Çukurova Belediye Başkanı Sayın Soner Çetin: Kurttepe Şehit Ali Öztaş

Tek. Mes. An. Lisesi'nin bahçesinin sizin ilginize ihtiyacı var.

Mutlaka bilmiyorsunuz, bilseydiniz, binlerce öğrencinin daha rahat soluk

almasını sağlardınız. Ben öyle düşünüyorum.

Okul, sadece alfabeyi öğretiyorsa, aslında okul sayılmaz.

Bir meslek okulu sadece meslek öğretiyorsa, o meslek okulu da sayılmaz.

Okul, öğretimin yanında eğitim veren bir kurumdur.

Okul sadece öğretim ile özdeşleşip, eğitim göz ardı edilirse o kurumun okul olma sıfatı kaybolur.

O zaman o kurum, çocukların ve gençlerin amaçsızca gelip gittiği bir mekan olur.

Uygarlık devasa bir yapıdır, bu yapının taşları, her insanın kendi görev ve sorumluluklarını tam olarak yapmasıyla muhteşem hale dönüşür.

Kim hangi branşta olursa olsun, makamında görevini tam olarak yapıyorsa, en büyük kahraman odur.

Hele bu kişi eğitim ordusunun bir ferdi ise...

Önce Adanalının sonra da benim çok sevdiğim dostum, Vedat Kahyalar beni aradı:

"Kurttepe Şehit Ali Öztaş Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'ni biliyor musun?" diye sordu. Ben de:

"Okulun sadece adını biliyorum, ama şehidin anne ve babasını tanıyorum, THK olark bir kaç ziyaretim olmuştu" dedi. Bana:

"O okulun faaliyetlerini, müdürleri Mehmet Emin Dinçkurt'un çalışmaları ve ekibinin uyumunu izlemeni rica ediyorum" dedi.

MAKAMI ÖĞRENCİLERİN ARASI

Mehmet Akdoğan ile birlikte okula gittik. Yıllarca önünden geçtiğim bu dev ve ölü görünen kütlenin içinde böylesine bir canlılık, hareket ve yaşam sevinci bulacağımı tahmin etmiyordum.

Herkesin görevi belli olan bir arı kovanına girmiş olduğumu hissettim.

Bir salonda konferans, diğer salonda başka bir etkinlik, derken müdürün makamını sordum:

"Makamı arıyorsanız şu katta ama Müdür Bey'i arıyorsanız makamında bulamazsınız" deyince şaşırdım:

"Neden?"

"Çünkü Müdür bey, ya öğrencilerin arasında ya sınıfta bir etkinliğin organizasyonundadır" dediler.

Gerçekten Müdür Mehmet Emin Dinçkurt Bey'i, okulun çok güzel olan spor salonunda bulduk. Salonda büyük bir hareketlilik vardı.

"Hocam bu hareketlilik?"

"Engelliler Haftası kapsamında okulumuz da Çukurova Ampüte Futbol Kulübü sporcuları ile öğrencilerimiz Futsal ve Floor Curling karşılaşması yapacaklar, onun hazırlığı var. Kaymakam Bey gelebilir, ayrıca Sayın Valimizin programı uygun olursa teşrif edecekler, siz de buyurun izleyin" dedi.

MERHAMET YUVASI

Bu okulun ilginç özelliği var, mahallenin sahipsiz hayvanlarına ev sahipliği yapıp bakıyor.

Hayvanlara bakıldığı yeri görmek istiyorduk. Müdür beye bunu sorduk:

"Biz okulumuzda sadece metal değil, sevgi de işliyoruz" dedi ve Engin Çelik öğretmene, sevgi işlenen hayvan bakım yerlerini göstermesini rica etti.

Engin Çelik öğretmenin mihmandarlığında okulun bahçesini dolaştık.

Okul girişinde, ağaçlar altında evcil hayvanlar için doğal bir yaşama ortamı hazırlanan bölüme giderken, İtfaiye Bölümü öğrencilerinin çalışmalarını izledik. Mahsur kalmış birilerini kurtarılmasını çalışıyorlardı.

İçinde bir kaç köpeğin bulunduğu tel örgü ile çevrilmiş bir alana geldik. Engin Öğretmen:

"Bu köpek, birileri tarafından çok dövülmüş. Ayaklarından biri kırılmış. İnsanlardan korkuyordu. Şimdi yeni yeni alışmaya başlıyor. İnsanlar arasında böyle bir vahşilerin olduğuna inanmak güç geliyor" dedi. Mehmet Akdoğan'da:

"Hocam siz de bu insanlar içinde yaşıyorsunuz, o vahşiler arasında sizin gibi merhametliler de var demek" dedi. Engin Çelik Öğretmen:

"Bizim bir Nalan Öğretmenimiz var, kendisindeki bu hayvan sevgisi ve merhamet duygusu hepimizin içindeki sevgiyi ortaya çıkardı. Yaralı, mağdur, sahipsiz, aç, hasta hayvanları buluyor, veya bir şekilde o hayvanları görenler nalan Öğretmeni buluyor, burada tedavi ve ve bakımları yapılıyor. Sahipleri bulunursa veriliyor, bulunamazsa, barınaklara gönderiliyor...."

HAYVAN SEVGİSİ BİR RUHTUR

TUBİTAK'ın desteklediği proje kapsamında okulun, arkasında atıl bulunan bir bahçede hayvanlar yetiştiriyor. Bahçeyi gezdik. İki küçük oğlak gördük:

"Bu oğlaklar buraya geldiğinde birisi bir, diğeri 7 günlüktü. Nasıl besleyeceğimizi bile bilmiyorduk. Bir öğrencimizin yakını Karaisalı'dan geldi. Bunları her gün biberonla besledi. Şimdi tos vurmaya başladılar.

Daha ileride kümes hayvanları, tavşan, sülün, her tür tavuk ve horoz... hepsi barış içerisinde kavga etmeden yaşıyorlar.

Hocaya sordum:

"Bu düşünce nereden aklınıza geldi? Burası bir teknik okul?"

"İşte meselede bu" dedi Engin öğretmen ve devam etti: "Öğrencilerimiz teknolojinin her türü ile haşır neşir. Dünya sadece makinelerden ve bedenlerden oluşmuyor. Bir de bu teknolojiye anlam katacak olan ruh olmalı. Hayvan sevgisi bir ruhtur. Hayvan sevgisini ruhunda barındırmayan insan, teknolojiyi de insanlığın yararına kullanamaz.

Burada yetişen hayvanlar, buradaki öğrencilerin kalplerindeki sevgiyi ve dolayısıyla insanlık aşkını besliyor.

Az önce gördünüz, itfaiyecilik bölümünün çocukları eğitim yapıyorlardı. Kalbinde sevgi olmayan bir itfaiyeci, felaket anında canlı için fedakarlık yapabilir mi? Başta müdürümüz olmak üzere biz bu görüşle hareket ediyoruz."

Okulun teknik karnesi çok başarılı. Gelecek sefer okulun içi ve okulun ulusal ve uluslararası alanda başarılarını ele alacağız.

BELEDİYEYE RİCAMIZDIR

Okuldan çıkınca aklıma geldi: Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin'in haberi olsaydı, bu bahçeye bir el atardı. Duyarlı olduğunu bildiğim Soner çetin'in bu sorunu çözeceğini ve Park ve Bahçeler Müdürlüğü kanalıyla, binlerce öğrenciye soluk aldıracağına inanıyorum.