Ateist ve Deist dostlar
Bir Rus Bilge diyor ki: “ Dünyanın en erdemli insanını bana getirin. Beyaz bir parşömene dünyanın en güzel iki satır yazısını yazdırın. Ben onu giyotine götürecek hata bulurum. Çünkü ben art niyetliyim!”
Sevgili dostlarım, insanlığın bilinen en büyük savaşları olan 1. ve 2. dünya savaşlarını, mesela; Maide Süre’sinde yazıyor diye Kur’an’a inananlar çıkartmadılar.
Tövbe ve Enfal Surelerinde öyle yazıyor diye müslümanım diyenler, Gaz odalarında ve fırınlarda Yahudi soykırımını yapmadılar.
Kur’an’da Çok eşlilik diye bildiğiniz ayetlerde yazıyor diye müslümanlar uluslararadı Porno ağını kurmadılar.
Araf Süresinde yazıyor diye Kuran’a inananlar Soğuk savaşı, ya da Körfez savaşını başlatmadılar.
Kur’an’da yazıyor diye inananlar çokuluslu kartelleri kurup Vietnam,Kamboçya yada Somali’deki çocuk işçileri sömürmediler.
Bütün dünyada Kur’an’a itibar edenlerin, Google, Apple ve Amazon gibi şirketlerleri yok.
Sömüren de belli;sömürülen de.
Mesele, insanların inançlarını değil; yaşamlarını değiştirebilmektir.
İnsanların inandıkları, kendilerince kutsal kabul ettikleri metinleri tırtıklayarak, bağlamından kopartarak, onlarla alay ederek, hakaret ederek değil; iyileşmesi gereken yaşamları için imkanlar ölçüsünde kişisel enerji harcamamız gerekir diye düşünüyorum.
Aç insanın dininin çelişkilerini eleştirerek değil, karnını doyurarak inancına etki etmiş olursun, oluruz.
Bence, yoksulluğun ve sömürünün olmadığı bir dünya, inançlarla savaşarak kurulmaz, kurulamaz.
İdealleriniz, gerçekte yaşanmakta olan değildir. Gönlüne giremediğiniz kişinin fikrini değiştiremezsiniz.
Sevgili Ateist Dostlarım,
( kendinizi böyle tanımladığınız için diyorum. Aslında insan insana konuşuyoruz.)
Ben, insanları, inançlı ve inançsız oluşuna göre iyi insan mı yoksa kötü insan mı diye değerlendirmeyi terk edeli o kadar çok uzun zaman oldu ki.
İnançlı ya da inançsız olsun, insanın hiçbir değerin kendisiyle ifade edilemeyeceği bir yücelik olduğu kanısındayım. Hayat bütün güzelliğiyle devam ederken, insanın da sadece inancına göre değerlendirilmeyecek denli zengin bir varlık olduğuna bizzat yaşamımda şahidim.
Hatta insandan da öte, tüm canlıların özünde sevginin olduğunu keşfetmemle, yaşamım daha bir zenginleşti.
Ne ki ben insanım. Bunu sorumluluk olarak üstüme alıyor ve iliklerime kadar hissediyorum.
Bu nedenle, insan olsun, hayvan olsun, fesleğen ya da cenaze namazını kıldırdığım kabak olsun, imkânım elverdikçe ömür denen bu yolculuğumda, şahit olduğum her varlığın özündeki sevgi melodisine eşlik etmeye, onun yaşamında bir artı değer olmaya çalışıyorum.
Üstelik bunun için hiç bir takdir de beklemiyorum.
Doğru olanın Sevgi olduğuna şahit olduğum için böyle yaşıyorum.
İşte bu yüzen bunları size yazıyorum. Yoksa hiç kimseden inancın yâda inançsızlığın avukatlık teklifini almış değilim.
İnanırsınız ya da inanmazsınız, bana ne düşer. Beni, üst kattan sofra çırpıp çırpmadığınız, kırmızı ışıkta durup durmadığınız ya da yere tükürüp tükürmediğiniz ilgilendirir.
Bu duygular içinde yüreğinizde sevgi, dilinizde hoşgörü, yaşamınızda vefa eksik olmasın. Sevginin gücü sizinle olsun.