alabiliyor. İngilizceniz ne kadar iyi olursa olsun toplumla yaşamak, kaynaşmak için Bulgarca bilmeniz şart. Bu durum yalnız gençler için değil turist olarak giden herkes için geçerli. Nedenine gelince lisan bilenlerin çoğu diğer ülkelerde kalanlarından da azı diğer dilleri biliyor. Yaşamdaki sokaklardaki yazıların çoğu bile kendi lisanlarınca yazılı. Ürünlerin üstündeki etikette ürünün leva ve Euro fiyatı var.
ÜNİVERSİTE BAYRAMI
Bana ilginç gelen bir oluşumda, üniversiteye sahip olan şehirlerde üniversiteli gençlerin her yılın Aralık ayının sekizindeki üniversite bayramı. O günde üniversiteli gençler çeşitli etkinlikler düzenleyip eğleniyorlar. Tahminim, bu bayramın bir nedeninin de, on iki yıl mecbur olan okul eğitiminden sonra üniversite eğitimini teşvik etmek ve özendirmek! Benim anlayabildiklerim, görebildiklerim, yaşayabildiklerim ve duyabildiklerim doğrusu ve yanlışıyla bu kadar...
Birinci bölüm sonu...
Sonraki Bölüm; "Bulgaristan'da Doğal Yaşam Çiftliği"