Aze ile Zeze’nin aşkı Nemrut’a galip geldi
‘Bir Samsat efsanesi’ diye başlıyor Cevher Süzen’in ‘Aze ile Zeze’ isimli novellası. (Yayınevi eserin kapağına ‘öykü’ yazmış olsa da okuduktan sonra kitabı kütüphanemin ‘roman’ raflarına yerleştirdim. Latince’de nōˈvelə / novella ‘kısa roman’ anlamına geliyor. Yahut ‘uzun öykü’ de diyebilirsiniz. Meşrebinize göre artık dilinize hangisi uyarsa doğrusu odur.)
Romanda anlatılan olaylar günümüzün Adıyaman şehrinin Samsat ilçesi sınırlarında yaşanıyor. Ancak olayların yaşandığı günlerin takvimi bir hayli eski zamanları gösteriyor. Bu nedenle Samsat’ın tarihteki ismi olan Sümeysat zikrediliyor yeri geldikçe.
Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Yusuf ile Züleyha’nın aşkının bir benzeri anlatılıyor romanda. Aze ile Zeze’nin dillere destan (koskoca Roma’nın bir valisini hırsından kudurtacak) büyük aşkı ve o aşkın sebep olduğu olaylar zincirini gün gün takip ediyoruz eserde.
‘İnsan fıtratı değişmez’ önermesi ile sıkça karşılaşıyorum son dönem sohbetlerimizde. Cevher Süzen’in bu ilk romanının sayfaları arasında kelimenin gerçek anlamında ‘soluk soluğa’ ilerlerken aynı tespit belirdi zihnimde: İnsan fıtratı değişmez.
Makamının büyüklüğü altıda ezilen küçük karakterli bir kişinin, gönüllerinin zenginliği kasalara, masalara sığmayan iki gencin aşkı karşısındaki tutumunu okuyup ‘zaman değişse de insan değişmiyor’ tespitini yapmamak mümkün değil. Özetle, aşkın ve adanmışlığın çıldırtmayacağı zalim yoktur.
Romanın ana karakterlerinden birisi olan Lukianos’un, ‘yıllar boyunca acıdan kimsenin gülemeyeceği bir beldeyi terk etmesiyle’ başlıyor olaylar zinciri. Sinema dilinde flashback diye tanımlanan bir geri dönüşle hikayenin başladığı güne geçiyoruz ardından.
Önce kilimci Zeze’yi tanıyoruz ‘bütün ihtişamıyla adeta bir tabloyu andıran’ Sümeysat/Samsat tasviri eşliğinde elbette. Aze’nin bölgenin en başarılı mozaik ustası olduğunu ve yaptığı her işin dillere destan hale geldiğini ve bu başarısının sırrının Zeze ile olan aşklarının sonucu olduğunu anlıyoruz neden sonra.
80 bin nüfusu ve başarılı el sanatları ustaları sayesinde bölgenin en önemli şehirlerinden birisi olan Sümeysat’ın güzel günleri Roma’dan yeni gönderilen hırslı Vali Cossius’un şehre gelmesiyle biranda karanlığa gömülür. Yeni vali ‘can acıtan vergi yükü ve adaletsiz yönetim anlayışı’ (syf: 13) nedeniyle bölge sakinleri arasında ‘Nemrut’ diye anılmaya başlar.
Cevher Süzen’in şiirsel tasvirleriyle adeta kokusunu hissettiğiniz dere kenarları, çalgısını çengisini işittiğiniz düğün dernek sahnelerinin ardından büyük bir dramın anbean inşaasını okuyorsunuz sayfalarda.
Genç aşıkların ‘güzel günler görebilmek için’ kurduğu hayallerle eş zamanlı olarak zalim idarecinin kumpaslarını da öğreniyoruz. Bu destansı hikâyenin sonunu yazmayacağım elbette. Ancak Cevher Süzen’in doğup büyüdüğü topraklara ait bir efsaneyi gayet oylumlu bir metin haline getirip iki kapak arasında okura, tarihe emanet etmesine çok sevindim.
Cevher Süzen’in ‘Aze ile Zeze’ romanı Eylül 2022’de Akademisyen Yayınevi tarafından yayınlandı. 74 sayfalık novellanın bölüm başlarında o kısımda anlatılanlara dair orijinal çizimler yer alıyor. Gönül ister ki kitabın ikinci baskısında bu çizimler daha büyükçe kullanılsın ve bu sanat eserlerinin müellifinin ismi kitabın künyesine eklensin.
Cevher Süzen’i usta işi romanı ve yöresel bir efsaneyi geleceğe taşıma gayretindeki yazarın bu ilk kitabını yayınlayan Akademisyen Yayınevi’ni ayrı ayrı kutlarım.