Bir istikrar abidesi olarak, Kılıçdaroğlu!
Birçok konuda eleştirilen Kılıçdaroğlu ’nu iki konuda tebrik etmek gerekiyor. Birincisi tek adam argümanını Demokles’in Kılıcı gibi kullanarak kendisinin tek adam olması. Bunu da ülkenin en köklü ve kadim partisi olan CHP’yi değiştirip dönüştürerek yaptı. Partinin Cumhuriyet ve Atatürk ilkelerini boşa çıkararak bunun yanında içini boşaltarak gerçekleştirdi. Kendisi ile çelişen tüm partilileri tek tek saf dışı bırakarak ekarte etti. Ve partiyi sadece kabuk sertliği olarak geçmişine pamuk ipliği ile bağlı tutarak vitrin oluşturmayı başardı.
İkincisi; sayısını kendisinin bile unuttuğu yenilgilerden kendisini sorumlu tutmayarak o koltukta oturmaya devam etmesi. Parti içi ve dışından yapılan her türlü eleştiri, aşağılama, yargılama, alay ve tiyi göğsünde yumuşatarak hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti. Bugün gelinen noktada dünya ve ülkemizdeki konektörün de yardımıyla kendisine bir alan açmayı başardı. Partisinin % 25 olan kemik ve ideolojik tabanının hiçbir tarafa kaymayacağını bildiği için de içi rahattı. Kendi ifadesi ile “tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz!” dediği tabanı içine sinmese de bu durumu “kan kusup, kızılcık şerbeti içtik” diyerek kabullenmek zorunda kaldı.
Kılıçdaroğlu şunu da çok iyi biliyor ki eğer bu seferde başarı elde edemezse emekli olarak köşesine çekilmek zorunda kalacaktır. Her hangi başarısı olmadan sadece kıyametin kopmadığı son yıllarda ortaya çıkan süreç sonrasında kendisini çok inandırsa da bu iş o kadar kolay olmayacaktır. Akşener’in bile, “kazanamayacak aday!” olarak ortaya koyduğu algıya rağmen başarıyı elde etmek elindeki “sekiz çomağı dokuz kapıya sallayarak” elde edilecek kadar zordur. Bunu başaracak ne yetkinlik ne de liderlik vasfı olmadığı için düşük profil olarak bunun gerçekleşmesi iki Kore’nin birleşmesinden bile zordur.
Mevcut iktidar yaşadığı onca olumsuzluklara rağmen güçlü liderlik ile halen daha ayakta duruyorsa bu da dünyada bir ilk olmaktadır. Darbe, savaş, salgın, kuraklık, sel, deprem, isyan, kalkışma ve terör gibi hepsi birden hangi ülke ve iktidarın başına gelmiş diye durup bir düşünmek lazım. Yaşanan bu olumsuzlukların her birine elini ovuşturarak sevinen muhalefeti değerlendirecek olan halk sandıkta en güzel cevabı verecektir.
Sonuç olarak; Kılıçdaroğlu’nun koltuğuna yapışmasını ve kişilik özelliklerini ilerde sosyolojik hatta psikolojik olarak ele almak elzemdir. Bu kadar başarısızlığa rağmen dik durmak ve istikrarlı bir şekilde bir abide olarak kalmak da az başarı değildir. Bu istikrar karşısında taraftarlarının şapka çıkarması yetmez, mutat olarak en iyi bildikleri iş olan heykelini de dikmezlerse vefasızlık olacaktır.
Esenlik dileklerimle,
Erol Aydın
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.